"Kartlarım."
Kantinde bu şekilde böğürürken ki bu gerçek anlamda böğürmek telefon suratıma kapanmıştı. Gamze'ye döndüm ve son cümlesine bende bir madde ekledim.
"4- Kartlarım ve ek kartlarım iptal edildi. Bence buna gerçekten içilir, akşam içiyoruz." Gamze'nin yüz halini görseniz sanki 'Getto'da yaşıyorum' demişim gibi bakıyordu bana.
"Uzun bir süre bende kalabileceğini biliyorsun." derken ben çoktan masadan kalkmış nereye olduğunu bilmeden yürüyordum. Okulda bulduğum boş bir amfiye attım kendimi. Ağlamak, üzülmek genelde bu tür eylemleri istediğim bir elbiseyi biri benden önce aldığında ya da o elbisenin bedeni kalmadığında gerçekleştirdiğim bir eylemdi. Ama şimdi bu koca amfide oturmuş hıçkırarak ağlıyordum. Kapının açılmasıyla göz yaşlarım hiddetlendi. Birinin beni bu şekilde görmesi en son isteyeceğim şeydi. Oturduğum yerden ayağa kalktığımda hızla yürürken bir şeye çarptım. Gerçi buna şey demek haksızlık olurdu. Adonis mi o ? Baklava mı?
Başımı kaldırıp baktığımda bir de ne göreyim. Bir çift göz bana bakıyor. Hem de en yeişilinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANKEN
Genç Kız Edebiyatı"Bir küçük hayal kırıklığı hikayesi" "Yeri gelmisken söylemeden geçemeyeceğim, sen çocuk sarılmaktan korkma."dedi ve gitti Kaan. O gün hoş geldi Yakışıklı.. Ve geri kalanlarla başı belada Yağmur'un. Yağmur kim mi ? Komedi ve karmaşıklığın sonunda k...