3.bölüm- 'Bebek'

6.8K 469 271
                                    

                               
                                 ~
  
Telefondan ses gelmeyince Jungkook hızlıca ayağa kalkarak odadan çıkmıştı. Durmadan aramaya devam ediyor, her cevap verilmediğinde endişesi biraz daha artıyordu. Girişte görevli arabayı getirirken paltosunu almamasından dolayı soğuk bütün vücudunu sarmıştı. Gömleğinin kollarındaki düğmesini açarak rahatlamaya çalıştı.

Sağ elinde tuttuğu telefonuyla tekrar aradı ve yine cevap verilmemişti. Arabayı getirdikleri anda vakit kaybetmeden eve doğru gitmeye başladı. O kadar hızlı kullanıyordu ki, bunun farkında bile değildi. Yol boyunca kaç kere aradığının kendisi bile bilmiyordu. Alnından akan soğuk ter korkusunun göstericisiydi.

Aradan geçen kısa bir süre içinde eve vardığında arabadan inmişti. Telaşı yüzünden unuttuğu anahtarı alarak kapıya yaklaştı. Dışarıdan bile duyulan çığlıklar kulaklarını doldururken korkusu her saniye daha da artıyordu. Kapıyı açıp içeri geçti ve gördüğü manzara karşısında hafifçe yutkundu. Elleri titriyor ve ne yapacağıyla ilgili ufak bir fikri bile yoktu. Hızlıca koltuğa yaklaşarak acı içinde kıvranan Eunha'yı  kucağına almıştı.

Eunha acının verdiği hisle inlediğinde Jungkook onu arabada arka koltuğa koyarak yüzünü kaplayan saçlarını arkaya attı. "Şşş..." dedi duraksayarak, "ben burdayım".

'Ben burdayım'~ ne kadar güven dolu bir sözdü...

Kendisi sürücü koltuğuna oturduktan sonra hastaneye doğru gitmeye başladılar. Yol boyunca durmadan arka koltuğa bakıyor ve az da olsa onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "İyi misin?" dedi endişeli tonda. Eunha'ysa cevap veremeyecek durumdaydı.
"Sakin ol Eunha"
Bunu söylerken sesindeki endişe daha aydın duyuluyordu. Arabanın hızını arttırarak yaklaşık 15 dakika gibi bir süreçte hastaneye varmayı başarmıştı.

Aceleyle inerken dikkatli bir şekilde tekrar kucağına alıp girişe doğru götürdüğünde hazırda bekleyen hastane görevlileri onu alarak sedyeye koydular. Hemşire Jungkook'a bakarak "Nasıl oldu bu ?" diye sordu. Jungkook ise onu daha da çok kaplayan soğuk terin arasından cevap vermişti. "B-bilmiyorum". Hemşire kafasını sallayarak hastane görevlilerinden doktoru çağırmaları emrini verdi. Odaya götürüyorlardı, yani sanırım.

Çünkü bir yerden sonra Jungkook'a gelmemesini söylemişlerdi. Ne kadar dirense de dışarıda beklemek zorundaydı.

Odanın dışarısından duyduğu her çığlık onu daha da kötü yapıyordu. Neden suçlu kendisiymiş gibi hissediyordu ki? Anlamsız duygudaydı. Doktor içeri geçtiğinde açılan kapıyla odadaki sesler daha aydın duyuldu. Titreyen elleriyle saçlarını geriye attı ve kapıya yakın bir yerde oturup beklemeye başladı. Bacakları titriyor, inatmış gibi sabit durmaktan kaçıyorlardı. Deli gibi atan kalbini sakinleştirmek imkansız gibi bir şeydi. İçindeki korkuyu yaratan tek bir şey vardı: 'bebek'.

Durmadan çalan telefonunun sesini daha yeni duymaya başlarken Sun Hee'nin aradığını gördüğünde kapatmayı seçti. Konuşamazdı şimdi. Oturduğu yerden arkaya yaslanarak bekliyordu. Geçen her saniye günler gibi geliyordu sanki. Bir süre sonra odadan gelen sesler kesilmişti artık. Kafasını elleri arasına alıp gözlerini kapatmıştı. Sakinleşmesi gerekti.

Aradan geçen 2 saatin ardından bir haber gelmemesiyle sinirlenmeye başlamıştı artık. Telefonunun da durmadan çalması işleri daha da zorlaştırıyordu. Koridorda durmadan gezerken aklından geçen düşünceler onu deli ediyordu neredeyse. Aniden duyduğu kapı sesiyle arkasını döndüğünde titreyen ellerini birbirine kenetledi. Bir-iki adım arkaya çekilerek doktorun geçmesine izin verdiğinde karşısında bekliyordu.

"İyi mi?" dedi sorar gözlerle. Doktor maskesini çıkararak derin bir nefes aldı. "Karınızin kan değerleri fazlasıyla düşük. İyi beslenmemiş gibi gözüküyor. Tehlikeye karşı gelemedi" .
Kaşlarını aniden çatarken kenetlediği ellerini ayırarak bütün ciddiyetini ortaya koydu.
"Ne demek bu?"
"Bebek" dedi doktor kısık tonda, "düşük tehlikesini atlatamadı".

Anlamsızca bedenini saran bu öfke kimeydi? Tam anlamıyla güçsüzleştiğini hissederken doktor konuşmasına devam etti.
"Karınız şu anlık iyi. Ama dediğim gibi iyi beslenmesi gerek. 1 saate görebilirsiniz" diyerek ayrılmıştı oradan. Jungkook donuk bakışlarla doktorun arkasından bakarken öfkeden gözleri kızarmış durumdaydı. Nefesi düzensizleşmeye başlarken olayları daha yeni kavramaya başlamıştı.

Havanın soğuk olmasına rağmen bahçeye çıktığında sanki saatlerdir boğuluyormuş gibi derin nefes aldı. Sabaha göre artan rüzgar ürpermesine neden olsa da burada beklemek daha iyiydi. Öyle düşünüyordu. Şirketten gelen aramaları es geçerek telefonu sessize almıştı. Şu an ki ruh hali çökmüş ve bir o kadar da yorgun gibiydi.

2 saatin ardından hala bahçede olduğundan iliklerine kadar hissettiği soğukla vücudu kaskatı kesilmişti. Eunha şimdiden çoktan uyanmış olmalıydı. Onu görmeliydi. Ayağa kalkarak yavaş adımlarla içeri geçti. Bacakları güçsüzleştiğinden yürümesi her adımında daha da zorlaşıyordu. Hastanenin ağır kokusu bütün bedeniyle bütünleşirken ilerlemeye devam etti.

Koridorun başında duran hemşire normal odaya alındığını söyleyince sonuna kadar bağlı olan gömleğinin bir-iki düğmesini açarak derin nefes aldı. Odaya doğru ilerlerken kapıyı açıp açmamak arasında kararsız kalmıştı. Sonunda kapıyı açtığında bakışlarını tek bir noktaya dikmiş karısını görmeyi beklemiyordu. Onun geldiğinin farkında değildi. Bu her halinden anlaşılıyordu. Sağ tarafındaki koltuğa oturarak bakışlarını ona doğru yöneltti.

Öğrenmiş olmalıydı ki, gözleri şiş ve kızarık gözüküyordu. Bu durumda ne söylenmesi gerekti onu bile bilememişti. Kurumuş dudaklarını aralamakta zorlandığında Eunha'nın konuşmasını bekliyordu, oysa kimse yokmuş gibi davranmakta kararlıydı.
"Eunha" dedi kendini toparlayarak, "ben ne yapacağımı bilmiyorum".
Sonda Eunha bakışlarını ona yöneltirken hafif sırıtmıştı.
"Git"

"Anlamadım" diyerek kaşlarını çattı Jungkook. "Yalnız kalmak istiyorum". Bunu söylerken sesinde küçük bir kız çocuğunun kırgınlığını taşıyordu.
"Endişelendiğimin farkında değil misin? Seni o halde görünce korktuğumdan nefes alamıyormuşum gibi hissettim"
Eunha cevap vermediğinde gözlerini ona kenetledi.
"Bütün suçu bende görüyorsun"
"Hayır, Jungkook... sadece git"
Eunha'nın soğukkanlılıkla söylediği şeyler Jungkook'u sinirlendirirken ayağa kalktığında söylediği sözlerin kendisi bile farkında değildi.

"3 aylık bebekle bile başa çıkamadın" dedi, sonraysa "isteyerek yaptın değil mi?" diyerek devam etti.
Eunha dolu gözlerini karşısındaki duvara kenetlerken istediği tek şey onu duymamaktı. "Yemek yemediğini söyledi doktor" dediğinde bütün ciddiyetini ortaya koydu, "ah, cidden niyetinin ne olduğunu bilmiyorum".

Eli ensesini kavrarken küçümser bakışlarla karısını süzmüştü. Kafasını her iki yana salladığında hala Eunhadan cevap gelmemesiyle öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu. Bu kadın onu kesinlikle delirticekti. İleri gitmemek için parmaklarını sertçe saçlarından geçirerek odadan çıkarken arkasında kırık bir kalp bırakmıştı. Eksik hissediyordu...fazlasıyla.

Buraya kadar geldiysen oylamadan geçme ❤
                Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🙃 attın değil mi? 😋

Düzenli olarak bölüm atacağım ❤
Kendinize iyi bakın 🌿

KABUS•JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin