6. BÖLÜM

40 7 0
                                    

Cehennemin en ücra köşelerinden günah elçileri yükselmiş gökyüzüne. Cennet, buna ağlayıp dururken bulutlar kimsesizliğin habercisi olan sayısız  vaveyla atmaya başlamışlar evrene. Zaman, doğurduğu bu keskin acıyı avuçlarından düşürürken umutlarımı bağladığım intihar ipi kendini astığı tavanda yavaşça sallanmaya başladı. Kalp kafesime koyduğum bu yangın, gittikçe harlandı ve Tanrı; kaderi ucundan yakarak beni sararmış takvim yapraklarının arasına hapsederek maziye gömdü.

Nefes nefese kalmış bedenimden sırtıma doğru akan soğuk terler ve düzensiz soluk alış verişlerim büyük bir panik atak krizinin habercisiydi. Şok içinde kalan gözlerimi giriş kapısına çevirdiğimde bakışlarım Mila'yı teğet geçerek direkt bana nefret dolu gözlerle bakan annemi odağına aldı. Bakışlarındaki öfkenin soğuk nefesini saç diplerime kadar hissederken ne yapmam gerektiğini henüz bilmiyor, öylece boşluğa bakmaya devam ediyordum. Bütün vücudum zangır zangır titrerken annemin "Elvin?" diyen sert sesini duyunca gözlerimi kapatıp birkaç saniyeliğine sakinleşmeyi diledim. Tırnaklarımı avuç içime batırdığım sırada "Telefonlarıma neden cevap vermiyorsun?" diyen annemin otoriter sesi ile gözlerimi aralayıp zorlukla ayağa kalktım ve yüzünü görmeyi reddederek bakışlarımı zemine çevirip "Konuşmak istemiyorum." diye mırıldandım buz gibi bir ses tonuyla. Bars, tedirgin gözlerle yüzüme bakarken yutkunup derin bir nefes aldım ve duruşumu bozmadan bana hiçbir şekilde inanmayan annemin karşısında başım dimdik bir şekilde durdum.

Annem, hafifçe boğazını temizledikten sonra duruşunu daha da dikleştirerek "Bu akşam amcanlara gideceğiz, sen de bize eşlik edeceksin." deyince otoriter sesi ile gözlerim şok içinde ardına kadar açıldı ve dudaklarımdan yaşadığım hayal kırıklığını barındıran şaşkınlık dolu bir nida döküldü. Hayat hikayeme yabancı olan bu üç insanın gözünün önünde ailevi sorunlarımı konuşmak açıkçası şu an isteyeceğim en son şeydi. Bakışlarımı bir yardım dilenircesine Mila'ya çevirdiğimde hızla yanıma gelip güven vermek istediği belli eder gibi  elini omzuma koyup buruk bir tebessüm eşliğinde yanımda durmaya başladı.

"Gelmeyeceğimi tahmin etmen gerekirdi, boşuna buraya kadar gelip zahmet etmişsin." derken sesimin soğukluğu bütün vücuduma yayılmış, bedenimin tıpkı bir kış günündeymiş gibi üşümesine neden olmuştu. Annem, bozulsa da o an bunu belli etmeyip duygularını bastırmayı yeğleyerek sert bakışlarını üstüme dikmişti. Saçlarımı elimle geriye doğru savurduktan sonra "Gelmeyeceğim." dedim.

"Sana bir seçenek sunduğumu hatırlamıyorum Elvin." dedikten sonra arkasını dönüp iki adım attı ve sonra duraksayıp omzunun üstünden bana bakarak "Geleceksin." deyip topuklu botlarının tok sesi eşliğinde salonu terk ederek beni içinden çıkılması zor bir girdabın orta yerinde yine ve yine yapayalnız bıraktı. Derin bir nefes aldığım sırada bütün herkesin odak noktası olmak açıkçası rahatsız etmişti. Kaderin acımasızlığını barındıran bir tokat yüzüme indi ve çıkan bu ses Adana'nın dört bir sokağında yankılanarak beni zamanın uçsuz bucaksız boşluğundan aşağı düşürdü.

"Biraz ara vermek ister misiniz küçük hanım?" diye soran Evren Bey'in o şefkat dolu sesini duymamla göz teması kurmamaya özen göstererek başımı olumlu anlamda aşağı yukarı salladıktan sonra "Evet, lütfen." diye mırıldandım. Evren Karahan, boğazını temizledikten sonra ellerini siyah kot pantolonunun ceplerine koyup "15 dakika ara." deyip yanımdan ayrılınca montumu üstüme geçirip hızlıca bahçeye çıktım ve hemen köşedeki ağacın dibine doğru seri adımlarla ilerlemeye başladım. Cebimden bir dal sigara çıkarıp siyah çakmağım ile ucunu harladıktan sonra zehirli dumanı ciğerlerime çekip ağır ağır üfledim Adana'nın hüzün kokan havasına.  Adım sesleri duymamla başımı sağ tarafa çevirdiğimde Bars'ı görünce dudaklarımı birbirine bastırıp sigaradan derin bir nefes daha aldım. Gözyaşlarım gözüme batmaya başlarken annemin söyledikleri kafamın içinde dönüp duruyor, ayakta durmamı iyiden iyiye zorlaştırıyordu.

MECZUP KALPLER MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin