Bi anda ikimizinde telefonuna aynanda mesaj geldi.
Bilinmeyen Numara
Siz hiç akıllanmadınız. Hala poz vermeye devam edin!!
Fotoğraf
Fotoğraf
:)"Ne kadar salağım." diye ayağa kalkıp söylenmeye başladı Miran. "Adam bizi zaten burada yakaladı biz yine buraya geldik."
"Kızma kendine benim salaklığım. Ben dedim buraya gelelim diye." dedim. Sonra telefonuna bir mesaj daha geldi. Bana gelmemişti bu sefer. 1-2 dakika ekrana baktı.
"Haklısın. Ama neyse yaptık bir hata. Hatta birsürü yaptık. Artık yapmasak çok iyi olacak. Kardeşinle evliliğimi tehlikeye atmak istemiyorum. Uzak kalsak birbirimizden çok iyi olacak." diyip gitmeye başladı.
"Yine yapıyorsun işte. Madem pişman olacaksın her seferinde. Bir daha yapma. Ne yanıma yaklaş ne de adımı ağzına al." dediklerimle olduğu yerde donakaldı. Ama hiçbirşey demeyince bende diğer tarafa doğru gitmeye başladım.
Arkamdan geldiğini farketmemiştim bile ki bir anda kolumdan tutup kendine çevirdi beni. "Şuanda pişman olduğum tek şey Gül ile sözlenmek. Ve seni defalarca üzmek." diyip sarılınca bu seferde ben olduğum yerde kaldım. Hiç beklemiyordum. "Bana hiç bişi sorma. Zamanı gelince anlatırım suan sadece bana güvenmeni ve yanımda olmanı istiyorum. Lütfen.."
"Adam hala buralarda olabilir." diyerek kendimi kollarından kurtardım. "Ben gideyim." diyip yanından uzaklaştım. Bu kadarı da yeterdi mutlu olmama, üzülmeme.
**
Gelen Mesaj MIRAN
Daha fazla pişmanlık olmasın..
Kırgınlık olmasın.
Peki var mısın buradan uzaklaşıp, herşeyi ardında bırakarak benimle gelmeye. Cesaret edebilir misin ardına bakmadan benimle gelmeye.Gelen mesaj MIRAN
İnan bana şuan elimden gelenin en iyisi bu. Tek çare. Ya simdi benimle bu azaptan kurtulursun. Yada bu azapta birlikte yanarız beraberimizdede herkesi yakarız.Mirandan aldığım mesajlar beni her ne kadar şaşırtsada bu kadar bencil davranmamı bekleyemezdi. Tüm ailemi bırakıp kardeşimin ellerinden hayallerini çalarak onunla mutlu olamazdım. Hem kalarak hemde giderek.. Iki türlü de herkes yanacaktı.
Ben bu genç tecrübesiz halimle nasıl doğru yolu bulacaktım. Kimin için ne iyi kendim için doğru olan ne bunlari nasil bilecektim. Burda kalırsam kardeşime ihanet etmiş olacaktım. Gidersemde..
Veya hayatım boyunca Miran'ın bu teklifini kabul etmemenin pişmanlığı ile yaşayacaktım. Belkide pişmanlık ihanetten daha iyi bir seçenektir.
"Kızım kara kara ne düşünüyorsun bakayım öyle." diyerek yanıma oturdu annem. Başımı dizlerine yatırıp o huzurlu kollarında sonsuza kadar kalmak istedim. Başımı okşayan elleri.. Sonsuza dek bu anda kalsam ve keşke bir seçim yapmak zorunda kalmasam.
"Pişmanlık mı ihanet mi anne.. Bir tercih yapmak zorunda kalsan hangisi olurdu?" diyerek sessizliği bozan taraf oldum.
Derin bir nefes aldı. "Hangisinde mutlusun. Hangisini yaparsan mutlu olacaksın." diye sorunca bir düşündüm. Birinde sevdiğim adamla gidecektim. Aileme yaptığım ihanete rağmen mutlu olacaktım yinede. Kalırsam ailemle mutlu bir sekilde yaşayabilirdim. Tabi sevdigim adamla kardeşimi görmeye ne kadar dayanabilirsem.
"Sanırım ihanet.."
"Aslında ikiside ayni değilmi. Yapmak isteyipte yapmazsan kendi duygularına ihanet etmiş olmazmısın. Duygularına ihanet edersen bir daha kendini affedemeyebilirsin. Mutlu olamayabilirsin. Ama ihanet ettiğin kişi bir insansa. Bir insan uğruna mutluluğundan kopma. O seni zaten seviyorsa bağışlar. "
"Peki ya sadece ihanet değilse. Ortalığı yakıp yıkarak, başkasının mutluluğunu yıkarak mutlu olabilir mi bir insan?"
"Onu unut kızım. Miranla mutlu olamazsın. Karar senin ama ömür boyu taşıyamayacağın bir yükü omuzlarına almanı istemem." diyerek annemin odadan çıkmasına rağmen kendime gelememiştim. Hala söylediği şeyin şokundaydım. Nasıl bilebilirdi. Tek bilen omuydu acaba. Kendimi rezil olmuş ve şimdiden pişman hissediyordum. Ne yapıyorum ben böyle. Kendime aileme. Bu ben değilim.
Hemen koşarak odadan çıktım. Etrafa bakarak annemi aradım. Odasına girdiğini görünce hemen odasına doğru koştum. İçerde kimse olmadığından emin olunca kapıyı kitleyip annemin yanına oturdum.
"Anne ben çok özür dilerim. Çok çok büyük bir hata bu biliyorum. "
"Üzülme kızım olan olmuş önemli olan devam etmemesi." diyerek bana sarılınca kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.
"Sen nasıl öğrendin."
Anlatıp anlatmamakta tereddütte kalınca. Biraz düşündü. Sonra ayağa kalkıp pencereden konağı süzdü. Kimse olmadığından emin olunca bana döndü. "Miran'ın babaannesi aradı. Miran dan şüphelenmiş. Takip ettirmiş. Beni uyardı. Sende böyle konuşunca zaten çözdüm olayı. Sen bunları düşünme. Miran ve Gül'ün arasınıda bozayım deme. Kardeşini düşün Reyyan'ım." diyerek alnıma bir öpücük kondurdu. "Miran dan uzak dur lütfen.." diyerek yanımdan gitti.
Biraz odada oyalandıktan sonra babamın odaya girmesiyle biranda ayağa kalktım. "Kızım napıyorsun burda?" diyince kapıya doğru yürüdüm.
Arkami dönüp "Annem çağırdı bekledim bekledim gelmedi. Ineyimde mutfağa bakayım bi." dedikten sonra kafasını salladı. Onay aldıktan sonra bende odadan çıktım. Odama doğru ilerlerken kapının önünde Gül'e rastladım.
"Ah abla. Bende sana bakmıştım." diyip önden içeri girdi. Yavaşça bende arkasından ilerledim. Büyük ihtimal konu düğünü ve Miran olacaktı. Bunu kaldırabilirdim belki ama şuan bugün olanlardan sonra hiç havamda değildim.
"Şimdi abla biz annemle konuştuk. Babama söylemeyi düşünüyoruz ama senin fikrinide almak istedim. Şimdi biz.." derken konuşması telefonumun çalması ile bölündü. Ekrana bakmamla Miran'ın ismini görmem bir oldu. "Önemli mi?" diye sorunca Gül dahada bi panikledim. Evet manasında kafamı salladım belki gider diye. "Tamam konuş bekliyorum kısa tut." diyince başımdan kolayca atamayacağımı anlamış oldum.
Şimdi birde önemli dedim açmasam olmaz. "Efendim Ömer." dedim aklıma başka önemli kimse gelmeyince. Ismi duyunca Gül'ünde yüzünü ekşittiğini farkettim. Aldırış etmeden devam ettim.
"Yanında biri mi var?"
"Evet Gül ile birşey konuşuyorduk o yüzden hemen açamadım." dedim Gül'e bakarak.
"Ömer mi! Dünyada başka insan mı kalmadi acaba." diyerek kıkırdadı Miran. Her ne kadar zorlama istersen şansını demek istesemde diyemiyordum.
"Aynen Ömercim bizde düğünleri hakkında felan konuşacaktık. En yakin zamanda evlenselerde kurtulsam Gülden." dedim Gül e bakıp gülerek.
"O iş biraz zor Reyyan Hanım. Çünkü Miran Bey sizinle kaçmayı düşünüyor." dedi Miran ciddileşerek.
"Aa öyle mi ben hiç öyle düşünmüyorum. Yani şuanlık evlilik açmayalım bence. Neyse görüşürüz."
"Nasıl nasıl. Kaçmayacak mısın? Sen ciddi misin? Gelirim oraya Gül'ede anlatırım herşeyi kolundan tutar giderim!" diye bağırmaya başlayınca Miran hala sakin bir şekilde dinliyordum. Şahsen cevap vermeyide düşünmüyordum. "Orda mısın? Şaka yaptığımı mı sanıyorsun.."
"Görüşürüz aşkım." diyip telefonu yüzüne kapatarak Gül'e döndüm.
"Aşkım felan. Siz daha öncede mi sevgiliydiniz nasıl böyle hemen alıştınız." dedi Gül soran gözlerle.
Öncelerde pek bi heveslede başlasam sonradan yazma hevesim biraz kaçtı. Nedenide son zamanlarda yani Hercai nin son bölümlerinde artik biraz izlemeyi bırakmıştım. Öylece yazasımda kaçmıştı. Hevesimin yettiği kadar yazmaya yine devam edeceğim. Kendimi biraz zorlayacağım bu konuda. Çünkü başladım ve bitirmem gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden bitirmek için elimdem geleni yapacağım. Bunun haricinde kurgusu Hercai olmayan ama pek severek yazmaya başladığım bir kitabım vardı onu yazmak ayarlamak istiyordum ama sanırım ilk bunu bitirmeye karar verdim. Umarim bitirebilirim. Bitiremezsemde uzun ve herseyi açıklayan bir final hazırlarım. Çok ara vermişim yine verirmiyim bilmiyorum. Ama vermekte istemiyorum. Şimdilik bu kadar..✨💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ ~Bir Deli Rüzgar
RomanceYeni bir Hercai kurgusu. Ufak tefek ayrıntılar haricinde kurgu tamamen bana ait. Dediğim gibi ufak tefek şeyler haricinde diziyle birebir değil. İyi okumalar umarım beğenir zevk alırsınız... Herkesin hayatında bir dönüm noktası vardı. Benimde vardı...