▪
Yaşadığım yer hakkında sevdiğim tek şey, akşamüzeri vakti gün batımının sanki dünyanın başka yerinde olmayan o turuncu tona sahip oluşuydu. Odam batıya bakardı, yani izlemek daha keyifli oluyordu.
Tabii yatakta ölü bir şekilde yatarak, amaçsızlığımı sorgulayarak.
Ama beni anlamak da basitti. Klasik, klişe ve tesadüfiydim. Sadece benim gibi birinin aklında filizlenmiştim.
Kendimi bu hale sokuşumun sebebi de artık sadece uyuyarak geçirebildiğim günlerin devamlılığını sağlamaktı. Yaz tatilindeydik, canım hiçbir şey yapmak istemiyordu ve arkadaşlarım beni dışarı çıkarmak için her şeyi yapıyorlardı. Onlarla olunca kafam dağılmaktan çok daha da karışıyordu. Bu yüzden günün çoğunu uyurarak geçiriyordum. Annem işteydi. Evde yalnız kalıyordum.
Günün rutinini yerine getirerek birkaç saatlik uykumdan uyanıp yatakta biraz gün batımını izledikten sonra duşa girip kısa bir duş aldım. Bornozumla odama gelip yatağımda öylece yorgun oturarak biraz daha gün batımını izledim. Ardından hava kararmaya ve haliyle de odam karanlıklaşmaya başlayınca, çekmeceden iç çamaşırlarımı; beyaz giysi dolabından da açık mavi renk bir kot ve siyah bir tişörtü giydim teker teker.
Hyunjin yine beni almaya gelecekti çünkü, biliyordum.
Saçlarımı tarayıp kurulayarak kendi hallerine bıraktım. Telefonum tam vaktindeymiş gibi çalmaya başlayınca komodinin üzerinden alıp aramayı yanıtladım.
"Hyunjin."
"Ren, aşağıdayım. Yukarı mı geleyim sen mi inersin?"
"Geliyorum, bela. Geliyorum."
Telefonun diğer ucunda kıkırdamaya başlayınca ben de kendi kendime gülüp telefonu kapattım ve cebime tıkıştırdım.
Annem için mutfağa gidip bir not yazdım ve buzdolabına yapıştırdım. Ardından portmantoya ilerleyip beyaz spor ayakkabılarımı yarım yamalak giyerek anahtarımı da unutmayarak kapıyı çekip çıktım.
Eskiden böyle değildin, uyarısı sürekli beynimi irdeleyip duruyordu. Eskiden böyle olmadığımı ben de biliyordum. Eskiden, kimsenin böyle olmadığını herkes kendisi de biliyordu ama çözüm de yoktu. Bir şekilde değişiyordun ve en son kendine bakıp halini izlediğinde sen bile inanamıyordun.
Yine de tesadüf değildi bu halim. Ben istemiştim böyle olmasını, dikkat çekmek gibi ergenlik dürtüleri olmadığını da çok iyi biliyordum.