Neco: Fatoş dur, nereye gidiyorsun?!
Fatoş: (ağlayarak) saklamış benden... benden her şeyi saklamış...
Neco: ya kızım dursana! Kime söylüyorum? Hey!
Fatoş: benim acilen eve dönmem lazım. Eve gideceğim ben.
Neco: ya... nereye gideceksin? Gidip de ne yapacaksın?
Fatoş: hesap soracağım! Benden neden her şeyi sakladığını öğreneceğim!
Neco: ya sen daha da durumu zorlaştıracaksın! Annen sana her şeyi anlatır mı zannediyorsun?
Fatoş: ANLATACAK!!! ANLATMAZSA BEN ONUN KIZI DEĞİLİM!!!
Neco: ya ne duymak istiyorsun?!! Annenin sırf seni düşündüğü için Türkiye yolladığını mı?!! Yoksa seni bize emanet ettiğini mi?!!
Fatoş: merhaba. Rusya'ya en yakın uçak saat kaçta öğrenebilir miyim?
X: tabii, bir dakika.
Neco: Fatoş dur bir, konuşalım.
Fatoş: konuşacak bir şey yok. Gidiyorum ben.
Neco: bak yanlış yapıyorsun. Annen şu an seninle bunu konuşacak halde değil!
Fatoş: umrumda bile değil onun ne halde olduğu. Ben onun kızıyım. Annemle olan biteni bilmek benim en doğal hakkım.
Neco: elbette hakkın ama şimdi olmaz. Fatoş...
Fatoş, birden Neco'ya döndü büyük hırs ve acı ile. Annesinden duyduğu o son şeyden sonra ağlayarak çantasını toplamış ve havalimanına gelmişti. Neco'da şaşkındı ama şimdi Fatoş'u korumalıydı. Böyle pat diye çekip gitmesine izin veremezdi. O, ona babasının emanetiydi ve ona sahip çıkmak zorundaydı. Yaşadığı acıya elbette ortak olacaktı fakat şimdi Fatoş kendinde değildi. Karşısında duran kız, o gün sopa ile onu koruyan kız değildi. Kendi canını hiçe sayarak annesini koruyan kız değildi. Bu kız, tamamen başka birisiydi. Karşısında gözleri kıpkırmızı ve ağlamaktan yıpranan Fatoş'u tanıyamıyordu. Birkaç saat içinde duyduğu üç kelimeden oluşan cümle dağ gibi kızı yerle bir etmişti.
Fatoş: (ağlayarak) YA NE?!! NE VAR, NE?!! NE İSTİYORSUN BENDEN?!! DURMAYACAĞIM DUYDUN MU?!! DURMAYACAĞIM VE SEN BENİ DURDURAMAZSIN!!! KİMSİN YA SEN?!! SEN KİMSİN DE BENİM KARŞIMDA DURABİLİYORSUN?!!! RAHAT BIRAK BENİ!!!
Neco: Fatoş bak şu an kendinde değilsin. Her an sana bir şey olabilir. Benim en büyük vazifem seni korumak. Sen bana...
Fatoş: ya tamam! Tamam, sus artık! Biliyorum babanın beni sana emanet ettiğini! Ayrıca da o baban olacak herifin her şeyi hayvanca benden sakladığını da biliyorum!
Neco: ne desen haklısın. Babam... büyük hata yaptı. Sana her şeyi en baştan anlatmalıydı ama anlatmadı işte. İnan bana şu an ondan daha çok nefret ettim. Ama şimdi lütfen gel sakince şurada oturup konuşalım.
Fatoş: konuşmayacağım! Konuşmayacağım çünkü konuşacak hiçbir şeyim yok benim! Ben sadece şu an eve gidip anneme sarılmak istiyorum!
En yakın bir saat sonra kalkan uçağa bileti alıp pasaport kontrolü geçirilen yere doğru ilerledi.
Neco: seni tek başına bırakmayacağım! Fatoş!
Neco, Fatoş'u böyle durduramayacağını anlayıp kendisi de aynı uçağa bilet aldı. Onunla beraber gelen Neco'ya göz devirerek pasaport kontrolünden geçen Fatoş, bekleme alanına geldi. Neco'da ardından. Uçağı sessiz kalarak beklediler. İstanbul Havalimanı insanlarla dopdoluydu ve onlar bu iki gencin hallerine dikkat çekmeden edemiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
Random"Neden bu eve geldin? Sebebini öğrenmek istiyorum." "Bende istiyorum ama maalesef yapamam. Yapamıyorum." "Bende yapamıyorum... Bende..."