VE O TAŞ ARKADAŞ

117 6 0
                                    

Bağırdığım adıyla araba bir kez daha yankılandı. Kaya Arslan kim diye soracak olursanız eğer size şu tanımı yapardım. Kayalar Fakültesinin sahibinin oğlu. Yani bizim fakültenin sahibinin. Ben boşuna kadere kahpe demiyorum. Kendisi namı değer Küçük Playboy. Baba oğul aynı halt bunlar. İkisi de binlerce kez dergilere çıkmıştı gördüğümü hatırlıyorum fakat hiç dikkat etmediğim yeni aklıma geliyor. Ah salak kafam.

"Dur dur arabayı." Tamamen benden bağımsız çıkan bu cümlelerle araba ani bir fren yaptı.

"Böyle olacağını biliyordum." Ne oldu ki ? Neyin nasıl olacağını nerden bilebilirdi ki ?

"Nasıl olacağını biliyordun ?" Derin bir soluk alıp konuşmasına devam etti.

"Bak senin manken olduğunu öğrendiğimde benim verdiğim tepkileri verme bana."

"O olay çok farklı, hiçbir şey bilmiyorsun."

"İşte sende bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Her şey sandığından daha farklı tamam mı? Şimdi lütfen yolumuza devam edelim."

"Tamam." Tamam dedim daha başka ne diyebilirdim ki ?

Yolda ilerlerken ortamın sessizliğini bir an olsun bozmak için radyoyu açtım. Kim bilirdi ki Bizans'ın oyunlarına burada da devam edeceğini.

"Majeste-Aşk Dediğin"

Aşk dediğin elbet bir yol bulur. Bulur muydu gerçekten ? İşte bunu anlamanın tek yolu zamana ve akışına bırakmaktı.

Okula geldiğimizde arabadan inmeye korkuyordum. Tüm gözler sanki bir an bize çevrilecek sanıyordum. Tıpkı filmlerde ki gibi. Ama hayat bir filmden tamamen uzaktı. Arabadan indiğinde Kaya yanıma gelip bir şey fısıldayıp gitti. Ne demişti o ? Şu anda duyduklarımı anlamaya mı çalışsam hazmetmeye mi bilemiyorum.

"Bu okula ilk ve son birlikte gelişimiz, yanımda dolanmanı istemiyorum bayan Manken." Bu çocuğun sorunu neydi ? Sanki biz size çok meraklıydık bay yürüyen ego yığını. Madem canı oyun istiyordu, o beni okulda tanımıyordu. Bende onu girdiğim hiçbir ortamda tanımayacaktım, buna kararlıydım fakat uygulayabileceğimden o kadar emin değildim. Sakin adımlarla amfiye  doğru yürüdüm. Bu okulda ki ilk yılımızdı kızlarla fakat hemen alışmıştık. Zaten üçümüz yan yana olunca hiçbir ortam da yabancılık çekmezdik. Tek sorun Hasret bizimle aynı bölümde değildi. Bu yüzden ancak aralarda beraber olabiliyorduk. Sınıfa girdiğimde gözler bana döndü. Fiziğim nedeniyle dikkat çektiğimin farkındaydım bu yüzden kimseyle pek yakın olmazdım. Çıkarcı arkadaşlara ne gerek vardı ki ? Bana lazım olan tek şey yanında kaldığım insanlardı. Ah olamaz ama ya! ben derse geç gelince Gamze'nin yanına başkası oturmuştu. Bir an içimden kıskançlık duygusu aktı geçti ama o bana dönüp gülümsediğinde her şey eskiye döndü. Elimle arkayı işaret edip uyuyacağımı mimiklerimle anlattıktan sonra yerime doğru ilerledim. Şu anda Kaya'nın tam önünde oturuyordum ve o bunu hiç önemsemiyordu. Öyleyse bende önemsemeyecektim. Ders bitiminde herkes çıktı biz de Gamze'yle beraber Hasret'in yanına gittik. Konuşulacak bir çok konu vardı dünden sonra  ama ben konuşmak isteyeceğimi sanmıyordum.

"Kızlar bakın dün hakkında konuşmak istemiyorum, lütfen bu konu kapansın." dediğimde anlayışla başlarını salladılar. Hasret sanki bir şeyler demek istiyordu da beceremiyor muydu ne ?

"Kızlar bakın.."

 İkimizde Hasret'e döndük o bu kadar telaşlı olduğuna göre gerçekten bir şeyler olmalıydı.

"Hasret lafı gevelemede söyle." dediğimde daha fazla uzatmadı.

"Telaş yapmayın ama bizim sınıfta bir taş var."

Bu muydu yani Gamze tebessüm ederken ben koca bir kahkaha tufanı patlatmıştım. Ama son söylediği ile son kahkaham içimde patladı.

"Ve o taş arkadaşımızın adı Aras."

MANKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin