KADAVRA-15

760 57 82
                                    

Arkadaşlık...

Ailemizden sonra gelen bazen annemize, babamıza hatta kardeşlerimize anlatamadığımız sırları anlattığımız dostlarımız.

Deli gibi eğlendiğimiz, beraber gülüp beraber ağladığımız, en saçma anıları birlikte yaşadığımız arkadaşlarımız sayesinde çıkarmıyor muyuz hayatın tadını? Okul koridorlarında yapılan dedikodular, herhangi bir kavgada haklı mı yoksa haksız mı olduğunuzu önemsemeden yanınızda olan kardeş gibi gördükleriniz okulu biraz daha çekilebilir bir yer yapmıyor muydu?

Ben bu konuda hep şanslı olduğumu düşünürdüm. Gerçi benim yerimde kim olsa bundan 1-2 ay öncesine kadar şanslı olduğunu hissederdi. Peki sonra ne olmuştu?

3 kişiden oluşan yakın arkadaş çevremde 2 kişinin çok büyük ihanetine uğramıştım. Onlara kırgın mıydım peki? Evet hem de fazlasıyla kırgındım. Ama ne olursa olsun eski güzel günlerimiz yüzünden başlarına bir şey gelmelerini kesinlikle istemiyordum.

Onlar beni düşünmemişlerdi. Canımın yanacağını bile bile beni ateşe atmışlardı. Yine de şimdi karşıma geçip özür dileseler, gerçekten pişman olduklarını söyleseler affetmez miydim? Bence affederdim. Neden mi?

Çünkü şuan Ela'nın ölme ihtimali içimi öyle daraltıyordu ki canımdan can gidiyor gibi hissediyordum. Eğer onun iyileşmesinde faydalı olacaksa ben onu affederdim. Yanına gitmeliydim. O beni yalnız bırakmıştı ama olsundu. Ben onu yalnız bırakamazdım.

"bırak beni Doruk! Onu görmem lazım..." dedim hıçkırıklarımın arasında zar zor anlaşılan sesimle. Doruk'un ise beni bırakmaya hiç niyeti yok gibiydi. Kalkmamam için beni zorluyor, sarılarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

"tamam bebeğim, bir tanem... Söz veriyorum götüreceğim seni oraya ama şimdi sırası değil" dedi yüzüme yapışan saçları eliyle çekerek. Doruk'un zerre kadar pişmanlık hissetmediğini biliyordum. Eğer Ela'ya bir şey olursa Doruk kendisini düzeltmeden onun yüzüne bakmazdım.

Onu bırakamazdım. Çünkü sadece o yanımda olmuştu. Diğerleri beni bile bile ateşe atarken Doruk da benimle birlikte ateşe atlamış ve beni kurtarmıştı.

"senin yüzünden oldu! Babasına söylememen gerektiğini sana söyledim... Ela ölürse tek sorumlusu sensin!"

Ağlayarak onu itmeye çalışıyordum. O ise inatla beni bırakmıyor, sımsıkı sarıp sarmalıyordu.

"bak bebeğim, lütfen sakin olmaya çalış tamam mı? Ben bu meseleyi halledeceğim. Bunu yapmak istediğim için değil sen üzülme diye yapıyorum. Ela'ya en iyi doktorları göndereceğim ama evde sorun çıkartmamanı istiyorum. Anlaştık mı?"

Doruk'un sakin sesi beni daha da delirtirken tırnaklarımı omuzuna, boynuna ve ellerine kısacası ulaşabildiğim neresi varsa saplamaya başladım.

"hayır anlaşmadık! Ya ölürse? Beni ona götüreceksin!"

Doruk ellerimi tutup kendisinden uzaklaştırdı.

"eğer biraz daha laf dinlemeyip kafanın dikine gitmeye devam edersen Mert'ten sana sakinleştirici yapmasını istemek zorunda kalacağım"

"şimdi de beni tehdit mi ediyorsun? Pis mafya bozuntusu git ne halin varsa gör. Bir daha da sakın karşıma çıkma!"

Bunları içten mi söylüyordum? Hayır. Sadece o an sinirimi atmak için biri lazımdı ve ben tüm öfkemi Doruk'a yöneltmiştim.

"Kayra sana söz verdim! Ela ölmeyecek. Şimdi odama git ve orada bir duş al, sonra da beni bekle. Babamla konuşur konuşmaz geleceğim."

KADAVRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin