| chapter 12 | ı love you.

1.5K 234 77
                                    


"Woah!" Alkış sesleri koptu. Seokjin gülmeye başladı. Jisoo ise utançla gülümsüyordu. "Oğlum ya! Keşke kocaman bir organizasyon yapabilseydik!!
Gizli saklı olmuyor böyle." Jimin'in sözüne güldü Jisoo. "Bir, ben tören sevmem. İki, ben tören sevmem. Üç, Jisoo babası beni hiç sevmez."

"Yapmayın böyle!" Ofladı.

"Yaa!" Dedi kızlar Jisoo'nun yanına gelirken. "Çok yakıştı eline."

"Ben kabul etmiyorum!" Dedi Hoseok. "Abimi gelinlik giyerken görmem gerek! Evlenirken düğün töreni yapılacak!" Gülmeye başladılar. "Bak sen şuna. Şimdi benimle mi dalga geçiliyor?"

"Yapan bulur."

"Ee, ne zaman evleneceksiniz?" Jisoo gözlerini pörtletti. "Höh, yavaş gelin. Daha bu gün nişanlandık."

"Ah canım. Cahilsin sen tabi. Bunlar önceden planlanır." Seokjin araya girdi. "Ben Kanada'dan geldiğimde, yaparız küçük bir düğün."

Jisoo heyecanla Seokjin'e baktı. "Düğün."

"Küçük."

"Tören yapacağız yani?"

"Küçük bir şey. Bak küçük bir şey Jisoo." Heyecanla yerinde zıpladı.

"Ben 1200 kişilik bir salon ayarlıyorum." Hoseok telefonunu çıkardığında gülmeye başladılar. "Nişan bitti mi bu arada?"

Yoongi'nin sözüyle gülmeye başladılar. "Sanırım, bu kadar işte."

"Seok, kanka belge işlerini halletmemiz lazım. Senin sunum hazır değil mi? Vize çıkartırken onu göstereceğiz." Seokjin onu onayladı. "Sevgilim, ben gidiyorum." Jisoo gülümsedi.

"Kızlar, bu manyağa dikkat edin." Güldü Chaeyoung. "Eee, bara gidelim diyeceğim. Sen de artık nişanlısın."

"Bekarlık sultanlık multanlık değil Soo. Hep yalan." Hanımcı Taehyung'a baktı.

"Ben Hoseok'layım bu gün gençler. İki yeni gelin alışverişe gideceğiz." Güldüler. "Bizi ekiyorsun yani?"

"Bensiz zorluk çekeceğinizi sanmıyorum." Gülümseyen Hoseok'a yürüdü. "Hadi velet, gidelim."

"Aklıma efsane bir fikir geldi." Dedi Hoseok heyecanla.

İnsanoğlu, ileri görüşü dar bir varlıktı. Şu an nasıl yaşıyorsa, yarın da aynı şartlarda yaşayacağına emindi. Kendini buna o kadar inandırıyordu ki, bir şey ters gitse yıkılıyordu.

Oysa kimsenin yarını belli değildi. Kimse yarın mutlu olacak mıydı bilemezdi.

Bir ay sonra, hiç değişmeyeceğini sandıkları hayatları arasında Jisoo kimi arayacağını bilemeyip Hoseok'un numarasını çevirdi.

"Nuna?" Derin bir nefes verdi Jisoo ağlarken. "Hoseok..." Bir kaç dakika ses gelmedi.

"Ben hamileyim."

Ses gelmedi. Jisoo ağlamaya başlayıp yüzünü kapattı. Hıçkırıklarının ardından nefes almaya çalıştı.

"Sakin ol." Dedi Hoseok. "Bir problemi olup olmadığını biliyor musun?"

"Yok, herhalde. Bilmiyorum Hoseok."

"Tamam, ne yapabilirim. Seokjin'e benim söylememi ister misin?"

Yutkundu.

"Hayır."

"Ne demek hayır? Sen mi söyleyeceksin?" Ses gelmedi. "Jisoo, sen mi söyleyeceksin?"

"Bilmiyorum."

"Korktuğun şey ne anlamadım. Ben senin yerinde olsam sevdiğim adamdan çocuğum olduğu için amuda kalkarım. Ama bil bakalım ben de ne eksik."

three reasons to love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin