4.6

1.8K 101 12
                                    

Babam iyileşene kadar hastanede yatılı kalmıştım. Hastaneden eve geçtiğimizde de birçok arkadaşı ziyarete gelmişti.

Dershanem tek düze ilerlerken, tek yaptığım dershaneye gitmek sonra eve dönüp uyumak, geceleriyse Alparslan'la ders çalıştıktan sonra sabaha kadar konuşmaktı.

Sanırım gittikçe içimde filizlenen bu duygu, beni aşırı derecede etkiliyordu.

Alparslan'a karşı artık tahammülsüzdüm. Her şeyini istiyordum, benim olmasını, benle olmasını, benimle birlikte aynı havayı solumasını...

Sınava son bir hafta kalmıştı. Artık şu sınava girip babamın istediği şekilde Atatürk Üniversitesi - Mimarlık kazanacaktım. Başka hiçbir çarem yoktu, üniversitedeyken de Alparslan'la eve çıkmak istiyordum. Bir sene sonraysa evlenirdik.

Rüyanda diye fısıldadı iç sesim.

Rüyanda.

Ancak rüyanda.

Alparslan'ın evlenmek gibi bir hedefi olduğunu düşünmüyordum.

"İyi misin kızım, düşecektin." Arda'ya baktığımda bana endişeli gözlerini dikmişti.

Evlilik hayalleri kuruyorum, diyemedim.

"İyiyim. Sen nasılsın?" O da Zehra'ya bakarak iç çekti.

"Nasıl olayım, kötüyüm. Hiçbir şey yapmak istemiyorum bu kız yüzünden."

"Seni istemiyorsa zorlama aslanım." Dedim sırtına vururken, elimi ittirdi.

"O benim için bir heves değil kızım, inan değil lan. Sen bari inan, 16 senedir tanımıyor musun beni?"

Tanıyordum. Arda uzanamadığı ciğere mundar diyen biri değildi. Hiçbir kadına da bu zamana dek kötü bir atıfta ve davranışta bulunduğunu görmemiştim.

"Ağzına güzel sıçmış yalnız, sen aşık olmuşsun."

Gözleri irileşirken ellerini salladı, kafasını da. "Hayır aşık değilim, ama seviyorum."

Güldüm.

Ben de aşıktım, onu anlayabiliyordum.

"Zehra!" Diye seslendiğimde, kahve tonlarındaki eşarbının çevrelediği yüzünü bana gülümseyerek çevirdi.

"Siktir, gülüşüne bak lan. İlk kez görüyorum..." Arda kendinden geçmiş bir halde onu izliyordu. Yanına doğru ilerledim. Arda'ysa hemen arkamdaydı.

"Ben sana bir şey söylesem inanır mısın?"

"Neden ki?" Diye sorduğunda Arda'ya bir kere bile bakmamıştı.

"Cevap ver önce."

"İnanırım. Açıksözlüsün, her şey ağzında."

Kafamı sallayarak sırıttım. Sonra elimi kot pantolonumun cebine sıkıştırdım.

"O zaman bu aslana bir şans ver. Çünkü seni gerçekten seviyor." Tam itiraz edecekken gözlerinin içine baktım. "Yirmi iki yaşında bir adam ilk kez birini seviyor, sonra kaybedince üzülürsün. Eğer gönlün varsa bir işaret ver, yoksa da ona göre söyle onu senden uzak tutacağım."

Yutkundu. Gözlerini Arda'ya çevirirken Arda heyecandan bayılacak gibiydi. Kafasını sallayıp dudaklarını ıslattı.

"Kimseyi sevmem sanıyorum." Arda paramparça bir ifadeyle ona bakarken sınıftan çıkmak için ileri doğru atılığında Zehra onun gitmesine engel olacak sözleri söyledi. "On dokuz yaşındayım ve ben de ilk kez birini sevmeye başlıyorum."

Gülümseyerek gözlerimi açtığımda Arda ağlayacak gibi baktı Zehra'ya.

"Söz, canını yakmadan seveceğim seni."

Zehra'ysa hiç beklemediğim bir şeyi yaparak ona bakıp gülümsedi. Şok olmuş ifadesi Arda'nın yüzünde çatlarken, onları izlemeyi bırakıp önüme döndüm.

Gece ve Mithat'ın Instagram'a yükledikleri fotoğrafı görünce kaşlarım çatıldı.

Oha.

Bunlar ne ara?

Elif: GECEEE

Elif: O FOTOĞRAF NE SİZ SEVGİLİ MİSİNİZ?

Gece: kanka anlatacaktım ama netleşmeden söylemek istemedik. Arkadaşız sonuçta.

Gece: netleşince valla söyleyecektim.

Gece: netleşmeden söylemek aptallık olurdu. Tam duygularından emin değildi, ben seviyor gibiydim.

Gece: barda geçen çok kötü tartıştık, bayağı dağıttı ortalığı. Bizim şu Eren var ya, o işte birlikte içmeye gitmiştik. Geldi birden dağıttı ortalığı ne hakla berabersiniz diyerekten

Gece: sonra bir baktık ki kavga ederken biz sarmaş dolaş.

Gece: itiraf ettik.

Elif: sevindim sizin adınıza da, ne bileyim ya. Neyse bir şey demiyorum

Elif: mutlu olun yeter ki.

Gece: sağol bitanem, sen de ol. Çok hakediyorsun...

Oy ve yorum. Diğer kitabıma da beklerim TAŞ KAĞIT MAKAS'a 🖤

GÜNEŞ SOLARKEN SOKAĞA ÇIKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin