V

716 24 6
                                    

Neco, Fatoş'u eve bırakıp işin peşine düştü. İlk yapacağı o adamları bulup cezalarını kesmekti. Arayıp önce okkalı bir küfür savurduktan sonra görüşmek istediğini söyledi. Fakat o kadar kolay değildi. Adamların başında duran Hamza, er geç hesaplaşacağını söylese de, şimdi zamanı olmadığını demişti. Bu, Neco'yu daha bir sinirlendirmişti.

Neco: lan hayvan herif! Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?!! Ben intikamımı almayacak mıyım zannediyorsunuz?!!! Bana bak Hamza, oraya gelirim, seni bulurum ve yemin ederim ki diri diri gömerim!!! Bir mezar taşın bile olmaz lan!!!

Hamza: kes lan sesini! Birde beni tehdit ediyor it! Beni iyi dinle; işimiz daha bitmedi. Sen gelip bizim mekanı altüst edeceksin, bizde bunun hesabını senden sormayacağız öyle mi?! Yok öyle dünya! Bana bak, o kız kimdi senin evindeki? Bir hayli atarlı çıktı ha. Beğendim doğrusu.

Neco: seni öldüreceğimi biliyorsun değil mi?

Hamza: gerçi bildiğim kadarıyla sen eve pek kız sokmazdın. Hatta onlarla orada burada gezip tozup eve gelirdin. Ne oldu? Yoksa kız arkadaşın mı? Ya da dur, karın mı lan yoksa?

Neco: bekle beni, geliyorum!

Hamza: gel canım, gel. Gel de az konuşalım seninle. Özellikle de şu atarlı kız söz konusu olacak. Bekliyorum.

Telefonu kapatıp cebine sıkıştırdı. Oldukça çok öfkeliydi. Evi bastığı yetmezmiş gibi birde gelmiş ona Fatoş'tan bahsetiyordu! Çıldıracak gibiydi artık. Diğer taraftan ailesinin başına gelenlerin sebebi kendisi olduğu için de, suçluluk duygusu peşini bırakmıyordu. Eğer kardeşim dediği adam öldüyse, bu kesinlikle onun yüzündendi. Arabasına atlayıp daha önceden gittiği ve gayet iyi bildiği adrese doğru sürmüştü. Bugün bu mesele çözülecekti.

Geldiğinde manzara beklediğinden daha sakindi. Şimdi Hamza'nın şuraya adamlarını dikmesi gerekirken, nedense ortalık bomboştu. Bu işin içinde bir iş olduğunu tahmin edip tedbirli bir şekilde mekana giriş yaptı.

Neco: hayret... ortalık bomboş. Neredeler acaba?

Hamza: vay! Sen beni mi özledin? Hayırdır?

Neco, Hamza'yı görür görmez sertçe yutkundu. Ellerinde çekirdekle çıt çıt geliyordu öyle. Bu ne rahatlık arkadaş? Sanki hiçbir şey olmamış gibi... Hamza, Neco'nun önündeki sandalyelerden birine oturdu. Bacak bacak üstüne atıp geriye doğru yaslandı.

Hamza: ee nerede bizim atarlı kız? Getirmedin mi onu da?

Neco: ne yaptığını biliyorsun değil mi?

Hamza: biliyorum. Ama eğer sen o gün bizden paramızı almasaydın, bütün bunlar başınıza gelmezdi.

Neco: (dişlerini sıkarak) sana getireceğimi söylemiştim. Niye eve baskın yaptın? Eline ne geçti?

Hamza: bak bak, afralara tafralara bak sen! Çok kasma; ortadan ikiye ayrılırsın.

Neco: kes ulan sesini!

Silahını çıkarıp karşısında yaptığı gayet normal bir şeymiş gibi gönül rahatlığıyla çekirdek çitleyen adama doğrulttu. Hamza ise, bu hareketin böyle olması gerektiğini kabul edermiş gibi hiçbir tepki göstermedi. Sadece yüzündeki gülümseme daha da yayıldı.

Hamza: ne yapacaksın? Beni mi vuracaksın? Katil mi olacaksın?

Neco, yutkundu. Hayatta nefret ettiği birçok şey vardı fakat en sevmediği şey birini öldürmekti. Zira hiçbir zaman bir canlıya zarar vermemişti. Belki arada sırada arkadaşlarıyla kavgalara filan karışıyorlardı ama böylesi bir şekilde, eline silah alıp ve bir insanı öldürmek; yapmadı, yapamazdı da zaten.

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin