1. BÖLÜM: "KARDEŞ SÖZÜ"

1.8K 386 299
                                    

Selam, sevgili okurlarım. :) Umarım, yazdığım ilk kitabımı beğenirsiniz. Yazım yanlışlarım olacaktır. Lütfen, bu durumu mazur görün. Ayrıca, şimdiden keyifli okumalar dilerim. Eleştirilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize iyi bakın.

Görsel; Selim'in kolyesi
Son bir not daha, medyadaki şarkıyı dediğim yerde açarsanız sevinirim.

***
Sonunda, sadece üç saat Alisa. Sabret, kurtulacaksın bu yurttan. Sadece, bir kaç saat daha sabret. 18 yaşına gireceksin ve artık özgür olacaksın. Allah'ım, sonunda o gün geldi, çattı. Kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekecek.

Yeni ev, yeni arkadaşlar, yeni bir iş, belki de yeni bir okul. Her şeyin değişmesine ve özgür olmama son 3 saat kaldı. Peki, ben kendi ayaklarımın üzerinde durmayı, başarabilecek miyim?

Tamam, bir an önce bu yurttan kurtulmak istiyorum, ama bilmiyorum. Bir yandan da korkuyorum, ya yapamazsam? Saçmalama Alisa yapacaksın. Sen, çok güçlü bir kızsın başaracaksın, korkma!

Kendimle konuştum tüm gün. Allah'ım kafayı yedim herhalde. Elim, boynumda ki kolyeye gitti ve bir an elimde olmadan içimi bir duygusallık kapladı. Selim yanımda olsaydı, keşke bana sımsıkı sarılsa, "korkma, başarırsın, başarırız." demesine o kadar ihtiyacım var ki. Ama onun artık bir ailesi var.

Mutlu mudur acaba? Ondan bana kalan tek hatıra, bu kolye. Selim'den başka arkadaşım yok ki benim, onsuz yapayalnız hissediyorum.
Yatağımda uzanmış, boş boş tavanı izleyip kendi kendime konuşuyorum. Delirdim kesin. Evet evet delirdim ben. Bunun başka bir açıklaması olamaz sonuçta, değil mi?

•••

Baş ucumda duran saate baktım. Ve işte 00.00
özgürüm, evet kurtuluyorum bu yurttan.
Bir an, yalnız olduğumu fark ettim ve yüzüm aniden düştü. Tamam, bu yurtta çok yakın arkadaşlarım olmayabilir ama yine de konuştuğum birileri vardı ve onlar bile kutlamadı. Belki de unuttular.

Evet, evet unuttular ya da önemsemediler. Kesinlikle sebebi bu. Evet ya, neden beni önemsesinler? Sonuçta, onların yakın arkadaşları değildim, o yüzden tabi ki de.
Kaldığım odada 3 kişi vardı ve onlarda şuan odada yoklar. Neredeler acaba? Diye düşündüm kendi kendime.

Kapı'nın çalınması ile bir an oturduğum yerden korkuyla kalktım. Ne zaman'dan beri bu odanın kapısı çalınıyordu ki. Ürkek adımlarla kapıya yaklaştım ve kapıyı açtığımda karşımda ki manzara ile ağlamamam mümkün değildi. Beni önemsemiyor dediğim arkadaşlarım, ellerinde pasta ve iyi ki doğdun şarkıları ile şuan odamdalar.

Rüyada olmalıyım.

Kayra kıkırdayarak "Hayır, rüya değil Alisa, gerçek bunlar." dedi. Aklımı mı okudu bu kız? Ya da ben az önce sesli düşündüm.
"Evet biraz öyle oldu" dedi Kayra ve odamdaki diğer kızlar ile hep birlikte kahkalara boğuldular.
Off Alisa, salak mısın kızım? Niye sesli düşünüyorsun.
"Hadi Alisa, bir dilek tut ve mumları üfle, hepsi eridi."
Ah, evet pasta, bu bir rüya değil ve bu pasta gerçek.

Gözlerimi kapatıp, en içten dileklerimle Selim'i diledim ve mumları üfledim. Hep bir ağızdan çığlıklar, ıslıklar odada yankılanıyordu. Pastayı kesip, herkes ellerine aldı ve boş buldukları yerlere oturmaya başladılar. Odada, yaklaşık 10 kişiydik ve bu saatte hiç mi kızmıyorlar? Bu nasıl bir yurt? Dediğinizi duyar gibi oldum.
Tabi ki kızıyorlar ama genelde bu saatte burada olmuyorlar. Sadece, yurt güvenliği ve bir kişi başımızda sorumlu olarak kalıyor. Ama, onlar da çok tatlı ve anlayışlı insanlar, ikna etmiş olmalılar.

KalıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin