Lewis Capaldi - Before You Go
8.Bölüm: ''Vedalar''
Bir kalbi kırmadan sevmek, bir çiçeğin yapraklarını koparmadan koklamak kadar zordu. Çiçeği öyle çok sever o kadar çok benimsersiniz ki güzel kokusunu içinize çekerken, çiçeğin yapraklarının tahriş olduğunu fark etmezsiniz, hatta onun yapraklarını koparıp kitabınızın arasında saklarsınız ve çiçeği yaşattığınızı sanırsınız ama ölüler yaşamaz. Siz öyle sanırsınız. Tıpkı bir kalbi kırdığınızda her şeyin eskisine döneceğini beklediğiniz gibi. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Bir kalbi kırdıysanız muhakkak orada izi alır. İzler bizi biz yapandır. Kalbimi görebilme şansım olsaydı üzerinde kaç tane iz olduğunu sayamazdım ama kalbimizi göremiyorduk ve iyi ki göremiyorduk çünkü Melih'in kalbinde benim verdiğim bir ize rastlamak beni üzerdi.
Zaten üzülüyordum.
Yine de görmek kadar gerçek bir şey varsa o da hissetmekti. İnsanı asıl üzen de bu değil miydi zaten? Gözlerinizde ve görmek istemediğiniz her şeyden kaçabilirdiniz ama kalbinizden kaçamazsınız. O sizin pusulanız ve sizin değil onun size verdiği yönle ileriye gidebilirsiniz.
İki gündür olduğum yerdeydim.
Sanırım pusulamı kaybettim ve kalbimin de onu bana vermeye pek niyeti yok.
Arka bahçedeki sulama işleri bittikten sonra ellerimi ve çamurlu lastiklerimi güzelce yıkayarak çeşmeyi kapattım. Hava o kadar sıcaktı ki gözlerim sürekli kısık geziyordum. Kümese girip büyük traktör lastiğinin içindeki yumurtaları toplayıp kucağıma koyduğum gibi kümesin kapısını kapattım. Ninem içerideydi ve ikindi namazını kılıyordu. Ağır adımlarla eve doğru yürürken Nisan'ın geldiğini gördüm. Elini kaldırarak kocaman gülümsediğinde onun aksine daha sakin bir tebessümle karşılık verdim. ''Ay bir göreyim seni dedim,'' dedi karşı karşıya geldiğimizde. ''Dün pazara da gelemedim. Annemle tüm gün temizlik yaptık. Neler yaptın Yasemin?''
''Hiç öyle bildiğin şeyler,'' diye mırıldandım. ''Dün aslında pazardan sonra size dönecektim ama epey geç olmuştu. Ninemi merakta bırakmak istemedim.''
''Satamadın mı?''
''Sattım da,'' diye konuştum. ''Elimde biraz elma kaldı ben de geri getirmek istemedim. Onları satana kadar pazardan ayrılmadım.''
''İyi etmişsin,'' dedi gülümserken. Sonra da imalı bir bakış atıp göz kırptı. ''Melih yanına geldiyse belki daha eğlenceli geçmiştir tabii.''
Yüzümü düşürdüm. ''Onunla konuşmuyoruz ki.''
Hızla kaşlarını çattı. ''Anlamadım? Ne demek konuşmuyoruz?''
Omzumu silkerek, ''Boş ver,'' dedim ve evin kapısını açtım. ''Hadi gel içeri. Çay demlemiştim, biraz da börek var yeriz.''
''Yasemin bana her şeyi anlatıyorsun,'' diye geldi peşimden sabırsızca davranarak. ''Ne demek oluyor bu? Kızım ne ara sevgili olup ayrıldınız? Alo!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler ve Yasemin
Teen FictionYasemin, kendine ait dünyasında ona bu dünyayı veren birçok dostuyla beraber yaşayan, kalbi yaralı ama yaralarından en güzel çiçekler inşa eden bir kızdır. Sonra biri çıkar gelir. Yaralardan inşa edilen o çiçeği görür. Koparmaya kıyamaz, koklamaya d...