0.5

710 61 9
                                    

Telefonuna art arda gelen bildirim seslerinden dolayı gözlerini araladı. Otel odasında tek ışık yatağın yanında ki gece lambasıydı. Gözlerini otel tavanında gezdirirken ağrıyan başına lanet ediyordu. Günlerdir, ne doğru düzgün uyku çekebilmiş nede doğru düzgün yemek yemişti. Sadece kendini işine odaklamıştı. 

Uzandığı çift kişilik yatakta doğrularak otel telefonunu eline aldı. Tek bir tuşa basarak beklemeye başladı. "Nasıl yardımcı olabiliriz?" Karşı taraftan konuşan kadına hemen istediğini söyledi. "Oda 701'den arıyorum, bir tane ağrı kesici getirebilir misiniz?" 

"Tabi efendim. Birazdan gelir."

Konuşma bir dakika bile sürmeden sona erdi. Geri uzanırken yatağa eli ile yatağın üzerini taradı. Aradığı şeyi bulamayınca hemen doğruldu ve çatık kaşları ile etrafı aramaya başladı ama karanlık odada tek ışık kaynağı bir gece lambası ilen zordu. Telefonunu eline aldı ve feneri açtı. Yatağın üzerinde bulamayınca yere baktı. 

Rahatlayarak yere düşmüş olan küçük ayıcığı eline aldı. Sırtını yatak başlığına yasladı ve bacaklarını kendine çekti. Ayıcığa bakarken aklına gelen tatlı anıyla gülümserken buldu kendini. GOT7 üyesi JB, herkes kendisini böyle tanıyordu. Bütün başarıları GOT7 üyesi olarak gerçekleşmişti ve bu yüzden insanların GOT7 deyince akla ilk gelen insanın JB yani kendisi olduğunu düşünüyordu.

"Belki de ben abartıyorumdur." diye mırıldandı, kendi kendine. Ayıcığın başını okşadı. Gülümseyerek ayıcığa bakmayı sürdürdü.

.

.

"Jackson! Hadi!" diye, kafenin içindeki bedene seslendi. Jackson kafeden elindeki kahveler ile çıkarken hızla yürüyordu. Jaebum arabanın kapısını sonuna kadar açtı. İçeriye giren Jackson ile hemen kapıyı kapadı. Menajerleri kendisine çatık kaşları ile bakıyordu. "Özür dileriz hyung." diyerek hafif öne eğildi Jaebum. Menajer her neyse diyerek önüne dönmüş ve direksiyonu kavramıştı.

Youngjae yoğun geçen programları yüzünden uyuya kalmıştı. Bambam ve Yugyeom ise aynı telefondan kulaklıkla bir şeyler izliyor ve abartılı tepkiler veriyorlardı. Jinyoung yeni albümlerini dinliyor, Mark'da ona eşlik ediyordu.

"Kahveler için farkındaysan geç bir saat Jackson?" diyerek bileğinde takılı saati gösterdi. Jackson sevimlice gülümseyerek kahveleri Jaebum'a uzattı. Sanki Jaebum bir şey dememiş gibi davranıyordu ve bu Jaebum'u daha çok sinir ediyordu. Kahvelerine eline aldı.

"Bütün gece çalışacağını biliyorum hyung. Jinyoung odana seni uyandırmaya gelince uyuyormuş gibi yapmana kanmıyorum pek." diyerek genişçe gülümsedi. Jaebum ona şaşkınlıkla baktı. İyi rol yaptığını düşünüyordu oysa. 

"Ben sadece menajerin sana daha fazla kızmasını önlemeye çalışıyorum- bu ne? Bu çok tatlı ama." Kahvesini eline alırken kucağına düşen minik ayıcık ile bir süre şaşkınlık geçirmiş ve kahveyi Jackson'ın eline tutuşturarak ayıcığı eline aldı.

 "Beğendin mi? Küçük bir şey ama her bu ayıcığa baktığında beni hatırla."

"Kendini ayıya mı benzetiyorsun sen şimdi?"

"Hayır! Benim gibi yakışıklı biri nasıl ayıya benzesin?"

Jaebum gülerek gözlerini tekrar ayıcığa çevirdi. "Teşekkürler, gerçekten çok tatlı." diye mırıldandı. Kafasını kaldırıp gözlerini Jackson'ın gözlerine sabitledi. Ve tatlı gülümsemesini Jackson'a sundu.

"Her baktığımda seni hatırlayacağım."

.

.

Otel odasında duyulan tıklama sesi ile gözlerini ayıcıktan ayırdı Jaebum. İstediği ilacın geldiğini düşünerek üstüne ince bir hırka geçirerek ayağa kalktı. Giydiği şortu düzelterek kapının kolunu indirdi. "Jinyoung? Burada ne işin var? Size otelde kalacağımı söylememiştim bile."

Karşısında bütün şıklığı ile duran Jinyoung, kendisini kenara iterek içeri girdi. Arkasından kapıyı kapatarak hırkayı çıkardı ve koltuğun üzerine bıraktı. Jinyoung açık olan perdeleri çekmiş ve ışığı yakmıştı. "Otelde kalmakta nedir Jaebum?" diye hafif sinirli sesi ile konuştu. "Bir fan görse ne olacaktı?" diye devam etmişti. 

Jaebum duvara yaslanarak başını öne eğdi. Yorgun hissediyordu. Gözlerini kapatıp yavaşça aralarken başını kaldırdı ve Jinyoung'a baktı. Jinyoung yutkundu. Arkadaşının gözlerinde ki o ışık sönmüştü. Yorgunluğu moraran göz atlarından belli oluyordu. İçi acıdı. 

"Kendinizi bir kez benim yerime koyun. Grup arkadaşın ile sevgili olduğun yayılsın, insanlar sadece gayiz diye bizimle ilgilensin ve sende bütün gün geleceğinizi düşün dur. Ne olacak? Nasıl bitecek? İnsanlar ne tepki verecek? Neler olacak? Bitecek mi?"

"Belki anlıyorum diyerek seni kandıracağım ama şunu bil ki, ne olursa olsun biz senin yanındayız. Arkadaşız sonuçta." diyerek kollarını Jaebum'un beline sardı. Başını omzuna koyarak öylece durdular. Jaebum'da kollarını Jinyoung'un boynuna sardı. 

"Jackson'ı arkadaşın olarak görmediğini ikimizde biliyoruz."

"Neden beni bu kadar iyi tanıyorsun ki?"

"Sonuçta ben Park Jinyoung'um." dediğinde ikisi de kıkırdadı. 

______

Jackson ve sesi dışında diğer her şey çöp bence 😐

Bu arada bir şey diyeceğim, bölümler neden bu kadar kısa? Şuan kendimi sorguluyorum. 

Hadi neyse bb 🤍🖤💜💙💚💛🧡❤

real & fakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin