4.bölüm- 'İlişkimizi bitirdin mi?'

7K 469 184
                                    

Eunha
_________

1 hafta oldu, bense kendimi bu odaya mahkummuşum gibi hissetmekten kurtulamamıştım. Nihayet sabah saat 10 ve eve gitme zamanı gelmişti. Odadaki hemşire kiyafetlerimi giymeme yardım ettikten sonra hazırdım. Elini saçlarıma değdirdiğinde istemediğimi belirterek gülümsemiştim. Dağınık ya da toplu olması farketmezdi artık.

Kolumu kaldırmak için kendimde güç bulamadığımdan ayağa kalkamamıştım. Hemşire koluma girerken biraz çabayla kalktığımda karnıma saplanan sancı yüzünden yüzümü buruşturdum.
Hemşire "iyi misiniz?" dedi endişeli tonda. Bense kafamı sallayarak karşılık vermiştim. "Dikkatli olun, Bayan Jeon" diyerek boşta kalan elimden tuttu.

Küçük adımlarla kapıya doğru ilerlerken içeri Jungkook'un girmesiyle duraksamıştık.
"Çıkış işlemlerini hallettim", bunu söylerken sesindeki soğuk tavrı aydın duyuluyordu. Hemşire tekrar yürümeye başladığında ona ayak uydurarak küçük adımlar atmaya devam etmiştim. Jungkook yatağın üzerindeki çantayı alarak peşimizden geliyordu. Hemşire arabaya kadar bana ne yapmam gerektiğini söylüyor, bazense aniden durup el hareketleriyle gösteriyordu. Pekala, bu fazla garipti.

Jungkook çantayı arka koltuğa koyduktan sonra oturmak isterken arka kapıyı kapatıp öne geçmem için işaret etmişti. Hemşire oturmama yardım edip veda ederek ayrılmıştı. Jungkook arabayı çalıştırdı ve eve doğru gitmeye başladık. Yol boyunca aramızda uzun süren sessizlik vardı, bense bunun bozulmasını istemiyordum.

Bir süre sonra eve vardığımızda konuşmadan arabadan inerek arka koltuktan çantayı aldıktan sonra kapıya yaklaştı. Derin bir nefes alıp kapıyı açtığımda kalkmaya çalıştım. Ama bu her saniye daha da zorlaşıyordu. Onun eve girdiğini gördüğümde bu işi kendim halletmeliydim.

Elimi karnıma bastırarak arabadan inerken acının verdiği hisle inlememe engel olamamıştım. Kapıyı kapattım daha sonraysa tutunmam için etrafa bakıyordum.
Ciddi anlamda beni böyle bırakarak içeri girmişti. Adım atmakta zorlanırken gözlerimde hazırda bekleyen yaşlar anında akmaya başladı.

Attığım her küçük adımda görüntüm bulanıklaşırken aniden havalanmamla sancım daha da şiddetlenmişti. "Ne yapıyorsun?" dedi kızgın tonda. Boşta kalan sol elimi karnıma bastırırken ona cevap vermek niyetinde değildim. Göz devirerek odaya kadar çıkarırken bakışlarını bana yöneltmekten korkuyor gibiydi sanki. Dikkatli bir şekilde beni yatağa koyarak bir adım geri çekildi.

"İstediğin bir şey var mı?"
Hayır anlamında kafamı sallarken yorganı her tarafımı kaplayacak şekilde örtmüştü. "Dinlen" dedi ciddi bir şekilde, "akşam geç gelebilirim" diye devam etti. Zorla sağa taraf döndüğümde gözlerimi kapattım. Gitmesini istiyordum, sanırım...
Kapıyı kapattığı zaman gittiğini anladığımda gözlerimi tekrar açmıştım.

Nasıl oldu bilmiyorum ama kendim hakkında düşünmekten vazgeçemiyorum. Anladığım tek bir şey vardı: belki sorun bendedir. Eskisine benzemiyorum sanırım. Devamlı olarak bir adımlık hayatımı hep ona adayarak geçirmiştim. Kendime bile samimi gelmiyorum artık. Sanırım içimde bir yerlerde benden saklanan güven hissi yatıyor.

Yıllar önce ettiğim bir iyiliğin karşılığını bekliyormuşum gibi hissediyordum. Düşündüğüm kadar güçlü ve becerikli değildim, yani sanırım. Her şey bir anlık yok olmuş gibiydi. İçimi kaplayan pişmanlık hissi beni rahat bırakmazken galiba yaptığım her şey için bu hissi duyuyordum.

Günler geçiyor, bense düşünmekten kendimi alamıyordum. Geç gelmesine rağmen üzerinde hissettiğim koku başka birine aitmiş gibiydi. Konuşmaktan kaçıyor, odaya bile girmeye çekiniyordu. Geçen bu süre içinde iyileşiyor gibiydim. İlaçları düzenli kullanmaya özen gösterdiğimden sancılarım eskisine rağmen biraz hafiflemişti. Bu yürümemi daha da kolaylaştırıyordu.

Gece saat 11 olmasına rağmen yemek yemediğimden mutfağa geçtim. Pekala, sanırım bu yemek işini unutmaktan vazgeçmeliydim. Buzdolabından atıştıracak bir şeyler aldıktan sonra bir bardak suyla birlikte masaya koydum. Yemek yememle aynı anda telefonda geziniyordum.

Yeong ~ "Yarın seni bekliyorum"   23:10

Yeong ~ "Canım patlamış mısır çekiyor sanırım ^^"   23:11

Yeong ~ "Geleceksin değil mi?"   23:12

Ablamın durmadan mesaj atması üzerine yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken yemeğimin bittiğinin farkına varmıştım. Yeong'a cevap verdikten sonra ayağa kalkıp etrafı toplayarak salonda televizyonun karşısına geçip beklemeye başladım. Her dizinin konusu hep birbirine benziyordu. Bu ciddi anlamda sıkıcıydı.

Gece saat 3 ve ben endişeyle onu bekliyordum. Bu kadar gecikmezdi. Yattığım koltukta doğrularak televizyonu kapatıp odaya çıkmak kararına gelmiştim. Sanırım gelmeyecekti. Aniden açılan kapıyla gözlerimi oraya kenetlerken ayakta duramayacak kadar içkili bir şekilde içeri geçti. Yüzünde farklı bir duygu besliyordu adeta. Ayağa kalkarak onun içeri geçmesini izlemiştim.

"Kendini bile taşıyamıyorsun" dedim kısık tonda. Cevap vermiyordu. Kapıyı zorla kapatıp bir-iki adım anca atmıştı.
"Biz hala evliyiz. Böyle yapman normal mi? " dediğimde kaşlarını çattı. Yanına yaklaşıp yürümesine yardım etmek isterken eliyle bunu engellemişti. Dokunmamı istemedi...

Derin nefes alıp geri çekildiğimde alaycı şekilde gülümsedım.
"İlişkimizi bitirdin mi?". Sorduğum soruya karşılık üzerindeki ceketi çıkararak nihayet konuştu. "Bitirdim" dedi, sonraysa derin bir nefes aldı, "seni istemiyorum" diyerek devam etti. Normalmiş gibi tebessüm etmiştim.
Olayların bu noktaya kadar geleceğini düşünmemiştim bile...

               Oy ve yorumlarınızı
                    eksik etmeyin 🙂

Açıkcası bitmiş bir hikaye ama instadakinden farklı olarak daha uzun olacak.

Sınır: 18 vote 30 yorum

Son olarak beni takip eder misin? 🙃

KABUS•JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin