15. Bölüm

108 8 3
                                    

Sevgi. Sevgi kolay kazanılmıyordu. Hiçbir zaman aşık olmak veya sevilmek falan istemedim ben. Çünkü etrafında ne kadar çok insan olursa kaybetmek de o kadar sarsıcı oluyor. Ama işte kaybettim. Belki de başka insanları kaybetmek bana çok kötü geldiği için kaybettim. Kendimi kaybettim. Bulamıyorum.

Ne istediğimi bilmiyorum, ne yapamam gerektiğini bilmiyorum, hastalarıma bile şüpheyle tanı koymaya başladım. Beni ben yapan şeyleri kaybettim.

O kadar çok dalmıştım ki düşüncelerime nereye gittiğimi bile fark etmemiştim. Ancak bana tanıdık gelen bir ağaca rastladığımda buraya ilk defa gelmediğimi hemen anlamıştım. Adımlarımı hızlandırarak birkaç gün önce Fırat ile uzandığımız yere oturdum. Burası yüksek bir dağdı ve gün batımını izlemek biraz olsun düşüncelerimden arınmama neden olmuştu.

Derin bir nefes aldığımda daha veremeden yanıma birinin oturmasıyla irkilmiştim. Dolunay. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bana bakmadan manzarayı izliyordu.

"Şaşırdın mı?"

Hafif alay vardı sorusunda.

"Evet."

Dürüst davranmıştım bu sefer. Hangi yüzle gelmişti benim yanıma sanki.

"Beni sevmediğini biliyorum ama seninle gerçek iki kadın gibi dertleşmeye geldim."

"Peki."

"Fırat'ı seviyor musun?"

Susmuştum. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Tahmin edeyim, bilmiyorsun. Hatta kafanın karışmış olmasına neden olan kişi Lider değil mi?"

Kafamdaki düşünceleri nasıl bu kadar iyi bilebiliyordu? Ancak zaten o da benim yaşadığım olay gibi bir olay yaşamıştı. Hemde aynı kişilerle.

"Belki doğru bu söylediklerin ama ne önemi var ki? Zaten ne sen bana yardımcı olabilirsin ne de bir başkası."

Dolunay'dan derin bir iç çekiş sesi yükseldi.

"Kalbin buna yardımcı olabilir. Bak Deniz belki ben geldiğimden beri ikimiz de birbirimizden nefret ettik ama sana tavsiyem gerçekten sevdiğin birini seçmen. Sana iyi davrandığı için değil ya da biri diğerinden daha çok yakışıklı olduğu için falan da değil; yüreğin onu daha çok sevdiği için seç, yanındayken kalbin yerinden çıkacakmış gibi atıyorsa seç, sana yaklaşınca soluğun kesiliyorsa seç, ona ne olursa olsun yinede vazgeçmeden onu sevmeyi seviyorsan seç, kirpiklerinin arkasındaki o gözbebeğiyle sana bakıp seni öldürebiliyorsa seç onu. İşte o zaman gerçekten ona aitsindir demek, ne olursa olsun o senindir ve sen onunsundur."

"Ya bu söylediklerini bulmazsam, hissedemezsem."

"O zaman işin zor, seçemezsin."

"Sen seçtin mi?"

Derin bir nefes aldı ve ben ona baksamda o bana bakmadan önündeki manzarayı izledi.

"Seçtim. Yine aynı seçimi yapma şansım olsa yine ve yine onu seçerdim. Yaşadıklarımızı hiçbir şeye değişmem ama olmadı. Çünkü ikimiz de yanlış insandık, birbirimize ait değildik."

Şaşırtıcı derecede Fırat'dan bahsettiğini bilsemde ona kızamadım veya kıskanmadım.

"Sen kime aitsin peki?"

Anında yüzü bana döndüğünde göz bebekleri büyümüştü. Bunu siyaha çok yakın bir renk olan gözlerinden anlamam biraz zor olmuştu.

"Şey...aslında benimde seninle bunu konuşmam lazımdı."

Son Aşk (İlk Aşk2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin