Dev Dalgalar

25 3 5
                                    

Herkese merhaba;
<3 yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın!<3
İnstagram: tgceyanardag
Keyifli okumalar<3

ÖTEKİ ZİNDAN
4. Bölüm

Belki de kıyamet buydu!
İçimizde oluşan duygular, kalplerimizde sahip olduğumuz sevgi, yüz üstü uzandığım kıyıda yüzüme çarpan, kumla harmanlanmış deniz suyunda yüzüyordu. Yalpalıyor, kramp giriyor, tekrar düzeliyor, cesaretle girdaplara dalıyordu. Dünya Sokağıyla, Hayal Sokağının kesiştiği dört yol ağzındaki kanala doğru iniyordu.

Yavaşça gözlerimi araladım. Akşam olmuştu. Ağzımın içine dolan kumları tükürdüğümde, deniz suyu tekrardan yüzüme çarptı. "Herkes iyi mi?" diye mırıldanırken, olduğum yerde doğruldum.

"Ben iyiyim." Serkan ellerini dayadığı kumdan destek alarak, ayaklandı. Yavaş adımlarla Zeynep'in yanına yürüdüğünde onunda gözleri açıldı ve O da Serkan'ın kendisine uzattığı elden destek alarak ayaklandı. "Ben de iyiyim." Üstünü silkeledi. Bakışlarım Mert ve Şeref'e yöneldiğinde onlarda yavaşça yerlerinde doğruldular.

Hepimiz iyiydik. Derin bir oh çekerek denizi izlemeye başladım. Dalgaların sesi sakinleştirici olduğu kadar heyecan vericiydi.

"Akrep yalnız değil!" Mert kurduğu cümleyle yanıma oturduğunda, göz ucuyla ona baktım ve sonra denizi izlemeye devam ettim. "Haklısın!" diye mırıldanırken ekibin geri kalanı da sıralı şekilde yanımıza oturdu.

Zeynep çantasından çıkarttığı, elmaları bize doğru uzattı. "Bir şeyler yememiz lazım." Yüzümde ki tebessümle, kaşlarımı havaya kaldırdım. "Nereden buldun bunları?" Sorumu sorarken, elimi elmaya doğru uzattım.

"Serkan'la birlikte barakalardan birinde bulduk."

"İyiymiş," diye atladı Şeref elmalardan birini kaptığında, büyük bir ısırık aldı. "Tadı güzel. Ben etçil bir insanım ama adada idare edeceğiz artık."

Kahkahalar havada uçuşurken, elmamı sanki tişörtüm daha temizmiş gibi üstme sürttüm. Sonra ufak bir ısırık alarak, oturduğum yerden etrafıma bakınmaya başladım.

Oradaydı!
Deniz kıyısının ilerisinde kayalıkların denizle birleşen kısmında ufak bir sandal vardı. Gözlerimi kısarak, bir kez daha dikkatli baktım.   "Orada sandal var," dedim parmağımla işaret ederek, "Ona binip, karşı adaya gidebiliriz. "
Herkes eğilerek, gösterdiğim yöne baktıklarında ilk cevap Şeref'ten geldi. "Beş milyondan vazgeçip, diğer adaya  mı geçeceğiz?" Şaşkın bir halde boş boş Şeref'e bakmaya, başladım.

"Beş milyon mu kaldı kardeşim? Ölmekle, zengin olmak arasında savaş veriyoruz." Serkan ile aynı fikirdeydim ve hayranlıkla yüzüne baktım.

"Evet ama sonuçta ölmedik."

"Onlar o sandalı oraya boşuna koymamıştır." Mert kendinden emin bir şekilde olaya yine başka yönden bakıyordu. Yutkundum ve "Nasıl?" diye mırıldandım.

"Bunu senin düşünmen lazımdı yazamayan yazar ama açıklayayım. Bu adamlar bizi buraya hapsetmeden önce her türlü düzeneği kurup planı yapmışlar. Barakalarda ki eşyalardan belli! Sizce tüm bu planları yapanlar, ufak bir sandalı mı gözden kaçıracak?"

Kollarımı birbirine bağladım. "Belki de diğer adada da başka barakalar vardır?" Zeynep'in cümlesiyle Serkan ayaklandı. "Deneyelim o zaman!"

Yavaşça ayaklandık ve adım adım sandala doğru ilerledik. Dalgaların kayalıklara çarpışı sandalı hareketlendiriyordu. Mert sandalın kayaya bağlı halatını çözdüğü an Şeref ve Mert ittirerek onu açığa çıkarttı. Onların sandala binişini izlerken, kendi içimde eskilere daldım.

Öteki ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin