1.8

3K 139 34
                                    

22: aaa engelimi kaldırmışsın Alparslancığım?

22: ne oldu yine canın mı sıkkın tatlı şey?

22, ses gönderdi.

22: dayanamayıp bunu açacağına o kadar eminim ki.

22: hadi beni şaşırt.

Alparslan: seni güzel şaşırtırım ki şaşmanın ne olduğunu anlayana kadar kötü şeyler olur.

22, ses gönderdi.
Oynatıldı.

"Ama Alparslan, gerçekten soruyorum sana valla ne yaptımda bana böyle düşman oldun ya? Tamam hadi affettim seni özür beklemiyorum. Kapatalım şu konuyu, bitsin şu kırgınlık." Sesini dinlememeye direnememiştim. Direnememiştim. Sesini duymamla verdiğim sözlerini hepsini unutmuştum. Siktir. Kendime verdiğim sözlerin hepsini unutmuştum. Dört gündür Çanakkale'deydik, buraya geldiğimizden beri operasyonla alakalı bir sürü şeyin planını oturturken ne güzel aklıma gelmiyordu. Yani o kadar sık sık değildi en azından. Boğazımı gürültülü bir şekilde temizledim ve ilk kez gönderdiği sesi ikinci kere oynatmadım.

Alparslan: caz cuz yapma kızım.

22: neden yeni sevgilin kızar mı?

22: doğru size göre sevgilisi olan biri başkasına yazarsa kötü kadın olur.

22: kesin onun hesaplarını da kapattırmışsındır.

22: şimdi kızcağıza üzülüyorum senin gibi bir gorille ömür geçirecek.

Burun kemerimi iyice sıkıp telefonu fırlatacakken Eray şerefsizi kafasını uzattı.

"Komutanım P telsizde, acil."

"Geliyorum."

Telefonu bırakıp hızlıca telsizi elime aldığımda gizli bir operasyonda olduğumuz için dinlendiğimizi bilerek sadece görevle alakalı konuşmaları telsizden yapıyorduk. Diğer konuşmaları da sadece ben telefonu açtığımda yapıyordum. Semih bir tek birkaç kere açıp Reyhan'ın sesini duymak istediğinde izin vermiştim. Arkadaş bile olsak üstü olduğum için bana saygılı davranıyordu, işle arkadaşlığı birbirine karıştırmıyorduk en azından.

"Gök konuşuyor, P."

Karşı taraftan cızırtılı sesler geliyordu.

"Aslanım, sakin ol ama bir sorun var. Seyhan şehit oldu, görevi şu an bırakıp geri dönmeniz gerekiyor..."

Sesler kulağımda uğuldamaya başladığında gözüm kararmıştı. Ellerimi önümdeki sandalyeye hızlıca tutturup derin bir nefes aldığımda herkes yıkılmış bir halde bana bakıyordu. Bizim Seyhan'ımız, yeni anne olan Seyhan'ımız, şehit olmuştu. Yutkunamadım. Kocasını bizim alaya geldiği ilk zamanlar şehit vermişti, şimdi kendi de o mertebeye ulaşmıştı. Eray ve Semih diğerlerinden daha dik dururken ağzımı zor oynattım.

"Vatan sağ olsun."

Telsizden gelen ses iyice cızırtı halindeydi.

"Şimdi kontrollü bir komutan olarak ekibini toplayıp dön. Anlaşıldı mı aslanım?"

Hiçbiri dönmek istemiyordu. Bu olayın detayı buradaki Albaya dokunuyordu, emindim. İlk defa P'nin emirlerine karşı gelerek boğazımı temizleyip tüm acılarımı yutarak konuştum.

"Komutanım emre itaatsizlikten savunmamı yazacağım."

"Hayır. Geri dönüyorsunuz. Konu tartışmaya kapalı." Dediğinde telsizi tamamen kapatıp takım arkadaşlarıma baktım. Bu yola çıkarken her şeyi göze almıştık. Hepsi bana gitmek istemediğini anlatmaya çalışır gibi bakıyorlardı. Onları dinleyerek nefesimi seslice dışarı verdim.

GÜNEŞ SOLARKEN SOKAĞA ÇIKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin