KADAVRA-13

822 57 78
                                    

Sabah erkenden kalkıp ufak hazırlıklar yaparak yola çıkmıştık. Arabayı Doruk kullanıyordu, ben de onun yanında oturuyordum. Mert işinin olduğunu ve çiftlik evine bir araba çağırdığını onunla gideceğini söylemişti. Yolculukta ilk 2 saat çok sıkıcı geçmişti ve ben yeni uyanmama rağmen tekrardan uyumak üzereydim. Araba toprak yolda hızla ilerliyordu ve sarsılmasından dolayı uykumu getiriyordu. Ben küçükken annem beni hemen uyutmak için ayağında ya da eve kurduğu küçük bir hamakta sallardı. 3 yaşına kadar devam eden bu durum yüzden beynim her sallantıda uyumam için emir gönderir olmuştu.

"açsan durup bir şeyler yiyelim mi?" dedi Doruk sessizliği bölerek. Aslında aç değildim ama çıkıp biraz olsun hava almak istiyordum.

"aç değilim ama bir yerde duralım mı? Hava almam gerek."

Hem böylece uykum da dağılmış olurdu. Doruk başıyla beni onayladıktan sonra sağ şeritten bir yola girdi. Biraz ilerledikten sonra büyük sayılabilecek bir mağazanın önünde durdu. Kemerimi açıp kendimi arabadan attım ve derin bir nefesle temiz havayı ciğerlerime doldurdum. Doruk yanıma gelerek kolunu omzuma attı ve ilerlemeye başladık.

Küçük alışveriş merkezinin içinde ilerlerken Doruk gördüğü tatlıcıyla adımlarını oraya yönlendirdi.

"gel sana bir tatlı ısmarlayayım" dedi. Yanımda param yoktu ama sorun etmedim. Okulda da bazen ben ona bir şeyler ısmarlardım bazen o ısmarlardı. Aramızda paranın lafı bile olmazdı bizim. Bu yüzden onu onayladım ve tatlıcıda bir masa seçip oturduk. Kısa sürede yanımıza gelen garson bize menüleri uzatıp geri çekildi. Hemen önüme gelen menüdeki parlak sayfaları çevirirken gözüme takılan tiramisu ile dudaklarımı yaladım.

"ben tiramisu istiyorum" dedim yanımdaki garsona. Garson beni onaylayarak cebinden çıkardığı deftere not aldığı sırada Doruk söze girdi.

"tiramisunun kekinde alkol var mı?" diye sordu. Bazı lüks mekanlarda kekine alkol kattıklarını biliyordum. Babamla gittiğimiz bir lokantada garson söylemişti. Babam çok sağlıkçı bir adam olduğu için alkol ve sigaraya asla izin vermezdi. Ben de zaten nefret ederdim o tür şeylerden. Doruk da bunu bildiği için böyle bir soru yöneltmişti.

"hayır efendim. Hiçbir şekilde alkol yok" dedi garson. Doruk kendisi için de sade Türk kahvesi istedikten sonra garsonu yolladı.

"Doruk bir şey soracağım" dedim yerimden hafif doğrularak.

"sor güzelim."

"Ela ne durumda?" dedim. Böyle bir ortamda sorduğum sorudan memnun olmadığını fazlasıyla belli ederek sert bakışlar gönderdi bana. 

"babam birkaç adam gönderdi benim evime. Oradan Ela'yı alıp babasına teslim edecekler"

"Doruk bunu ona yapma. Babasını tanıyorsun..."

Doruk daha fazla konuşmama izin vermeden araya girdi.

"sana yaptıklarından sonra hala aynı salaklığına devam ediyorsun. O kız yüzünden başına neler geldiğini unutma. Sadece Barlas olayında da değil ki kaç kere seni başka adamların elinden aldım." dedi. Evet bir bakıma haklıydı ama bu benimle böyle konuşma hakkını ona vermiyordu.

"Doruk sinirini anlıyorum ama benimle olan konuşmalarına biraz daha dikkat et" dedim. O da benim kolay kolay susan bir kız olmadığımı biliyordu. Erkeklerin boyunduruğu altına girmek kesinlikle bana göre değildi ama Doruk bir türlü bunu anlamamakta ısrar ediyordu.

"sen bu 'salaklığı' bıraktığın zaman ben de seninle daha dikkatli konuşurum" dedi. Tam ona cevap verecektim ki gelen garsonla sustum. Ama şimdilik. Arabaya bindiğimizde tekrar konuyu açacaktım.

KADAVRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin