"Ben geldim!" Gülümsedi Bayan Kim. "Hoş geldin Soo!""Seokjin evde değil mi?" Poşetlerini bırakıp kadının yanına geldi. "Hoseok ve Yoongi'yi havalimanından almaya gitti babasıyla. Bu gün dönüyorlar ya."
"Doğru!" Dedi gülümserken. "Yaa! Bir sürü şey anlatacaklar şimdi."
"Ee, peki siz?" Jisoo tezgaha yaslandı. Derin bir nefes verdi. "Biz demek çok zor."
"Çok Hödük değil mi?" Kafasını salladı Jisoo gülerken. "Hayatındayım ama neyiyim bilmiyorum."
"Ailenden çekiniyor olabilir." Dedi Bayan Kim. Üzüntüyle yüzünü buruşturdu. "Seokjin'in görememesinin hayatınızda büyük bir zorluk olduğunu düşünen bir ailen var Jisoo."
Kafasını salladı. "Özür dilerim."
"Yo yo. Hayır!" Güldü kadın. "Aileni sen seçmedin ki!" Güldü. "Aslında, seçtim." Kadına baktı gülümserken. "Beni mi seçtin?" Dedi kadın gözleri dolarken. "Soo~ya..." Kıza sarıldı sıkıca.
"Hiç sahip olamadığım kızım gibisin, biliyor musun?"
Güldü. "Seokjin şimdi beni azarlayacak. Seni çalmaya çalıştığımı düşünüyor."
"Manyak adam. Büyüdükçe kıskançlığı artıyor."
"Biz geldik!"
"Jisoo! Uzak dur annemden!" Gülmeye başladı kız. "Nasıl hissedebiliyorsun anlamıyorum."
"Nuna!" Hoseok Jisoo'ya sarıldı gülümseyerek. "Nasıl geçti balayınız?" Yoongi araya girdi. "Beni boğmak üzere olduğun anıyı anlatayım mı?" Gülmeye başladılar.
"Hepsini dinlemek istiyorum!"
"Sakin olun, ilk önce kahvaltı yapalım." Seokjin babasının sesini duyduğun da gülümsedi. "Sen gitmiyor musun?"
"Şu an değil." Gülümsedi.
"Hadi o zaman! Kurt gibi açım!" Jisoo ittirdi çocuğu. "Sen hep açsın."
"Sanki senin bir farkın var."
"Didişmeyin! Hadi!" Herkes masaya oturdu. Konu Hoseok ve Yoongi'nin balayı macerasıyla açıldı ve kahkahalarla konuşulmaya başlandı. Seokjin dalga geçtikçe masadaki herkes Seokjin'e laf atıyor, babası Hoseok ve Yoongi'nin söylediği her sözün sonunda 'Seokjin'i de böyle görsek keşke.' imalarını yapıştırıyor, sonra da Hoseok Seokjin'le dalga geçince Jisoo araya girip fırça atıyordu. Ve yine kahkaha kopuyordu.
"Siz nasıl tanıştınız?" Babasının sözüyle Jisoo Seokjin'i koluyla ittirdi. "Ha? Biz mi?"
Gülümsedi Jisoo. "Hukuk fakültesinde."
"Senin ne işin vardı orada?"
"Bana çarptı." Dedi Jisoo. Güldüler. "Bilerek."
"Biriyle tanışmam edinmem gerekiyordu, o şanslı kişi de sendin." Gözlerini devirdi.
"Seokjin, aslında daha sonra söyleyecektik ama Yoongi ve Hoseok çok ısrar etti." Kaşlarını çattı Seokjin. "Ha?"
"Hipotezini doğrulanabilirsen, seni Tedx Dünya Konuşmacıları grubuna sokabilirim." Yoongi konuşmuştu.
Kısa bir sessizlik oldu. "Şaka yapmıyorsunuz değil mi?" Diye mırıldandı genç adam. Jisoo mutlulukla ağzını kapadı.
Hoseok gülmeye başladı. "Hayır."
Seokjin öylece durdu.
"Jisoo? Duydun mu?" Kafasını salladı Jisoo. "Korede mi?"
"Kanadada başlıyor."
"Heyecanlanma hemen, Hipotezini doğrulaman gerek." Dedi babası.
Gülmeye devam etti Seokjin. "Nasıl heyecanlanmayayım? Düşüncesi bile heyecanlandırıyor!"
"Hayatımın en mutlu ikinci anını yaşıyorum." Dedi Jisoo. Gülmeye başladılar. "Benimle gelirsin değil mi?" Jisoo ağzını araladı. Ailesine baktı. Sonra Seokjin'e çevirdi kafasını.
Gelemezdi ki.
Babası asla müsade etmezdi, halası göndermek istemezdi. Ne kadar 24 yaşında olsa da, ikisinin izin vermediği hiç bir şeyi yapamıyordu.
"Bunu konuşuruz sonra." Dedi annesi kuzu kurtarmak için. Jisoo öksürdü. "Ben tuvalete gideceğim."
Derin bir nefes verdi Hoseok.
İnsanlar niye bu kadar anlayışsızdı ki?
Böyle açık fikirli bir kızın babası böyle olmak zorunda mıydı?
"Seninle ben gelsem daha iyi olacak Seokjin." Dedi Yoongi gülümserken. "Ortama biraz alışınca, Jisoo'da gelir."
Seokjin kafasını salladı. "Mantıklı." Sonra gülümsedi. "Jisoo'ya iyi bakın ha."
"Çok iddialısın? Doğrulasın mi hipotezini?" Dudağını büzdü. "Gibi."
"Biz bu gün evde olmayacağız." Dedi annesi. "Evde yalnız olmak istemiyorsan Hoseok'lara gidebilirsin."
"Yok, onlar meşgul olur." Kaşlarını kaldırıp abisine baktı. Yoongi arkasına yaslanıp elini ensesine götürdü.
"Ne işiniz var?" Annesinin masum sorusu üzerine Hoseok sinirle abisine çevirdi kafasını. Seokjin yüzündeki ifadeyi tahmin edebiliyordu, sırıtmaya başladı ağzına yemek koyarken.
"Eşyaların yerini değiştireceğiz. Hoseok'un kafasına takılmıştı." Dedi Yoongi sıyrılmaya çalışırken. Babası bıkkınlıkla derin bir nefes verdi. "Uğraşma kardeşinle Seokjin."
"Bizimle gel o zaman." Dedi annesi. "Yok, ben Jisoo ile burdayım bu gün."
Kısa bir sessizlik oldu.
"Niye?"
"Film izleyeceğiz." Hoseok gülümsedi. Tabağını aldı kaldırmak için. "Umarım meşgul olmazsınız." Seokjin kafasını Hoseok'a çevirdi. "Sen abine kafa mı tutuyorsun?"
"Ben artık evliyim. Kocamla konuş." Topu Yoongi'ye atan Hoseok yürümeye başladı. "Benim hiç bir suçum yok."
"Bu çocuk çok yanlış oldu ben size söyleyeyim."
"Seokjin! Ben atıştırmalık almaya gidiyorum!" Ayaklandı. "Ben de geleyim!"
"Gerek yok! Babamın yanına da uğrayacağım!" Bıkkınlıkla geri oturdu. Babasına uğramasa kesin gelirdi.
"Sen de masayı toplamamıza yardım et Seokjin." Ofladı. "Hoseok yeni evli. Alışsın biraz masa toplamaya işte. Niye hala ben masayı topluyorum?"
"Hadi Seokjin!"