Evden çıkıp can dostunun evine yürümeye başladığında özlemi biraz daha artmıştı genç adamın. Evlerinin karşısındaki Fıratın evine baktığında ışığın yanmadığını gördü. Büyük ihtimalle çoktan Selimlere geçmiştir diye düşündü ama keşke bir uğrasaydı demeden de edemedi.
Balkondaki tanıdıklara selam verip ufak sohbetler ederken bir yandan da varacağı yere doğru yürüyordu. Köşeyi dönüp Selimlerin sokağına girdiğinde kulaklarına o tanıdık ses doldu.
"Emre, bak getirme beni oraya! Gir içeriye."
Nehir odasının balkonundan belini aşağı sarkıtmış kapının önünde oturup Selini görmek için bekleyen kardeşi Emreye sesleniyordu. Hayır sapık olup çıkacaktı başımıza sonra da vuracaktı babası alnının çatından.
"Ya abla, 21 yaşındayım ben. Rahat ver artık bana."
Nehir gözlerini kıstı ve kafasını iki yana salladı. "Şuna bak, senin arkanı ben topluyorum hâlâ. Gir içeriye artık, ayıp ya ayıp."
Emre sıkıntıyla kafasını geriye attıktan sonra el mahkum ayağa kalkıp içeriye girdi.
Nehir de onun içeriye girmesiyle birlikte derin bir nefes verip doğrulurken gördüğü simayla hafifçe başını sallayıp gülümsedi. Karşılığında da bir gülümseme aldığında derin bir nefes aldı.
Etkilemiş miydi?
Asla!
Tamam Poyraz dış görünüş olarak oldukça yakışıklı ve karizmatik olabilirdi ama sadece olabilirdi. Gerisi yoktu Nehir için.
Daha fazla orada beklemeyip içeriye girdiğinde Poyraz da daha fazla orada beklememiş ve Selimlerin kapısını çalmıştı. Selin çalınan kapıyı açtığında gördüğü Poyraz abisiyle gülümsedi.
"Naber kız çitlembik."
Hafifçe kıkırdadı ve bakışlarını çaktırmadan karşı eve çevirdi. Göremediği suratla gülümsemesi biraz daha büyüdü. Gitmişti çok şükür.
"Hoş geldin Poyraz abi."
"Hoş buldum da insan bir iyiyim sen nasılsın falan der." sonra bakışları Selinin de az önce baktığı karşı eve çevrildi. Nehirin söylediklerini anlamamıştı ilk ama şimdi anlamakta olduğu şeyler pek de hoş değildi hani.
"Bir sıkıntı yok değil mi?"
Başını hızla iki yana salladı. "Yok yok, iyi her şey. Hem abimler bekliyor geç içeriye."
Poyraz içeriye geçtiğinde Selin de kapıyı kapatmış ve odasına doğru adımlamıştı.
"Ooo Poyraz Bey, yüzünüzü gören cennetlik."
İkisi de kahkaha atıp sıkıca sarıldığında koca üç yılın özlemini çıkarıyorlar gibiydi.
"Dağda seni kurtçuklar yedi sandım lan, gerizekalı." Mert de gülerek Poyrazı çekip sarıldığında Fıratın gözleri çoktan dolmuştu bile.
Beş can dostu doya doya sarıldı. Sonra da Fıratın kurduğu sofraya oturdular.
"Kardeşim benim mekanda ağırlamak isterdim ama bu gerizekalı tutturdu benim eve gelin diye." dediğinde Selim yapıştırdı bir tane Fıratın kafasına.
"Kes lan, sulugöz!"
Poyraz çok özlediği arkadaşlarına tekrar bir kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Ahalisi
General Fiction"Sevgi karşılıklıdır mı diyorsun?" "Neyi sevdiğine göre değişir. Bazen karşılıksız sevgi çok zor gelir, senin ona olan sevgine karşılık onun hiçbir şey yapmaması üzücüdür, Fırat abi gibi." dediğinde ikisi de gülmüştü. "Ama bazen öyle bir şeyi seve...