Ankara'da benim bilmediğim yer yok sanıyordum.Burayı görünce de şaşırdım tabi.Çiftliğe girdiğimizde bizi yaşlı,güleryüzlü bir adam karşıladı.Yüzündeki içten gülümseme içimi kaplarken bende ona gülümsedim.
-Merhaba Ali Abi,bu Ada iş yerinden bir arkadaşım.Ada bu da Ali abi.Bu güzel çiftliğin sahibi.Aynı zamanda aile dostumuzdur.
Beni 'iş yerinden bir arkadaş' sıfatıyla tanıtması canımı acıtmıştı. Ama haklıydı da onun için bir arkadaştan fazlası değildim.Düşünmeyi bırakıp Ali abiyle konuşmaya başladım."Merhaba Ali abi,tanıştığıma memnun oldum.Bize bu şirin çiftliği gezdirir misiniz?"
-Tabi hanım kızım, seve seve gezdiririm.Umut ilk defa bir arkadaşını getiriyor buraya.Ali Baba'nın çiftliğine hoş geldin.
Ne söyleyeceğimi bilemediğim için gülümsemekle yetindim.Ama sözleri beni hem rahatlatmış hem de kendimi özel hissetmeme neden olmuştu.Umut'a baktığımda yüzündeki düşünceli ifadenin nedenini merak etsemde birşey sormadan ihtiyarın peşinden gitmeye başladım.Ali abi önde biz arkada çiftliği gezmeye başladık.
♥♥♥
Atların olduğu bölüme geldiğimizde aklıma klasik Türk filmlerindeki sahneler geldi.İki sevgilinin atları sevdiği bölümler falan...
-Ata bindin mi hiç?
İşte bunu beklemiyordum.Biraz sonra zorla ata bindirmeye çalışırsa kabul etmemek için bahaneler uydurmam gerekiyordu."Küçükken binicilik kursuna gitmiştim.Ama attan düşüp kolumu kırınca kursu bıraktım.Bir daha cesaret edip de gidemedim." Tamam bu gerçekti.Attan düşüp kolumu kırmıştım."Bende uzun zamandır ata binmiyorum.Beraber binelim mi?" Evet.Hayır!!? Filmlerdeki gibi olması şart mıydı? Ayrıca bir daha kolumu kırmak gibi bir niyetim yoktu.Ben tam teklifini kibar bir şekilde reddedecekken Ali abinin konuşması benim kurtarıcım olmuştu.
-Umut,oğlum atlara iğne yapıldı.Bu durumda onlara binmeyi bırak yanlarına gitmek bile çok tehlikeli olur.Bir dahaki gelişinizde binseniz daha iyi olur.
Bir daha gelmek?? Benden habersiz planlar yapıyorlardı demek."Bir daha gelebileceğimi sanmıyorum.Bir hafta sonra tedavi için hastaneye gideceğim.Anlıyacağınız bu sıralar çok yoğun olacağım." dedim ve sustum.Hastalığım aklıma gelince gözlerim doldu.Ali abi de gözlerimden süzülen yaşları fark edince beni teselli etmeye çalıştı.Onları üzmemek için ıslak yanaklarımı elimin tersiyle sildim ve yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim.Gezimiz sonlanınca Ali abinin bizim için mangal yapmaya başladı.Uzun zamandır doğru düzgün birşey yemiyordum.Mangalda pişen etlerin lezzetli kokusunu içime çektim.Umut bir süre yanımda oturduktan sonra Ali abinin yanına gidip ona yardım etmeye başladı.Ben de boş boş oturmamak için masanın üzerindeki sebzelerle salata yapmaya başladım.Pişen etlerle yanıma geldiklerinde yaptığım salatayı da alarak yere serdiğimiz kilimin üzerine oturduk.Yemeğimizi yedikten sonra çayımızı da içip eve dönmek üzere yola çıktık.Biraz yorulmuştum ama buna değmişti.Yolda ikimizde hiç konuşmadık.Evin önüne gelince Umut'a bu güzel gün için teşekkür edip arabadan indim.O da arkamdan gelince biraz şaşırdım ama ona bunu belli etmemeye çalıştım.Ben eve girerken o da babamla sohbet etmeye başladı.İkisinin iyi anlaşması hoşuma gitmişti.Çünkü babam pek sıcakkanlı biri değildir.Eğer karşısındakinin hareketlerinden hoşlanmıyorsa onunla bir daha konuşmaz,aradaki bütün bağları koparır.Annemse çocuk gibidir.Hislerini saklamada da pek iyi sayılmaz.Yalan söylemekten nefret eder; zaten beceremez.Bazen ikisinin nasıl anlaştığına inanamasamda onlar benim ailem,bu dünyadaki en değerli varlığım.Üzerimdekileri çıkarıp rahat birşeyler giydim ve annemin yanına gittim.Mutfakta kahve yapıyordu.Sessizce içeri girdim ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.Bir an şaşırdı sonra yüzünü bana döndü.Ağzını açtı birşey söyleyecek oldu sonra tekrar önüne döndü,"Nasıl geçti günün, eğlendin mi?" Çoooook eğlendim diyemezdim tabi," Güzeldi,uzun zamandır eğlenceli birşeyler yapmadığım için tuhaf geldi biraz ama yinede iyiydi." Off! Bu sıralar çok fazla söylüyor olmam beni biraz rahatsız etmişti.
Annemin beni izlediğini fark edince ona bakıp gülümsedim.O da bana aynı şekilde karşılık verdi,ama bana bakmaya devam etti.Kahveler olunca onları kenarında küçük çiçek desenleri olan fincanlara doldurdum.Ben fincanları tepsiye koyarken annem de iki bardak suyu doldurmuş, babamın en sevdiği fıstıklı lokumu fincanların altlığına koymaya başlamıştı.İşi bitince tepsiyi elime verdi ve başıyla kapıyı işaret etti.Tepsiyi elinden alıp bahçye çıktım.Koyu bir muhabbete daldıklarından beni farketmediler.Kahveleri uzattığımda Umut gözlerini kapatıp kahvenin kokusunu içine çekti.Gözlerini tekrar açtığında benle babam ona uzaylı görmüş gibi bakıyorduk."Kahve kokusuna bayılırım,insanı rahatlatan bir kokusu var değil mi?" Babam ona gülümseyip evet anlamında başını salladı,bense hiçbirşey söylemeden yanlarına oturdum.Umut kahvesini bitirdikten sonra gitti.Ben de günün yorgunluğunu atmak için uyumaya karar verdim.Odama çıkınca yatağın üstündeki tekefonuma baktım.2 cevapsız arama vardı.Meraklı arkadaşım dayanamayıp aramıştı tabi.Uykudan kapanan gözlerimi dinlendirip Defne'yi sonra aramaya karar verdiğinde kendimi yatağa atmıştım bile....
♥♥♥
Uykumu bölen mis koku mideme oturmuştu.Annemin yaptığı gözlemeler beni uyandırırken baş ucumda oturan Defne'yi fark etmemiştim bile.Ona bakınca sırıttı.Ben de aynı şekilde sırıtırken yataktan kalkmaya çalışıyordum.Annem bizi çağırmasaydı Defne'nin bana soracağı ahiret sorularını cevaplamak zorunda kalacaktım.Yüzümü yıkayıp ağır ağır merdivenleri inmeye başladım.Bahçeye çıkınca gözlemelerle boğuşan bir Defne karşımda duruyordu.Acele etmezsem bütün gün aç kalacaktım ve bunu hiç istemiyordum.Koşup boş sandalyeye oturdum ve önümdeki tabağa patatesli bir gözleme koyup yemeye başladım.Kahvaltıdan kalkmayı düşünmüyordum ve Defne de bunu biliyordu.Sabırla beni beklemeye başladığında annem masayı toplamaya çalışıyordu.Ben tembel bir genç kız olarak anneme yardım etmeyi düşünsemde bunu yapmadım,bana yakışan şeyi yaptım ; ve sadece izledim.Bir de bekledim.Defne'ye baktığımda yine telefonuyla uğraştığını gördüm,sesimi çıkarmadan onu izlemeye başladım.Bir şeyler okuyor,sonra yüzünde küçük bir gülümseme oluşuyordu.Bazen de ekrana gözlerini büyüterek bakıyordu.Onu izlemekten sıkılınca etrafı incelemeye başladım.Defne' ye neler olduğunu sormak için ağzımı açtığım sırada bahçe kapısının sesi geldi ve susup o yöne baktım.Babamın" Hoşgeldin evlat,bende seni bekliyordum." dediğini duyunca kimin geldiğini görmek için ayağa kalkıp baktım.Yine mi? Babamla niye bu kadar fazla konuşmaya başlamıştı ki bu çocuk?!
♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚
Sizce gelen kim?? Hikayeye bir karakter daha mı geldi yoksa????
Biraz merak edin o zaman:)))
Yazım yanlışları için özür dilerim.Yorumlar ve oylar kabul edilirrr;))))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥Hikayem Olur Musun?♥
RomanceMinik yüreğime düşüp içimi yakandın sen...Kalbim alev alev yanarken aşkımı söndüren! Biliyordum seni sevmenin ne kadar zor olduğunu"Olsun Aşk'ım için yaparım' dedim. Aşk'a inat Aşk'ı yaşadım,yanıldım... Aşk yalanlara inanıp, hayallere tutunmak değil...