KADAVRA-11

891 70 81
                                    

"sana öğrettiklerimi sakın unutma Doruk" dedi Mert. İki saattir beni gaza getirmeye çalışıyordu.

"siktir lan ne öğrettin ki sen bana. Ağzıma sıçıyorsun 1 haftadır"

"goygoyun sırası değil beyler!" dedi babam. Bu işte başarısız olursa babama karşı büyük bir düşmanlığın olacağını bildiği için çok dikkatli davranıyordu.

Arda'yı takip etmiştik ve otoyoldan çıkan dar bir yola girdiğini görmüştük. Navigasyondan baktığımız kadarıyla bu yol bir yere çıkmadığı için takibi bıraktık ve büyük arabanın içinde beklemeye başladık. Ferhat bey bilgisayarını çıkarmıştı ve 5 saattir bir şeylerle uğraşıyordu. Tamı tamına 18 saat bu arabada kalmak zorundaydık ve ben sabrımın son sınırındaydım. Kayra bana bu kadar yakınken ona ulaşamamak canımı sıkıyordu.

Yaklaşık 15 saat daha geçmişti ve saat sabaha karşı 5'e geliyordu. Ferhat 18 saatte işinin biteceğini söylemişti ama 20 saat geçmişti ve arabada durmaktan çıldırmak üzereydim.

"tamam yaptım!" diye bağırınca arabada uyuklayan kişiler yavaş yavaş kalkmaya başladı. Yaklaşık 4 tane minibüs daha gelmişti ve bayağı kalabalıktık.

"Doruk özellikle sana söylüyorum. Canını tehlikeye atmayacaksın!" dedi babam çünkü Kayra'nın başına bir şey gelmemesi için kendi canımı ortaya koyacağımdan emindi. Sadece kafa sallamakla yetinsem de asla ona zarar gelmesine izin vermeyecektim.

"şimdi etrafı iyice inceleyelim. 1. ekibi gönderiyorum" dedi babam.

"4 tane ekip var. Bu kadar büyük yerdeki korumaları indirmek için kesinlikle yeterli değil." dedim babama. Babam ise her zamanki 'beni çok hafife alıyorsun' tarzı bir bakış attı.

"bütün araziyi çevreleyen yaklaşık 120 tane adamımız var. Ayrıca 10 araba daha hazırlattım. Bu işler benim için çocuk oyuncağı sen rahat ol." dedi. Dünyanın en egolu babasına sahiptim sanırım.

"Doruk bey endişenizi anlıyorum ama babanız tüm Türkiye'nin en iyi mafya babası. Ayrıca en çok koruma ordusuna sahip olmasıyla da tanınıyor. Merak etmeyin küçük hanımı kurtaracağız." dedi Ferhat bey.

"1. ekip kapıdaki adamları öldürüp içeri girdiğiniz anda arkanızdan 2 ekip daha göndereceğim. Arazinin çevresinde bulunanlar da gözünü dört açsın. Barlas geldiğimizi anlayıp kızı kaçırmaya kalkabilir." dedi babam ve çatışma sesleri gelmeye başladı.

"arazide bir kulübe var. Oraya sığınma ihtimallerine karşı bir ekibi de oraya gönderin. Ayrıca bir tane de garaj var orayı da kuşatın" dedi Ferhat bey.  Babam da hemen yeni emirlerini sıralayarak Ferhat beyin söylediklerini adamlara iletti. Hemen babamın elindeki telsizi aldım. Herkesin kulağına kulaklık yerleştirmiştik ve emirleri oradan alıyorlardı.

"Barlas itini bana bırakın!" diye bir emir de ben verdim. Onun ölümü benim ellerimden olacaktı. 

"sana kendini tehlikeye atmayacaksın demedim mi ben!" diye bağırdı babam ama umursamadım. Burada böyle oturmak canımı sıkıyordu.

"efendim arazideki adamları büyük ölçüde azalttık." diye bir ses yükseldi telsizden.

"Barlas telefonuyla konuşuyor. Muhtemelen yeni birkaç araç gönderecek. Mert ve Doruk sıra sizde dikkat edin" dedi Ferhat bey. Hemen çelik yelekleri gidik ve arabadan çıktık. Babam arkamdan bir ekip daha göndermişti ve şuan her yerim koruma doluydu, bu da canımı sıkıyordu ama durup söylenmeye zamanım yoktu çünkü Barlas başka adamları çağırmadan hemen Kayra'yı alıp çıkmalıydık.

Kayra'dan

Dışarıdan gelen silah sesleriyle yerimden sıçradım. Kalbim çok hızlanmıştı ve bir yandan da mutlu olmuştum.

KADAVRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin