12.BÖLÜM ATEŞ

166 6 4
                                    

Hayat karabasan misali üstümde yük gibiydi. Bundan kötüsü olamaz dedikçe daha kötü bir şey yaşıyordum. Ama asla pes etmeden devam ediyorum çünkü başarmam gerekiyordu. Okulumu bitirip mesleğimi  elime alacaktım yaşadığım her şeyi geride bırakıp bembeyaz bir sayfa açarak kendime eskileri unutturup mükemmel bir hayat yaşatmam gerekiyor. Çünkü bunu hak ettim.
Ben pes etmedim, etmeyeceğim çünkü bundan korkuyordum. Sanki pes edersem sonum gelecek gibi.Pes etmek bir vazgeçişmidir yoksa yeniden başlamak mı? kapkaranlık zifiri gece de gökyüzünü aydınlatan yıldızlar bizim umutlarımız belki de pes edişlerimiz ama yıldızlar vazgeçmiyor geceyi aydınlatmaktan. Ruhunun karanlığını umutlarla bir yıldız misali aydınlatabilecekken neden çabalamıyor kimse. Düştüğün yerden kalkmak geceleri aydınlatmak benim elimde oysa ki . Ben yapmazsan kimse elimi tutup beni o karanlıktan çıkaramaz. Pes etmek kötü değil yeni bir başlangıçtır aslında diğer türlüsü sadece kendimizi kandırmak olur. İnsanlar her pes edişi bir vazgeçiş olarak görüyor. Her şeye rağmen pes etmeyin hayalleriniz için çabalayın. Tökezleseniz bile kalkın ve devam edin. Ne yaşarsak yaşayalım geleceğimiz bizim elimizde tüm zorluklara rağmen başarıp onlara gösterelim. BEN BAŞARDIM diyebilmek için çok çalışmamız lazım. Her şeye rağmen düştüğünüz yerden kalkmaya hazır mısınız?

                                      ***
Perdenin arkasında, odaya girmekte ısrarcı olan  güneşle gözlerimi araladım. Günümün güzel geçmesini ümit ederek sıcacık yatağımdan doğruldum. Uykunun en güzel saatlerinde kalkıp okula gitmeyi hiç istemiyordum derslerim çok olmaması biraz olsun rahatlatıyordu. baş ucumda duran telefona uzandım ve gelen bildirimlere göz ucuyla baktım. haberleri okurken içim sıkılmıştı. Her gün bir kadın cinayeti ve zorbalıklar.  İçimden küfürler saydırarak zor olsada kalkmıştım yataktan. Yanımda yatan Kayraya baktım kollarını iki yana açmış bir ayağı yataktan aşağı sarkmıştı. O kadar tuhaf uyuyordu ki sebepsizce güldüm ve uyandırmak için yanına gittim.

"Uyuyan güzel hadi kalk, geç kalacağız okula." Uyanması için üstünde ki yorganı çekmeye çalışsam da Kayra uyanmamakta ısrarcıydı. Sessizce birşeyler sayıklerken ne dediğini anlamak için biraz yaklaştım.

"Off annecim ne olur biraz daha uyuyayım. Gitme sen de saçlarımla oyna biraz. Anne nolur gitme tamam söz uyanacağım şimdi. Annee"

Kayra'nın söyledikleri karşısında dilim tutuldu adeta. Ne diyeceğimi bilemedim o an. Her gece annesini sayıklıyordu uykusunda. Kayra beş yaşındayken trafik kazasında omurilik felci geçirip  yatalak kalmıştı annesi. Ona bakacak kimsesi yoktu bu yüzden babası bakıyordu. Bir zaman sonra kayraya ve annesine bakmak zor geldiği için bakım evine verip başka bir kadınla evlenmişti ve yurda vermişlerdi Kayrayı. O küçücük bedeniyle inkar edemedi sadece boyun eğdi. On yaşına geldiğinde yurda gelen acı haberle yıkılmıştı. Annesi kalp krizi geçirmiş ve hayatını kaybetmişti. Kayra'nın toparlanması zor olmuştu ve hâlâ da tam olarak toparlanmış sayılmaz gördüğü kabuslara bakarsak. Üzüntümü bir kenara bırakıp kendimi toparladım ve tekrar uyandırmak için biraz daha yaklaştım

Elimi alnına götürdüğümde ateşler içindeydi. 

"Kayra uyan çok ateşin var."

telaşla Kayrayı uyandırmaya çalıştım ama o annesini sayıklamaya devam ediyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek hemen aşağıya indim. Asuman abla bu saatlerde evde oluyordu.

"Asuman abla nerdesin"

Evin içinde telaşla ararken gelen sesle mutfağa doğru hızlıca yürüdüm.

"Noldu Alisa iyi misin?"

Asuman abla korkuyla elinde ki işleri bırakıp yanıma geldi.

"Kayra, çok ateşi var uykusunda annesini sayıklıyordu. Bir bakar mısın iyi gözükmüyor."

KalıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin