2.1

443 37 21
                                    

[ Ludovico Einaudi - Experience ]


Uzun süren görüşmenin ardından toplantı odasından rahatlamış bir şekilde çıktım. Şirket ile çoğu isteğim uysa bile bazı kuralları aşırı katıydı. Şirketi düşüneceklerimin arasına ekleyerek çıkışa doğru ilerledim. Yedinci yılımızdı ve sözleşmemiz sona eriyordu. Çoğu üyemizin JYP ile tekrar sözleşme yapmak istemediğini bildiğim için çoktan teklif sunan şirketlerle görüşmeye başlamıştık. Hakkımızda birçok makale yayınlanmış hatta bir ara ayrılacağımıza çıkan dedikodular yüzünden JYP'nin hisseleri çöküşteydi. 

Adamın bizsiz ne halt yiyeceği pek umurumda değildi aslında. Çökerse çöksün ama TWICE, DAY6 , SKZ ve diğer gruplar için endişelenmeden edemiyordum. JYP gibi bir şirkette çalışıyorsanız işiniz zordur. Adam sadece kız gruplarına ilgi gösteriyordu. Erkek gruplarıyla ne kadar kazandığının farkında bile değildi, farkında olsa belki de üstümüze daha çok düşer ve daha çok para kazanmasına neden olabilirdik. O sadece kaçırıyordu.

Şirketin önündeki siyah arabaya bindim. Üyelerle yemeği dışarıda yiyeceğimiz için Mark'ın bildiği güzel bir mekana gidecektik. Attığı adresi şoföre söylediğimde yolu değiştirdi. Bende geriye yaslanarak maskeyi çıkardım. Camdan dışarıyı izlerken aileleri ile gezen insanlara özenmeden edemiyordum. 

Bende annemle ve babamla alışveriş yapmayı özlemiştim. Onlarla dışarıya çıkıp yemek yemeyi hatta gereksiz olduğunu sonradan anladığım o kavgalar. Ben hepsini özlemiştim. İnsanlar anlamazdı. Zamanında elinde olan o değerli günlerin değerini anlamazdı ve bende o insanlardandım. Onları değerini şimdi anlamam... Ağlanacak halime gülüyorum bildiğin.

Yanan kırmızı ışıkla durdu araç. Dışarıyı izlemeye devam ederken bize doğru yaklaşan son hızda ki aracı gördüm. Duracağını düşündüm. Öyle zannettim ama araç durmadı ve hızını kaybetmeden bulunduğum araca yaklaşan doğru gelen arabayla korkarak şoföre döndüm.

"Şu araç-" daha sözümü tamamlayamadan araç bulunduğum tarafa sert bir şekilde vururken bedenim savruldu. Kemerim sayesinde diğer tarafa fırlamamıştım ama çarpan arabanın altında ezilen bedenim dayanılmaz bir acıyla tanıştı. Gözlerim zar zor açıkken nefes almaya çalışıyordum. Dudaklarımı aralamış yardım istemek için elimi kaldırdım.

Vücudum her saniye daha çok acıya katlanmak zorunda kalıyordu ve ben dayanamıyordum. Çevremde doluşan insanların çığlıkları katlanılmaz bir halde aldı. Ambulansı aramaları gerekirken neden çığlık atarak zamanları boşa harcıyordu bu insanlar?

"B-Birisi-" diye mırıldandım. Duymayacaklarını bildiğim halde çabalamam çok komik olmalıydı. "y-yar-yardım-" gözlerimden akmaya başlayan her inci tanem, sevdiklerim için. Neden ölümle yan yanaymışım gibi hissediyordum. Vücuduma bir ağırlık çöküyordu ve gözlerimi kapamamak için direniyordum. "e-et-sin! Ya-yar-dım e-e-edin!" 

Jinyoung, Mark, Yugyeom, Bambam, Youngjae... Sevgilim Jackson... Özür dilerim. Çok ama çok özür dilerim. Daha fazla dayanamıyorum bu acıya. Bedenim kaldırmıyor, kaldıramıyor.

Zorlaşan nefes alışverişlerim ile gözlerimden akan yaşlar çoğaldı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken göğüs kafesim bir daha ciğerlerime nefesimi doldurabilmek için şişmedi. Ben kaybediyordum. 

"Ambulans nerede kaldı?!"

"Çabuk olun, durumu iyi gözükmüyor!"

"Kim bu çocuk? Hemen yakınlarına haber verelim!"

Sesleri boğuk bir şekilde duyuyordum. Gözlerim yavaşça kapanmış olsa da bilincimle savaş içindeydim. Uyanık kalmak için elimden geleni yapıyordum. Bilincimin de kapanması ile her şeyin sona ereceğinin gerçeği canımı yakıyordu.

real & fakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin