MANKEN HANIM

168 7 0
                                    

   Gözümün içine anlayamadım bir şekilde baktığı sırada her zaman içinde kaybolmak istediğim gözleri yeşilin en güzel tonundan siyaha doğru yol almaya başlamıştı. Buna karşılık bende onun gözlerinin içine bakıyordum fakat tek farkımız benim gözlerim onun gözlerine şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Aniden üstümden kalkıp beni ayağa kaldırdı. Tek hareketiyle beni duvara yasladığında başını yavaşça sarışın arkadaşına çevirip sinirli ve tok bir şekilde "Bora çık." dedi. Ses tonunda korkmamı gerektirecek bir şeyler yoktu değil mi ?

Bora çıktığında ne olduğunu anlayamadım yavaşça beni yasladığı duvardan uzaklaştı ve mutfağa doğru ilerledi. Şimdi ne yapmalıydım? Peşinden gitmeli miydim ? Onunla konuşmam mı gerekiyordu ? Hayır, sonuçta o hiçbir şeyim değildi ve açıklama yapmak zorunda değildim. Ama içimden bir ses gidip ona her şeyi anlatmak istiyordu. Sinirliydi ve bana bir şey demeden mutfağa gitmişti. Demek ki benimle konuşmak istemiyordu. Sanırım gitmem gerekiyordu. Yanımda duran kapının kolunu tuttum. Tam açacağım sıra da omzumda bir el hissetmemle duraksadım. Bir yandan da burnuma kahve kokuları geliyordu. Kahveyi içmeyi pek sevmesem de kokusu beni her zaman etkilerdi. Arkamı döndüğümde güldü ve üzerime doğru yavaşça eğildi. Tane tane bir şeyi kafama kazımak ister gibi konuştu.

"Konuşmadan nereye gidiyorsunuz Manken Hanım? "

Elinde ki kahveyi alıp ilerledim, bu ev bizim kızlarınkiyle aynıydı bu yüzden evin yerleşimi hakkında az çok fikir sahibiydim. Balkonu da bu şekilde kolayca bulmuştum, kendi evimdeymişçesine sürgülü kapıyı açtım ve kendimi  balkonda duran salıncağa bıraktım. Soğuk hava yüzüme çarparken oda kendini karşımda duran sandalyeye bıraktı. Aramızda sessizlik vardı. Sanki bu fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Ne söyleyeceğimi bilemiyordu, aklımdan tam birkaç kelime çıkıp dilimin ucuna gelmişti ki benden önce konuşmaya başladı.

"Artık anlatmayacak mısın Yağmur ?"  

"Neyi anlatmam gerekiyor adını bile bilmediğim adama acaba ?"

"Şu an tek sorun senin benim adımı bilmemen değil, bana Bora denen herifin senin adını nerden bildiğini ve sana neden manken dediğini açıkla."

Bu neyin siniriydi şimdi ? Hangi hakla, hangi sıfatla bana hesap sorma hakkını buluyordu bu adam kendinde. Sakin olmalıydım.

"Bu seni ilgilendiren bir konu değil ya da Bora'yı. En azından Bora denen herifin bir adı var değil mi ? Siz bayım, lütfedip bana adınızı bile bahşetmediniz."

İsmini hala öğrenememiş olmam sinirime dokunuyordu. Bu yüzden bende onu sinir etmek istemiştim ama söylediği cümle kulaklarımda yankılanırken sanırım bana ters köşe yapmıştı.

"Az önceye kadar tanımadığın adamın üstündeydin ve normal bir pozisyonda da değil. Ki hala o adamın evindesin."

Sözleriyle kafama bir şey dank etmişti. Ben hala bu adamın evindeydim. Ayağa kalktım, ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi beni izliyordu. Bardağı yavaşça masaya bıraktım, o kadar sessizlik vardı ki aramızda bardağı masaya koyduğumda tık diye bir ses duyulmuştu. Kalktığım salıncak hafif hafif sallanmaya devam ederken balkondan çıkıp dış kapıya doğru ilerledi. Hala bu yabancının sözlerini düşünüyordum. Şimdiye kadar hiçbir söz canımı bu kadar yakmamışken içimi acıtan bu şeyde neydi şimdi ? Tanımını yapamadığım duygularla kapıya vardığımda elimle hiç tereddüt etmeden kapıyı açtım. Ardından daha sert bir sesle kapı çarpıldı. Kolumdan tutup beni kendine doğru döndürdüğünde gözlerinde adlandıramadığım bir duygu vardı. Eğildi yavaşça üzerime nefesi şimdi boynumdaydı. Yavaşça yukarı doğru çıktığında tam kulağımın hizasına geldiğinde biraz daha eğilip

"Özür dilerim."

dedi. Gözleri yavaşça  dudaklarıma kaydığımda içimde bir anda elektriklenme oldu. Hayır, böyle bir şeyi aklından geçiremezdi öyle değil mi ? Sonuçta hayatım boyunca benim bir sevgili olmuştu o da Kaan. Ki o da arkadaşım gibiydi. Sadece yanağıma öpücük kondurur ve geceleri sarılıp bana yatardı. Aramızda bundan başka yakınlaşma olmamıştı. 20 yaşına gelmiştim ve hala kimseyle öpüşmemiştim. Tabi bunu kimseye söyleyecek değildim. Dudaklarıma doğru eğildiğinde yapacağı şeyi anlayıp başımı çevirdim. Bakışları değişmişti. Eliyle çenemi tutup yüzünü yüzümle buluşturdu. Nefesi o kadar yakındı ki bir an kaskatı kesildiğimi sandım. Kulağıma doğru eğildiğinde bu kez söyledikleriyle içimi garip bir his ele geçirmişti. 

MANKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin