KADAVRA-21

449 40 8
                                    

"ah be yavrum. Ben de seni akıllı biri zannederdim. Dur ama sen ben sana yapacağımı çok iyi biliyorum" dedi Barlas beni arabaya fırlatıp. Ardından gazı kökleyip bulunduğumuz yerden ayrıldı.

Yine ıssız yerlerden geçiyorduk. Bu sefer gittiğimiz yer bir önceki yerin yolu değildi. Başka bir yere gidiyorduk.

Eylül'ün son aylarında olmamıza rağmen gittiğimiz yerlerde ufak ufak kar birikmesi olduğunu gördüğümde gerçekten de yüksek dağlarda olduğumuzu anlamıştım. Uzun zamandır yoldaydık ve ben hiçbir şey yiyememiştim. Yine de canım bir şey yemek istemiyordu.

Arabayı durdurunca geldiğimiz yere baktım. Çok şaşırmıştım çünkü geldiğimiz yerde sadece tek bir ev olmasını bekliyordum ama burada şirin şirin bir sürü ev vardı. Daha çok köy gibi bir yere benziyordu. Neden dağ başında bir köy vardı bilmiyordum.

"in"

Gelen emirle gözlerimi devirdim ve arabadan indim. Etraftaki tek tük insanlar dik dik bize bakarken Barlas gelip kolumdan tuttu ve buradaki evlere nazaran biraz daha uzakta kalan ve daha büyük olan bir evin önüne getirdi.

"gerçekten beni bunca insanın olduğu bir yere mi getirdin? Daha zeki bir insan olduğunu zannediyordum Barlas Atahan" dedim. Barlas ise bu dediklerime bir kahkaha attıktan sonra beni evin içine soktu.

"seni bir köye getireceğimi eski sevgilin kırk yıl düşünse bile bulamaz. O daha çok ıssız yerlerde bizi ararken sen benim kollarımda olacaksın."

Konuşurken sürekli üstüme yürüyordu. Ben ise geri geri gidiyordum.

"şimdi yukarı çık ve üstünü çıkarmaya başla bebeğim. Ben de birazdan sana katılacağım"

Söyledikleriyle gözlerim kocaman oldu ve dolmaya başladılar.

"b-bana t-tecavüz etmeyeceğini sö-söylemiştin" dedim titreyen sesimle. Sadece sesim değil bacaklarım da titriyordu ve yere yığılmak üzere olduğumu hissediyordum.

"sana tecavüz etmeyeceğim sevgilim" dedi ve telefonunu çıkarıp bana Doruk'un fotoğrafını gösterdi. "sen bana kendi isteğinle geleceksin"

Beni yine Doruk ile tehdit ediyordu. Buna hakkı yoktu çünkü Savaş Bey, Barlas'ın beni alması durumunda Doruk'la bir daha uğraşmaması şartıyla Barlas'la anlaşma yapmıştı. Barlas şuan o anlaşmaya uymuyordu.

"Savaş Bey ile anlaşma yapmıştın. Hani beni aldığında Doruk'u rahat bırakacaktın. Beni onunla tehdit etme hakkın yok!"

Yüzündeki iğrenç gülümseme daha da büyüdü.

"Savaş oğluna yardım edip seni benden aldığında ondan intikam alacağımı biliyordu. Benim intikamım bu olacak. Sonuçta Doruk piçinin hayatı senin ellerinde. Biliyorsun ki Savaş Bey sana hiç güvenmiyor. Şimdi hemen dediğimi yap aşkım yoksa senin yüzünden Türkiye'nin en iyi mafya babası evlat acısını tadacak. Tahmin edersin ki bu durum Savaş Bey'in canını çok sıkar. Ben de benim dediklerimi yapmayan ve bana her daim karşı çıkan bu kızı Savaş Bey'in önüne atmaktan hiç çekinmem. Eğer yukarı çıktığımda seni çıplak halde görmezsem sen eski sevgilinin dağılmış beynini görürsün."

Ona sadece bakmakla yetindim. Belki ne kadar korktuğum görür de vazgeçer diye düşündüm. O ise sadece bana çenesiyle merdivenleri gösterdi.

Sevgilimin hayatı mı yoksa Barlas ile beraber olmak mı sorusunu düşünmeye bile gerek duymuyordum. Doruk beni kurtarmaya ölümü göze alıp en önde geldiyse ben de onun için bekaretimi kaybetmeye hazırdım.

Hayır bunu kesinlikle namusumu kaybetmek ya da Barlas'a ait olmak diye nitelendiremezdim. Namus iki bacağın arasındaki ince bir zar demek değildi. Birine ait olmak da o kadar basit değildi. Benim kalbim kimi istiyorsa, kalbim kimdeyse ben de ona aittim.

KADAVRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin