Snowmine - Hologram
14.Bölüm: ''Dönüşler''
''Yasemin,'' diye seslendi ninem her zamanki o tatlı sesiyle. ''Kızım kömürlükten biraz odun getirir misin, soba geçmek üzere.''
Elimdeki kalemi, test kitabının arasına bıraktım ve oturduğum yerden sakince kalkıp, ''Getiriyorum nine,'' diyerek dışarı çıktım.
Evet, kışı yaşıyorduk. Aylardan ocaktı ve her ne kadar hava buz gibi olmasa da üşüyorduk. Evimizde de bir tane soba vardı ve ninemle geceleri salonda uyuyorduk. Çok tatlı oluyordu. Sobanın tavana yansıyan ateşini seyrediyor, ninemin defalarca kez anlattığı ama benim daha önce hiç duymamışım gibi aynı hevesle dinlediğim hikâyeleriyle uyuyordum. Sonra onunla sıcacık ıhlamur içiyor, üşüyen ayaklarımızı sobaya doğru uzatıyorduk. Kar henüz yağmamıştı ve yağacağını da sanmıyordum çünkü en son beş sene evvel yağmıştı. İnsanın çok sevdiği şeyi bekleyip de onun bir türlü gelmemesi kötü bir şeydi ama yine de gülümsememe mani değildi çünkü ninem benimleydi. Canım ninem.
Kömürlükten birkaç odunu kucakladığım gibi içeri girdim. Ninem sobanın başında elinde uzun, demir çubuğuyla bana bakarken, ''Kapıları kapattın değil mi yavrum?'' diye sordu.
Kafamı sallayarak yanına gittim. Elimdeki odunları aldı ve sobanın içine attı. Kapağını kapatırken sobanın üzerindeki bakır güğümlere dokunup, ''Isınsın da bir banyo yapayım, Yasemin,'' dedi. ''Sırtımı bir ovalarsın değil mi?''
''Tabii ki, nine,'' diye baktım gözlerine gülümserken.
Ninem elindeki demiri usulca kenara bıraktı ve ellerini dizlerine koyup doğrularak, ''Birazdan harlar,'' dedi. ''Hadi biraz çorba getirelim de içelim.''
''Ben hemen hazırlarım sen otur,'' dedim.
''Ekmekleri dilimleyeyim ben de o zaman,'' dedi, muhakkak bir iş yapmak zorundaydı. ''Isınsın.''
''İyi o zaman.''
Birlikte mutfağa girdik. Ev çok soğuk değildi ama bir tek oturduğumuz ve uyuduğumuz oda sıcaktı. Bu yüzden kalın hırkalarla geziyorduk. Üzerimde de ninemin bana ördüğü kırmızı renkli kazağım vardı. Ayaklarım için de patik örmüştü.
Bir şeyler hazırladık ve sobanın yanı başında yer sofrasında ikimiz karnımızı güzelce doyurduk. Sonra ben Sütlaç ve Tarçın'ın yanına gittim. Sütlaç'ın doğumunu da az kalmıştı. Tavuklarımı, Dost'umu da gördükten sonra elimde birkaç yumurtayla tekrar eve girdim. Saat de ilerliyordu, neredeyse akşam olmak üzereydi. Biraz daha ders çalıştıktan sonra içeri geçtim ve pencerenin önüne oturup yolu izledim. ''Sence bu sene kar yağar mı, nineciğim?''
''Allah'ın işine karışamam ki Yasemin. Nasip ederse yağar.''
''Orası elbette öyle ama beş senedir hiç yağmadı,'' diye üzüldüm. ''Çok özledim ben beyazı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler ve Yasemin
Roman pour AdolescentsYasemin, kendine ait dünyasında ona bu dünyayı veren birçok dostuyla beraber yaşayan, kalbi yaralı ama yaralarından en güzel çiçekler inşa eden bir kızdır. Sonra biri çıkar gelir. Yaralardan inşa edilen o çiçeği görür. Koparmaya kıyamaz, koklamaya d...