6.APUD GÖLÜ

179 35 169
                                    

Selaaam Şeytanlarım ve Meleklerim....

Öncelikle gördüğünüz gibi kurgumun adı değişti. Eh adı değişince doğal olarak kapakta değişti. Ayss_n yine yine yine! Sen mükemmel ötesi birisin! Her yaptığın kapağa ayrı ayır düşüyorum yahu, sana hayranım.🤤

Öncelikle ad neden değişti hemen söyleyeyim. Bu kurguyu ilk yayınladığımdan bir Göklerin Sırrı oyunuyla çakıştırılıyor ve linç yiyorum. Hayır kurgumun oyunla alakası yok. Önceden de dedim. Benim de severek oynadığım bir oyun, ben sadece oyundan ilham alıp melekli ve şeytanlı bir kurgu yazmak istedim. Ben bunda bir problem göremiyorum açıkçası.

Hadi bunu geçiyorum. Oyunu neredeyse kopyala yapıştır yaparak buraya kurgu diye geçirenler var! Onlara niye laf yok? Hayırdır? Noluyoruz! Sırf linçlemek için linçleyen bir kitle var. Ya linçlemeleriniz adam akıllı yapın dikkate alalım, ya da saçma şekilde linçlerle yorum yerimi meşgul etmeyin :)

Oh be, döktüm içimi. Neyse umarım bu konu da burada kapanır çünkü iyice bunaldığımı belirtmek istiyorum. Çok konuştum, gelelim bölüme.

Bölümü oylamayı ve yorumlamayı unutmayın :) Emin olun her bir yorumunu okuyup cevap veriyorum. Randoma bile randomla karşılık veriyorum siz daha ne istiyorsunuz canımlar :))

İyi Okumalar❤️

🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️

Brooks...

Onca senemi tüm güzellikleriyle paylaşmış olduğum erkek arkadaşım. Aslında o sadece benim erkek arkadaşım değildi. O benim tek ailemdi, her şeyimdi. İkimizde annesiz ve babasız bir şekilde çocuk esirgeme yurdunda büyümüştük. Arkadaşlığımız ilk orada başlayıp, biz büyüdükçe de sevgiye dönüşmüştü. Brooks benden iki yaş büyük olduğu için esirgeme yurdundan erken gitmişti. O iki sene benim için o kadar kötü geçmişti ki anlatamam. Onsuz geçen iki sene benim için berbattı. Onsuz asla yapamadığı, yapamayacağımı da o geçen iki senede anladım. Esirgeme yurdundan çıkacağım zaman hiç beklemediğim bir şekilde Brooks gelmişti ve beni almıştı. O iki sene ben onu nasıl beklediysem oda beni beklemişti. Hatta çalışıp beraber kalacağımız bir ev bile hazırlamıştı.

Şimdi ise o evde ben yoktum...

Benden geriye kalan kıyafetler, pelüş ayılar, her duvarda asılı olan fotoğraflarımız kalmıştı.

Kendi ölümüme bile daha yeni yeni alışmaya başlarken o kim bilir nasıl haldeydi? Kötü bir halde olmasını kesinlikle istemiyordum ama kendimi onun yerine koyunca, onun ölümünü düşününce nasıl yıkılacağım aklıma geliyor ve ister istemez ona hak verir oluyorum.

Sabahın erken saatleriydi ve ben bahçede, melek ve şeytan karışımı olan heykele yaslanmış bir şekilde gün doğumunu izliyordum. Buranın gün doğumu yeryüzüne göre daha farklıydı. Sanki doğan güneş değildi de bulutlardı. O çok değişik bir görüntüsü vardı. İnsana huzur veriyordu bir bakıma.

Başımı hafifçe kaldırarak heykele baktım.

"Bugün benim seçim günüm ve ben hangi tarafa ait olduğumu bilmiyorum. Aynı senin gibi bir tarafım melek bir tarafım şeytan." Başımı heykele yaslayarak gözlerimi kapattım. "Burası da yeryüzü gibi. Seçimlerine göre bir tarafa geçiyorsun. Seçimlerine göre insanlar sana ya düşman oluyor ya dostun. Ya seni seviyorlar ya da seni sevmiyorlar." Gözlerimi açarak tekrardan heykele baktım. "Ve ben hangi taraf benim için doğru hiç bilmiyorum. Buraya geleli birkaç hafta oldu ve hala alışamadım. Hala birçok şeyde zorlanıyorum ve bazen bu olanlara inanamıyorum bile. Aklım almıyor. Uyuyacağım, uyanınca yine Brooks'un kollarında olacağım diye düşünüyorum her gözümü kapattığımda." Kendime gülerek başımı iki yana doğru salladım. "Biliyorum, delirdiğimi düşünüyorsun. Ben bile düşünür oldum birkaç gündür." Önüm düşen birkaç tutam saçımı geriye doğru atarak ayaklandım. "Bir heykelle konuşuyorum, kesinlikle delirdim."

TANRI'NIN VARİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin