7. BÖLÜM

22 5 4
                                    

Bölüm Şarkısı: Tuğkan- Geçer
Çağan Şengül- Gülümse Şarkı Oldun
Dil Tengi- Bu Yarayı Dosttan Aldım

Duyguları dayak yemiş bir prensesim ben, siyah pamuk gibi tüyler kesti bileklerimi.

Kuş tüyü toprağa yatırdılar zarif bedenimi, oysa pembeleri severdim ben; kefenime işlediler bu zalimliği.

Sonra binbir büyülü kara pırıltı yağdı üstüme. Hepsi nefret kokuyordu yüzümdeki mor allıklara aldırmadan.

Duyguları dayak yemiş bir prensesim ben. Bir daha hiç büyümeyecek, hiç gülmeyecek...

Alnıma yazılan bu kara yazgının bedelini çocukluğumla vererek hayallerimden en ağır sürgünü yedim.

Umutları ile can çekişen Tanrı'nın sevmediği tek kız çocuğuydum. Her gece ecelin ninnisiyle uykuya dalarken yaşadığım kâbus dolu günlerin üstünü bir çırpıda silmeyi diledim. Fakat bu dileğim dar ağacında asılı kalmış, bunu da hayatım birer cehenneme dönüşünce anladım.

"Elvin Hanım?"

Duyduğum sesle adımlarımı kesip omzumun üstünden arkama baktığımda gördüğüm görüntü anlık olarak duraklamama sebep olmuştu.

Evren Karahan, keskin bakışlarını sırtıma birer ok misali saplıyor; beni olduğum yere âdeta mıhlıyordu. Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra derin bir nefes alarak "Evren Bey?" diye mırıldandım. Bars'ın evinden çıkmış kendi evime doğru yürürken görmeyi beklemediğim birisi ile karşılaşmak oldukça garip hissettiriyordu. Dudaklarımı dilimle ıslatıp göz teması kurmamaya özen gösterdiğim sırada "Gecenin bir vaktinde yalnız dolaşmamalısınız." deyince kuracağım bütün cümleleri yutup sadece "Haklısınız." deyip ardından ekledim.
"Fakat evim zaten yakın Evren Bey."

Hayatım, parça parça kesitlerden oluşan bir fragman gibiydi benim için, bundan sonra. Kelimelerin bir araya gelip tekrar toplanması ne kadar zorsa benim de tekrardan ayağa kalkmam ve bu parçaları birleştirmem o kadar zordu. 

Zaman, hızlı hızlı akıp giderken kurtulduğum hapishanemde geçen sürenin ne kadar olduğunu bilmiyordum. Acımasız saatleri saymak o kadar zordu benim için çünkü.

''Dikkatli olun küçük hanım.'' dediği sırada dikkatlice yüzüme baktığının farkındaydım. Bakışları vücudumu delip geçerken derin bir nefes alıp ''Teşekkür ederim beyefendi.'' diye mırıldanıp tam gecenin körpe karanlığında yavaş adımlarla ilerlemeye devam edecektim ki durmama sebep olan şey; Evren Karahan'ın güçlü kollarıydı. Sağ bileğime dokunan sıcacık eli beynimdeki bütün alarmları harekete geçirerek içimde büyümekte olan o kızgın öfke dalgasını ateşlemişti.

"Fazla temas kuruyorsunuz ve inanın ki bu hiç hoşuma gitmiyor Evren Bey." dedikten sonra sert bir şekilde kolumu geriye çekip bileğimi onun sıcak ellerinin arasından kurtarınca hızlı adımlarla evime doğru yürümeye başladım. Bir an önce yatağıma girip kendimi uykunun karanlık kollarına teslim etmek istiyordum. 

Uyumak ve bir daha hiç uyanmamak istiyordum.

''Amacım sizi rahatsız etmek değil Elvin Hanım, beni yanlış anladınız.'' dediği sırada zifiri karanlık gözleri direkt yüzümü hedef alıyor, kibar sesi ve zarif diksiyonu da anladığım kadarıyla dediklerini teyit ediyordu. Bu sert görüntüsüne rağmen oldukça kibar birisi olduğuna bir kez daha canlı canlı şahit olmuştum. 

''Sadece bir kahve içmek istiyorum sizinle.'' deyince duraksayıp şüpheyle çok kısa bir an gözlerine bakıp ardından bakışlarımı kaçırarak dudaklarımı birbirine bastırdığım anda yeniden naif sesini duydum. ''Sadece bir kahve, bundan emin olabilirsiniz.'' 

MECZUP KALPLER MATEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin