6.bölüm- 'Kafa dağıtma'

6.4K 436 151
                                    

Hani diyorum satır arası yorumlar yapsanız da bölümler çabuk gelse 🙃💞

"İyiyim" dediğimde elimi alnımdan çektim, oysa gözlerindeki ışıltıdan bir şeyler arıyormuş gibi etrafına bakınmıştı. Sanırım aradığını bulmuş olmalı ki, yüzünde küçük bir gülümseme oluşurken yere eğilerek düşen cüzdanını aldı. Elindekini hemen arka cebine sıkıştırdığında kafasını aşağı yukarı sallayarak yanımdan hızlıca uzaklaşmıştı. Bu da neydi şimdi?

Arkasından bakmayı keserek soğuktan kızarıklaşmaya başlayan ellerimi tekrar cebime koyup markete girmiştim.

Gerekli olan malzemeleri aldığımda kağıtı tekrar gözden geçirerek emin olduktan sonra eve doğru gitmeye başladım. Hava gitgide kararırken aldıklarım yüzünden avuç içlerimde hissettiğim acı yürümemi daha da zorlaştırıyordu. Bazen evden yalnız çıkmanın doğru karar olup olmadığını sorgulamaya başlamıştım bile.

Pekala, sanırım parmak uçlarımı hissetmiyordum. Yürüyemeyecek duruma geldiğimde sancılarımı tekrar başlamaması için durmanın iyi olacağını düşünmüştüm. Bu aralar sancılarım normalden daha çok artarken vücudumun uyuşduğundan hareket edemeyecek duruma geliyordum.

Sokak 123....
Etrafa göz gezdirirken sağ tarafta duran park dikkatimi çekmişti. Biraz dinlenmem gerekiyordu, yoksa bunlarla eve kadar nasıl devam edeceğimi düşünemiyordum. Poşetlerle birlikte attığım her adımda nefesim düzensizleşmeye başlarken elimdekileri yere bırakıp yanında bağdaş kurarak oturdum. Telefonumu sessize aldığımı unuttuğum için bildirim sesini gelmemesiyle açmayı bile düşünmüyordum.

Ellerimi sıkıca koyduğum ceplerimden çıkararak birbirine kenetlemiştim. Hava her dakika daha da kararmaya devam ederken içime dolan huzursuzlukla derin bir nefes aldım. Yüzüme düşen saçlarımı geriye doğru atarak beynimin düşünce bulutunda tutsak olmasına izin vermiştim. Bazen unutmak istediğin çokca şey oluyor. Bir süre geçiyor üzerinden, unuttum diyorsun. Sonra beyninin sana oynadığı küçük oyunlarla elindeki sona sakladığın kartı da kullanmak zorunda kalıyorsun.

Telefonuma gelen her bildirimde onun ismini ararken yoktan sebeplerden dolayı kendime kızıyorum. Aradan geçen bu süreçte aramadığına göre sanırım en başından gitmem gerekirdi.
Sinir bozuntusu...

Poşetten soju şişesini çıkardığım zaman aklımda olan şey sadece kuruyan boğazımı ıslatmaktı. Şişeden bir yudum alırken hafif şekilde yutkunarak yüzümü buruşturmuştum. Yeong'un hayranlıkla içtiği şeyin tadını böyle olduğunu tahmin etmezdim. Kararsız bir şekilde şişeyi tekrar dudaklarıma götürerek bir kaç yudum aldım. İlk başta tadı herne kadar acı olsa da, sonradan sanki bu tatı hiç almamışsın gibi bir his geliyordu.

Gözlerimi kapatıp elimi alnıma bastırırken yanımda hissettiğim kıpırtıyla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Poşetleri alarak buradan gitmeyi düşünüyordum. Ama sadece düşünüyordum...
Bir kaç dakika içinde böyle halsizleşmem benim açımdan hiç normal değildi.

Yanıma bakmaya bile cüret edemezken kulağımı dolduran sesi ürpermeme neden olmuştu.

"Her karşılaşmamızda elin alnında mı olacak?"
Duyduğum şeyle elimi alnımdan çekerek yanımda bağdaş kuran adama baktım. Şaşkın bakışlarımı üzerinde gezdirirken daha bir kaç saat önceki adam giydiği siyah ceketin önünü sonuna kadar kapatarak bıkkın bir nefes vermişti.

"Tesadüf" dedim çekingen tonda. O sırada yarısına kadar içtiğim şişeyi yere bırakarak kipriklerimi bir kaç kez kırpıştırmıştım.
"Kötü çarptın, bir şey olmadığına emin misin?"
Kafamı evet anlamında sallarken ellerini birbirine sürtüp ısıtmaya çalışıyordu.
"Hayret" dedi duraksayarak, "oysa ben kolumu hissetmiyorum."
"O kadar ciddi olduğunu sanmıyorum."

KABUS•JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin