Bölüm 32

434 59 67
                                    

İçimi kaplayan mutlulukla içten bir şekilde gülümsedim. Katil muamelesi göre göre gerçekten katil olmama ramak kalmıştı.

"Ben..." saçlarımı karıştırdım ve elimdeki dosyayı nereye koyacağımı bilemedim. "Çantamı alıp, geleyim." Heyecandan konuşamamıştım.

Hızla odadan çıkıp, kendi odama girdim ve çantamı aldım. Kalbim hızlı hızlı atıyordu.

Kapımı kilitleyip yanlarına gittiğimde onlar da ayaklanmışlardı. Askeriyeden çıkıp, Emniyet Müdürlüğü'ne doğru yol almaya başladık.

"Artık şu Hee Lee olayını çözüp rahatlamak istiyorum." Arabadaki sinir bozucu sessizliği dağıtan Komutan Kim'e bakışlarımı çevirdim.

"Ben de." Nefesimi dışarı verdim.

"Jaehyun, biz bir plan yaptık. Sana da uygunsa gerçekleştirmeyi düşünüyoruz." Hoseok onay bekleyen bakışlarını bana dikti. "Önce babamın yanına gidip kamera kayıtlarını alacağız, daha sonrasında bu kayıtları kanıt olarak mahkemeye verip, senin sicilini temizleriz. Sonra Hwayoung Teyze ile konuşup onu şahit tutarız. Sonra Komutan Kim, General Hee Lee'yi arayacak ve ona yaptıklarını itiraf ettirecek." Tereddüt eder gibi Komutan Kim'e baktıktan sonra devam etti. "Hee Lee ile yüz yüze konuşmasına gerek yok ki sakıncalı olur bu durum çünkü konuşurken ses kaydı alması hak ihlaline girer, bu yüzden telefondan konuşacak ve telefon kayıtlarını vereceğiz. Daha sonra o da yaptıklarının cezasını çekecek."

Çok ince düşünülmüş bir plandı bu.

İkisine de minnetle baktım. "Çok iyi bir plan, bu kadar şeyi benim için planlanmışsınız, çok teşekkür ederim."

-

Emniyetten zor da olsa aldığımız kayıtları mahkemeye vermiş, Hwayoung Teyze ile görüşmeye gidiyorduk.

Vardığımızda arabadan inip, derin bir nefes aldım. Özlemiştim bu mahalleyi.

Evimizin olduğu yere baktığım sırada gördüğüm şeyle çok şaşırmıştım. Evimizi yerinde çok lüks bir villa vardı. 

Ben oraya takılı kalırken Komutan Kim yanıma geldi ve elimi elinin içine alarak destek olurcasına sıktı.

Bu hareketi kendimi az da olsa iyi hissettirse de evimizi orada görememek ister istemez bana ne kadar savunmasız ve darbelere açık bir hale geldiğimi hatırlatmıştı. Yanmış evimizi görmeyi beklemiyordum tabii ama böyle bir tablo da hayal etmemiştim.

Hwayoung teyzenin evine geldiğimizde neredeyse hiç değişmediğini gördüm. 

Hala şen ve hayat dolu bir kadındı.

"Hoş geldin, kızım. Ne kadar güzel bir hanımefendi olmuşssun! Ooo Seokjin oğlum sen de hoş geldin." İkimize de sarıldıktan sonra gözü Hoseok'a çarptı.

"Bu, arkadaşım Hoseok." Onları tanıştırdım.

Hoseok ve benim aramda tereddüt eden bakışlarına anlam verememiştim.

"Sevgili değilsinizdir umarım." Dediklerini duyunca gözlerim genişçe açıldı.

"H...hayır, Teyze. Bildiğin arkadaşız." Emin bir şekilde gülümsedim.

"Aman öyle olsun kızım, biz en başından beri seninle Seokjin'i çok yakıştırıyoruz, araya başkaları girmesin."

Donup kalmıştım. Gergin bir şekilde dudaklarımı dilimle ıslattım.

Telefonuma gelen mesajla dikkatimi telefonuma verdim. Mesaj Tae Oh'tandı.

'Yetti canıma, gidip söyleyeceğim ne olursa olsun.'

GeneralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin