- Bölüm 1 -

257 16 46
                                    

Hayatım boyunca geleceği düşleyerek endişelenen biri olmadım. Asıl olan, başımıza geleceğini dahi düşününce içimizi titreten talihsiz anlarda gizlidir. İnsan acizdir, umulmadık kötülüklere karşı elinden bir şey gelmez. Hayatın akışı bir anda değişir, alışmaya çalışırken yeni bir dalga bambaşka bir noktaya sürükleyip götürür. Bende bundan nasibimi almış; kaderin bulanık sularında yıllarca sürüklenmiş, fazlasıyla yorulmuştum.

O sabah birdenbire, otuzlu yaşlarıma ramak kala, bundan sonra olacaklarla ilgili korkutucu senaryolar düşünmeye başlamış, felaketlerin peşimi bırakmayacağına dair müthiş bir ürpertiyle panik haline geçmiştim. Kalbimin paslı zincirlerle sarmalanıp sıkıştırıldığını hissediyordum. Ne olacaktım? Yalnızdım. Bana yaşadığımı hissettirecek insanların trajik ölümlerine birer birer şahit olmuştum. Önceleri onlara fani hayatı bu kadar ani terk ettikleri için üzülürken, son yıllarda yaşadığım buhranlar beni onları kıskanır hale getirmişti. Ölümü arzuluyordum, evet. Mutlak bir boşluk içerisinde sükunete erişmeyi, beni yiyip bitiren duyguları içimden söküp atmayı, sonu gelmeyen yorgunluğumu sonlandırmayı istiyordum. Her şey deliliğin akla galip geldiği tek bir ana bağlıydı.

Ancak bunu yapamayacak kadar korkaktım ve içimdeki yaşama umudu henüz tamamen tükenmemişti.

1961 senesinin güneşten yoksun bir sonbahar vaktiydi. Boğazın köpük köpük suları gri bulutların yansımasından kurşuni bir renge çalıyordu. Rüzgardan savrulan çam ağaçlarının kuru dalları balkonun mermerini dövüyordu. Çıplak omuzlarımı örten şalıma daha sıkı sarınıp balkonun köşesinden bahçe kapısına doğru merakla eğildim.

Behçet'in işi gereği gittiği uzun Amerika seyahatinden döneceği gündü. Gittiğinden beri nadir olarak mektup yazmıştı ve hepsi de bir eşin samimiyetinden yoksun resmilikteydi. Asla tutkulu bir aşık gibi davranmaz, duygularını ulu orta yaşamazdı. Ben sevgi sözcükleri duymayı umarken o sevgisini içten dokunuşlarına ve babacan tavırlarına saklardı. Onunla asla gençliğe özgü o baş döndüren, tutkulu aşkı yaşayamamıştım. Aramızdaki fazlaca yaş farkının doğal bir sonucuydu bu. Kendisini bütün kalbimle sevmeme engel oluyor, çok sevildiği anlarda kaçıp gitmek için çırpınıyordu. Oysa ben duygularımı uçlarda yaşar, arzularımı çok şiddetli hissederdim. Benim vahşiliğimi onun sakinliği örtüyordu, bende onu kaybetmemek pahasına buna mani olmuyordum. Kendi benliğimden vazgeçmek hatasını yapacak kadar aşıktım ona.

Yine de bunun beni azar azar tükettiğini inkar edemem. Yıllar içinde coşkuyla atan kalbim melankolik bir enkaza dönüşmüştü.

Araba lastiğinin ezdiği çakıl taşlarının sesini duyduğumda bahçenin koca demir kapısı ardına kadar açıldı ve vişne çürüğü renkli otomobil içeriye girip kapının önünde durdu. Heyecandan yüzüme basan ateş soluk tenimi canlandırmaya yetmişti. Titreyen ellerle rüzgardan dağılan kısa saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp, omzumdaki şalı gelişigüzel fırlatarak odayı terk ettim.

Tırabzanın ucundan görüyordum Behçet'i. Kırklarının ortalarında, zayıf yapılı, keskin bakışlı bir adamdı. Bej rengi fötr şapkasını ve maun el valizini hizmetçi kıza teslim edip teşekkür etti, ardından orada olduğumu hissedercesine arkasını döndü ve yukarı doğru bakarak yarım gülüşüyle beni selamladı. Merdivenlerden kuş gibi uçarak inip ona sarılmaya yeltendiğimde kafasıyla hafifçe arkasını işaret ederek iş ortağı Tarık'ı gösterdi ve bu hamlemi engelleyip elime kibar bir öpücük kondurdu.

Sesimdeki burukluğu gizlemeye çalışarak, ''Hoş geldiniz.'' dedim.

''Hoş bulduk hayatım.''

Tarık mütevazilikle hafifçe başını eğdi, ''Hoş bulduk Nilüferciğim.''

Sivri suratlı, çarpık dişli, kargavari burunlu bir adamdı. Yüzünde olması gerekenden daha fazla kırışık bulunuyordu. Kalemle çizilmiş gibi duran incecik bıyıklarının altından hep sinsice gülümserdi. Bana karşı her zaman nazik davransa da tavırlarını yapmacık buluyor, ona içten içe inanılmaz bir güvensizlik duyuyordum. Ne söylerse söylesin şiddetle karşı çıkmak, kendinden emin duruşunu alaşağı etmek istiyordum. Behçet'in hatırına susuyordum sadece.

Felakete Götüren RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin