"Bundan emin misin?" Kafasını salladı Jisoo. "Çok yakıştı." Ofladı Seokjin. "Bak eminsin yani.""Eminim Seokjin!" Ofladı ayağa kalkarken. Çocuğun önünde durup yakalarını düzeltti. "Senin de omuzlar..." Sırıttı Seokjin.
"Sen beni ellemeye mi çalışıyorsun?"
Jisoo korkuyla ceketini düzelttiği Seokjin'den elini çekti. "Rahatsız mı oldun?"
"Senden mi? Asla." Güldü kız. "Çapkınlıkların ve Egon. Şu ikisiyle oturup çay içeceğim."
"İkisi de sadece sana özel."
"Şu an sana el hareketi çekiyorum."
"Keşke görebilseydim." Dediğinde güldü. "Annemden sana elbise seçmesini isteyeceğim."
"Ne? Yok artık." Dedi kız.
"Ne yok artık? Kardeşimin düğünü bu bir, iki yanımda gezecek olan sensin tabiki güzel olman gerek." Gözlerini devirdi. "Egonu tatmin ettin yine."
"Bütün misafirlerin kıyafetlerini siz mi seçiyorsunuz?"
"Sen misafir değilsin canım." Yüzünü buruşturdu. "Neyim? Hizmetli olarak mı gideceğim oraya?"
"Sen damadın kardeşinin partnerisin." Sinirle Seokjin'e baktı. Oluşan sessizlik üzerine Seokjin omzunu silkti. "Yine mi el hareketi çekiyorsun?"
"Hayır!" Dedi gülerken.
"Anneme söyleyeceğim."
"Bak, Seok." Telefonuyla annesini aradığında Jisoo korkuyla çocuğu üstüne atladı. "Yapma! Yapma ben utançtan giyemem onu!"
"Neden!" Dedi telefonuna uzanmaya çalışan kıza gülerek. "Düşeceğim şimdi!" Dedi sonra duvara tutunurken. Jisoo ofladı. "Başkasının aldığı bir şeyi nasıl giyeyim Seokjin!"
"Ben başkası değilim."
"Tamam Başkası Değilim, şöyle yapalım. Giydikten sonra geri vereceğim."
"Kullandın geri vereceksin. Oldu."
"Alo? Alo Seokjin? Bir şey mi oldu!" Telefondan gelen seslerle gülmeye başladılar. "Anne, alo? Burdayım."
"Ödüm koptu! İki saattir bekliyorum! Kiminle konuşuyordun öyle?" Jisoo kaşlarını çattı. "Jisoo ile."
"Neyin oluyor?" Dedi annesi. Kadının sesi öyle bir çıkmıştı ki, tükürüğünde boğuluyor gibiydi.
"Ne demek neyin oluyor?" Ofladı Seokjin. "Anneciğim, çifte düğün yapmayacağız. Unut artık." Kadının konuşmasını bıkkınlıkla dinleyip cevap verdi.
"Neden mi sevgilim değil? Hoseok yine renkli damatlık mı istedi, niye çıldırdın bana patlıyorsun?" Jisoo gülmeye başladı.
"Aynen, takım elbise randevusundayım." Koltuğa oturdu. Jisoo'da karşısındaki sandalyeye oturmuş telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı.
"Yok işte, Jisoo ile geldim." Kafasını salladı. "Evet, evet adı Jisoo."
O görmese de gülümsedi kız memnunca. "Tanıdığım en zevkli kişi o da o yüzden." Neyden konuştuğunu anlamaya çalışıyordu.
"Yok, tabiki de birincisi sensin. İkinicisi o."
Yüzünü buruşturdu Jisoo.
"Sen nerdesin?" Gülümsedi Seokjin. "Ben de tam onu diyecektim. Elbise mi seçseniz ona da?"
"Seni öldüreceğim." Diye mırıldandı sinirle Jisoo. "O istemiyor aslında, biraz zorla onu. Tamam mı?"
"Hayır. Lütfen."