Multimedya; ELVİN
Bölüm şarkısı; Perdenin Ardındakiler- Beni Kendinden Kurtar
En çaresiz gecemin sabahı oldu fakat güneşim asla doğmadı.
Ben, umudumu her sabah daha iyi olacak diye kalkıp her gece daha beter yatarken kaybettim; ancak kimse bunu anlamadı.
Sizin hiç babanız öldü mü? Benim babam öldü. O, bir kez öldü; ben bin kez öldüm. Şimdi yine çok karanlık bir gecedeyim, gerçekler tüm soyutluğu ile önümde. Karanlığı sevmem. Korkuyorum, üşüyorum, donuyorum, mahvoluyorum. Birilerine sesimi duyurmak istiyorum, meğer çığlıklarımın sesini kısmışlar; bunu da çok sonradan anlıyorum.
Siz hiç hayal kurar mısınız? Benim hayallerimi çaldılar benden. Benim düşlerimi aldılar elimden. Ben, hayal kurmak nedir bilmem.
Anneciğim anneciğim, neden yaktılar hayallerimi?
İşte şimdi boşluktayım, gölgem bir depremin silsilesi.
Anneciğim anneciğim, söylesene toprağın en derinine bir zehir gömülür mü?
İşte şimdi zamana yeniliyorum, duygularım birer cehennem bekçisi.
Babacığım babacığım, bak görüyor musun küçük kızının ruh sancısını?
İşte şimdi duvarların arasında sıkışıp kalmışım, yağmurlar acıtıyor bedenimi.
Zihnimin uçurumlarında büyüttüğüm o acı ile çırpınışlarım asla son bulmazken
ense boşluğumdan izinsiz bir vicdansızlıkla yararlanan sert rüzgar, kaburgalarıma indirdiği kamçılarım acısını sarmama izin vermeyecek kadar oldukça nankördü. Karanlığın gökyüzündeki perdesi aralanana kadar bu acı bir geçmiş kokan havayı solumaya devam ettim.Gece, tüm karanlığıyla şehre çökmüş; nefesim gecenin karanlığında gri bir sis oluşturarak etrafa yayılıyordu.
Büyüyen çiçeklere adını zikrettim,
Karanlıktan senin adın ile aydınlansın diye,
Papatyalara senden bahsettim,
senin kokun ile solsunlar diye.Bir leyleğin kanadına gülüşünü mühürledim,
Ölümde ölümsüzlüğü bulsun diye,
Kelebeklere şiirlerini fısıldadım,
Uzun ömürler nasip olsun diye,Gökyüzüne ve yeryüzüne haykır şimdi,
Sana verilen mucizeyi,
O tatlı gözlerini
Haykır bağır çağır martılara,
Dize gelsinler diye.Gönderen: 055×××××××××
Yarın yine aynı saatte okulda olursanız sevinirim.
Evren KARAHANOkuduğum mesajla dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Evren Bey'in numaramı nereden bulduğunu düşünmek zihnimi yormuş, beni bir bilinmezliğin içine hapsetmişti. Gergin düşünceler zihnime hükmederken âdeta bir yangın çemberinin içinde sıkışıp kalmıştım. Derin bir nefes aldıktan sonra cevap verme gereği bile duymadan telefonun tuş kilidini kapatarak elime aldım ve ağır adımlarla odama doğru ilerlemeye başladım. Kış soğuğu keskindi, acımasızdı, kötüydü. Soğuğa alışmıştım, daha doğrusu alışmak zorunda bırakılmıştım. Örtüyü kaldırıp yatağın içine girdikten sonra anılar, geçmişi bir film şeridi şeklinde gözlerimin önüne sunarken annemin acımasızlığı bir kez daha tokat misali yüzüme sertçe indi.
Yaklaşık dokuz ya da on yaşlarındayım. Bir aile geleneği olarak her bayramda bizim evde toplanılır, akşam yemeği yenirdi. Neşeli bir şekilde bayram kıyafetlerimi giyinip masadaki yerimi aldıktan sonra sessizce yemeğimi yerken yanlışlıkla masanın üstündeki vazoyu düşürmüş, kırmıştım. Bunun üstüne de annem, beni cezalandırmak amacıyla o gece balkonda yatırmıştı. Sabaha kadar buz gibi balkonda, üstümde bayramlık kıyafetlerimle ağlayarak oturmuştum. Ne dayım, ne yengem, ne babam; hiçbiri engel olamamıştı anneme. Kırılan vazoya üzülüp paramparça olan ruhumu görmemişti hiç kimse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP KALPLER MATEMİ
Roman d'amourSırlarla dolu bir geçmişin kapısı aralandığı zaman doğacak tüm ihtimaller günahtır. İyiliğin nefes aldığı bu dünyada, kötülük selam veriyordu hayata. Elvin Karaca, yıllarca öz amcasının tacizine ve psikolojik şiddetine maruz kalan başarılı bir kons...