Gülüşüm, bir ceylanın en acı haykırışıydı. Gülüşüm, bir çift yağlı urgana bağlıydı. Gülüşüm, kırılan vazonun çıkardığı o tok sesti.
Gülüşümü yazdığım şiirlere gömdüm ben, Aurora.
Beni zindanın soğuk kucağına hapsettiler doktor. Beni gökyüzünün semasında atılan soluksuz çığlıklara gömdüler. Beni benden ettiler. Beni zamanın derinliklerinde yaktılar Tanrım. Beni bir kuyuya attılar, içinde siyahın olduğu gökkuşağı yaptılar.
İnsan, ruhen büyüdüğünü hissettiği zaman her şeyi sırtlayacak gücü buluyor kendinde. Çünkü en acı noktandan vuruldun ama sapasağlam ayaktasın.
"Yalan söylüyorsun." diyen anneme baktığımda dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Cümlesi, Sırat Köprüsü kadar keskindi. Cümlesi, ölmeden üstüme toprak atmışlar gibi hissetmeme neden olurken "Anlamadım?" dedim kısık çıkan sesimle.
"Baban öldü diye yapıyorsun tüm bunları. Sana inanmıyorum, yalan söylüyorsun."
Benim canım yandığında koşacak kimsem olmadı, Luna. Sürekli yalnızdım. Hep tek başımaydım. Bu iğrenç bir duygu, bilemezsiniz. Yaşamayan kimse bilemez bu duyguyu. Yaşamayan kimse beni anlayamaz.
"Yalan söylemiyorum anne, lütfen inan bana."
Annemin bana karşı olan nefreti ruhumu küle çevirirken dolan gözlerimi hafifçe yukarıya çevirdikten sonra "Hiçbir kız çocuğu, annesine böyle bir konuda yalan söylemez ki." diye mırıldanıp söyleyeceklerini reddederek kendimi hızlıca odama attım. Kalbim, annemin avuçlarındayken hayatla olan mücadelesine yenik düşmüştü. Annemin zihnime ektiği kin tohumları bir bir yeşermeye başlamış, ruhuma aşıladığı bu nefret beni zehirlemeye başlamıştı.
"Yalan söylüyorsun!" diyerek bağırmaya devam ediyor, sesi kulağıma doluyordu. Anne, neden bana inanmadın? Anne, neden benim duygularımı yetim bıraktın? Anne, ben çok mu kalpsizim? Neden soğuk ellerim? Anne, dar ağacının damarları gözyaşlarımla beslenmiş. Anne, lütfen içimdeki bu çığlıkları duy.. Zamanın boşluğunda yuvarlanırken hayallerimin en derin ücraları acıyordu. Komada uzanan hislerim kargaşaya karışırken kaderime usulca boyun eğip köşede duran valizimi elime aldıktan sonra dolabımı açıp eşyalarımı hızlıca valize doldurmaya başladım. Gözyaşlarım yüzünden görüş açım bulanıklaşsa da umursamadan valizimi hazırlamaya devam ettim.
"Elvin?" diyen Bars'ın sesini duyunca titrek bir nefes alıp dudaklarıma sessizlik yeminini mühürleyerek cevap vermedim. Masanın üstündeki yan flütümü de valize yerleştirdikten sonra gerekli olan hemen her şeyi yanıma almıştım. Bu evi mezarım ilan etmişlerdi.
Bu evde duramazdım!
"Elvin, lütfen kapıyı açar mısın?"
Sesin sahibi bu sefer Mila idi. Burnumu çektikten sonra odama son kez bir göz atıp çantamı ve valizimi alıp kapıyı açar açmaz Bars ve Mila'yı gördüm. İkisi de oldukça tedirgin gözlerle yüzüme bakıyorlardı. Bars, koluma dokunmak için uzanınca hızla kolumu geri çekip "Temaslardan hoşlanmıyorum Bars, biliyorsun." diye mırıldandım. Bir adım geri çekilmesiyle yanlarından geçerek salona ilerledim ve titreyen dizlerime inat annemin karşısına dimdik bir şekilde çıktım.
"Annelik kelimesinin hakkını vermeyen birisin. Babam, bu günleri görmediği için oldukça şanslı biliyor musun?"
Kızarmış gözleriyle yüzüme baktıktan sonra "Git buradan." deyince dudağımı ısırıp "Annem olduğun için utanıyorum senden." dedim ve hızlıca evden çıkıp kapıyı sert bir şekilde ardımdan kapattım. Asansöre baktığımda klostrofobi baş göstermeden merdivenlere yönelip ağır ağır inmeye başladım. Bir elimi kaldırıp gözyaşlarımı silerken arkamda adım sesleri duymamla başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde dudaklarım titriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/219741869-288-k240684.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP KALPLER MATEMİ
RomanceSırlarla dolu bir geçmişin kapısı aralandığı zaman doğacak tüm ihtimaller günahtır. İyiliğin nefes aldığı bu dünyada, kötülük selam veriyordu hayata. Elvin Karaca, yıllarca öz amcasının tacizine ve psikolojik şiddetine maruz kalan başarılı bir kons...