0.8

474 71 41
                                    

lütfen oylamaya unutmayın :-$

&

Parti berbattı. Her zamankinden bir çember oluşturulmuştu ve birkaç dakika sonra devam edecek oyunda herkes kafayı bulmuştu. Birazdan saçma sapan itiraflarla insanların ne kadar çirkin olduğu ya da tam tersi ne kadar seksi olduğu ortaya dökülecekti. Midem şimdiden bulanmıştı.

Benim ellerim titremeye başladığında bunu göz ardı edemeyeceğimi bildiğimden yerimden kalkıp Hyunjin'e kaşlarımla bir işaret verip yanıma gelmesini sağladım.

Salona birlikte çıktık. Herkes içeride olduğu için burada kimse yoktu ve Hyunjin'e döndüğümde gözlerinin kızardığına tanık oldum. Alkolikten bir farkı yokmuş gibi, delicesine içmişti yine.

"Ne oldu Renee? Gidelim diye tutturmayacaksın değil mi?" Kelimeler ağzında yuvarlanıp birbirine karışıyordu.

"Karnım ağrıyor." Diye yalan attım. "Eve gitmem gerek, acil olmasa söyler miyim?"

Gözlerini bile zor açıyordu. Duvara yaslanıp dolgun dudaklarını diliyle nemlendirdi ve kaşlarını çatarak gözlerini açık tutmaya çalıştı. "Çocukluk yapıyorsun..."

"Ne demek çocukluk yapıyorum? Hyunjin. Unut gitsin. Ver şu anahtarları ben giderim. Sen de muhtemelen burada sızıp kalırsın. Yarın sabah arabayı bizim evin sokağının başına park edeceğim oradan alırsın... Gerçi niye anlatıyorum ki, unutacaksın hepsini. Ben seni sabah ararım."

Art arda sıraladığım kelimeleri algılayamamış gibi bana bakarken anahtarı da benim almam gerektiğinin farkına vardım. Burnunun ucunu görebiliyor muydu acaba?

Hızla ceplerini karıştırıp arabasının anahtarını aldım ve ona döndüm. "Yarın ayıkken konuşacağım seninle, şimdi ne desem hiçbirini anlamıyorsun. Geç içeri hadi."

"Gidiyor musun? Bir öpücük yok mu?"

Göz devirdim. Kafası ciddi anlamda uçuştaydı. Yakalarından tutup yanağına uzandım ve bir öpücük bırakıp geri çekildim. "Def ol şimdi."

Sonra sırıtıp yalpalayarak salona gitti. Ben de tam kapıya ilerleyecekken elinde bardak dolu bir tepsiyle salonun girişine yönelirken beni fark eden doğum günü çocuğunu gördüm.

Loş ışıkta gözleri parlıyordu. "Hyunjin'in arkadaşıydın değil mi? Bir yere mi gidiyorsun?"

Kafamı salladım. "Evet. Eve gitmem gerek. O burada kalacak."

"Niye? Tartıştınız mı?"

"Sana ne?"

Beklemediği cevabımla kaşları çatıldı ve donuklaştı. Mina da böyle bir tepki vermişti. Ben bile kendimi tanıyamıyordum ki artık. Tamamen umursamadığım bir döneme girmiştim. Artık hiçbir tepkimi yumuşatmıyordum. Evden çıkarken de kapı için aynı şeyi yapmıştım. Hızla çarpmıştım.

/

eel.kram: tamam bunu yapmayacaktım
sana bir daha yazmayacaktım ama
yine titriyordun
devam ediyorsun değil mi hala onları kollarına vurmaya

renee_harbin: defolnartık

eel.kram: iyi olmanı isteyen birinin olmasını istemiyor musun

renee_harbin: blablablabla

eel.kram: neredesin sen

renee_harbin: yastık vat
tavan vwr
yatak yanımdq
yerdeyib

eel.kram: yere mi yattın
(01:18)

eel.kram: hiçbir şey yapamayacağımı biliyorum sözlerim bile işlemiyor sana
(01:20)

eel.kram: iyi geceler Fransız
(01:20)

eel.kram: yani umarım
(01:21)

MorphineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin