Final

549 54 111
                                    

Bir çırpıda ettiği bu itirafla tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Ben öksürürken, o da masasına gidip bana su getirdi. 

İçtiğim bardağı geri verirken kıpkırmızı olmuş ve elimi ayağımı nereye koyacağımı bilememiştim.

"Ş-şey... benim yemekhaneye... evet, evet yemekhaneye inmem lazım. Akşam yemeği yaklaşıyor." Bulduğum bahaneye sevinerek kapıya doğru yöneldim.

Ne yapacağımı şaşırmıştım, her gün aşk itirafı almıyordum sonuçta.

Hem şu an o kadar mutluydum ki, içimde havai fişekler patlıyordu.

Kolumdan tutulmamla yutkundum.

"Öylece gidecek misin? Sana aşığım diyorum, sen yemekhane diyorsun." İçinde biraz sinir ve biraz da kırgınlık barındıran ses tonuyla konuştu.

Gözlerine bakmaktan çok çekiniyordum.

"Ama, gitmem-"

Dudaklarını, dudaklarımla örtmesiyle şaşkınlıktan elimi göğsüne koymuştum.

'Dudaklarını öpsem acaba çilek tadı gelir miydi?'

Aklımdan çınlanan bu cümle daha çok kızarmama neden olmuştu. 

Sarhoşken düşündüğüm cümlelerden biri olmalıydı.

Kendimi geri çektim, gözleri hiç normal durmuyordu; birden koyulaşmıştı ve çok yoğun bakıyordu.

"Sana o mahalleye taşındığından beri aşığım, seni gerçekten çok seviyorum, Jaehyun."

Sanırım artık uzun zamandır kabul edemediğim gerçeği kabul etmem gerekiyordu, ben de ona aşıktım.

"Ben de seni seviyorum."

-

Aradan bir hafta geçmişti, çok güzel bir haftaydı diyebilirim.

Çünkü Seokjin -yalnızken kendisine bu şekilde hitap etmemi istemişti- her fırsatta ya benim yanıma geliyor, ya da beni bir bahaneyle odasına çağırıp, çocukluk anılarından,  benim çocukken yaptığım saçmalıklardan bahsediyordu.

Son tabağı da makineye dizdiğimde telefonuma gelen mesajla gülümsedim. 

'Odama gelebilir misin, acilen?'

Mesajı okur okumaz odasına çıktım ve içeriye girdim. 

Seokjin elinde bir zarfla bekliyordu.

"Sana gelmiş, mahkemeden." 

Zarfı elinden alıp, açtığımda yarın duruşmamın olduğunu öğrendim. Kalbim sıkıntı karışımı bir umutla çarpmaya başladı.

Artık sicilim temizlenecekti.

Duruşma salonundan çıkıp, Hoseok ve Seokjin'e doğru sevinçle koştum. 

Sonunda sicilim temizlenmişti, ve bu sefer Hee Lee'ye dava açmıştım.

"Artık sabıkam yok!" diyerek onlara sarıldım.

Üstümden büyük bir yük kalkmıştı.

"Ohhhh... çok rahatladım."  Hoseok elini göğsüne koydu. 

Adliyeden çıkıp arabaya doğru ilerledik.

"Ben de Minhyun ile konuştum. Sungji hamilelik yüzünden çok yorulduğu için gelememişler. Bizi oraya çağırıyorlar."

Biraz üzülsem de başımla onayladım.

Hoseok gelmek istememiş ve askeriyeye dönmüştü.

GeneralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin