Herkese merhaba:) Yine gerilim dolu bir bölüm sizlerle🖤 (Gece Tutsağa bölüm gelecek)"Unutmayın; Her zaman, en güzel çiçekler koparılır."
İYİ OKUMALAR
Egemene boş ifademle bakmaya devam ediyordum. Önümdeki duvara yaslanmış bana anlamadığım bir şekilde bakıyordu. Sırıttım.
"Bir an önce ne yapacaksan yap, seni beklemek zorunda değilim. Zaten birazdan Aras burada olacak," kendimden emin sesim ve yüzümdeki ifadeye karşı şaşırdığını anlamıştım. Bir kaç adım atıp yanıma yaklaştı.
"Seni şu an öldürebilirim. Ve sendeki rahatlık canımı sıkıyor," yüzümdeki sırıtmayı silip ona az önceki bakışlarla bakmaya devam ettim. Korkarsam mutlu olacaktı.
"Asya, sakın bu sikikten korkma güzelim. Ben seni kurtaracağım," yanımdaki Aras'a gülümsedim.
"Şimdi de boşluğa gülümsüyorsun, Miraydan sonra senin delirdiğini düşünüyorum." Ona nefretle baktım. Delirmemiştim, sadece zihnim görmek istediği şeyi gözlerimin önüne seriyordu. Korkmayacaktım. Korkacak biri varsa, o olmalıydı.Yanıma gelip burnunu boynuma sürttü. Ancak burnuna kafamı gömdüğümde inleyip geri çekildi. Ardından bana sinirle bakıp yüzüme tokadı geçirmişti. Her ne kadar yüzüme yediğim tokat canımı acıtsada asla ağlayamazdım.
"Bekâretin demek hâlâ sende," demiş ve bana düşünür bir ifadeyle bakmıştı.
"Bende değil! Kes sesini!" Sırıttı. İnanmamış olduğu belliydi. Lanet olası elleri saçlarımda dolanırken gözlerimi kapattım. Artık Arasın gelmesi gerekiyordu.
"Yeter artık, Seni istemiyorum! Neden benim peşimi bırakmıyorsun?! Lanet olası insanlar rahat bırakın bizi artık!" Tekrar yüzüme bir tokat yememle başım yana dönmüştü. Sırıtarak ona baktım."Senden korkmuyorum!" Başını salladı. Ardından da odadan çıktı. Kim bilir az sonra gelip bana neler yapacaklardı. Güçsüzdüm, sadece güçlü imajı veriyordum. Çaresizce etrafa bakındım. Ardından aklıma gelen fikirle bağırdım.
"Egemen?!" Bir kaç dakika sonra bir adam içeri girdi.
"Lütfen bir bardak su verir misin?" Bana şüpheyle baktı. Ardından bir bardak su getirip yere bıraktı. Göz devirdim.
"Ellerim bağlı, içirir misin?" Bardağı ağzıma getirince bir kaç yudum içtim. Daha sonra yarım akıllı, bardağı sağ tarafıma bırakıp gitmişti. Sandalyeyi sallayıp yere düştüm. Elimle bardağı yere vurunca kırılmıştı. Cam parçasıyla ellerimi çözmeye çalışırken bir yandan da kendi kendime mırıldanıyordum.
"Lütfen.. hadi lütfen," ipin çözüldüğünü hissettiğimde gururla gülümsedim. Ben Aras'ın kızıydım. Başaramayacağım şey olmamalıydı.Ayaklarımı da çözüp gazete kaplı olan pencerenin yanına gittim. Gazeteleri yırtınca gün ışığı yüzüme vurmuştu. Yumruğumu cama indirip kırılmış olan pencereden aşağı atladım.
Ardından ormana doğru koşmaya başlamıştım. Kaçtığımı fark ettiklerini biliyordum. Elimdeki kana yüzümü buruşturdum.
"Gel buraya!" Çok yakınımdan gelen adamın sesine karşı daha da hızlanmaya başladım.
Ancak aniden saçımdan tutulup, kafama bir şey vurulmasıyla görüntüm bulanıklaşmıştı. Tek şansım da beni terk etmişti.
*Yorgun ve bitkin hissederken gözlerim açılmıştı. Farklı bir odadaydım. Burası diğerine göre daha da karanlıktı. Elimle yüzümü sıvazladım. Bağlı değildim ama burası karanlıktı. Ben karanlığa dayanamazdım..
Uzun süre kaldığım an, yaşadığım şok kalp krizine gidiyordu. Korkuyla etrafıma baktım.
Odaya giren Mirayı görünce göz devirmemek için kendimi zor tuttum."Yeter artık kesin oyun oynamayı, beni bırakın!" Bana alaylı bir bakış attı.
"Bu oyun oldukça keyifli." Ona ifadesiz bir şekilde bakmaya devam ettim.
"Öleceğinizi biliyorsunuz değil mi?" Güldü.
"Seni öldürdükten sonra Arasında beni öldüreceğini biliyorum. Ama bu umrumda değil. Öleceksin!" Ayağa kalktım. Ancak kalkmamla bir kaç adım geriye attı.