OYUN

21 3 1
                                    

Herkese merhaba;
<3 yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın!<3
İnstagram: tgceyanardag
Keyifli okumalar<3

ÖTEKİ ZİNDAN
8. Bölüm

Güneş ışığını tepeden vuruyor, insanın gözlerini kamaştırıyordu. Kıyıda yaptığımız ufak tefek planlardan sonra adada gezinmeye başladık Sıcaktan kavrulmuş olan kum taneleri her adımımda, ayaklarımı yakıyordu. Bu onların terlemesine ve pişmesinde büyük bir etkendi. Ayağımda spor ayakkabı olmasına rağmen sıcaklığını çok net bir şekilde hissediyordum.

Adanın yeşillik alanına doğru yaklaştığımızda tuhaf giden bir şeyler vardı. Artık zehirli gaz yoktu, bizi öldürmeye çalışan haydutlar yoktu, her yer ıssız ve sessizdi.

''Hey millet! Bir durun!'' diye bağırdığımda herkes bana doğru döndü ve Zeynep kolumdan tutarak; ''Pelin ne oldu?'' diye sordu. Birkaç saniye etrafıma bakındığımda; ''Ada gereğinden fazla ıssız değil mi? Yaklaşık bir saattir yürüyoruz ve hiçbir hareket yok. Tuhaf giden bir şeyler var,'' şeklinde mırıldandım.
''Ne olabilir ki acaba?'' diye kendi kendine mırıldanan Mert, elini başına götürerek, etrafa bakınmaya başladı.

Serkan yumruklarını sıkmış, dövüşe hazır boksör gibi duruyor, Şeref ise ağaçlardan topladığı meyveleri yiyordu.

Dikkatimi toplayarak, bir kez daha etrafıma bakınırken, bakışlarım aniden çaprazımızda ki vişne ağacının, dalında asılı olan beyaz kare kâğıda ilişti. Kırmızı bir kurdele ile dala bağlanmış olan kâğıdı, orada ilk defa gördüğüne emindim. ''Ağaçta ki dalda bir kâğıt asılı...'' diyerek, ağaca doğru yürüdüm ve yaklaştığımda ağacın gövdesinden tutundum. Önce sağ ayağımı, sonra sol ayağımı atarak, ağaca tırmanmayı başardım. Herkes kafasını kaldırmış, merakla bana bakıyordu.

''Pelin dikkat et!''

Bu ses, Mert'e aitti. Onun benim için böyle telaşlanıyor olması çok hoşuma gidiyordu. Sol omzumun arkasından bir bakış atarak gülümsedim. ''Merak etme! Maymun gibiyimdir ben...''

Elimi kâğıdın bağlı olduğu dala doğru uzattım. Boyum yetişmiyordu. Tüm gücümle parmak ucunda durarak, sonunda dala ulaşmayı ve kâğıdı almayı başardım. Elimi sallayarak; ''Kâğıdı aldım.'' diye bağırıyordum. O an anlamadığım bir şekilde ayağım kaydı ve uçtum. Artistliğimin kısa sürdüğü anlarda ayaklarım ağaçla bağlantısını koparıp, havalandı.

Yüksekten boşluğa doğru düşerken midemde bir hareketlenme hissediyor sanki bütün hücrelerim boğazımdan çıkıyordu. İki kaslı kolun vücudumu sardığını hissettiğim anda kollarım istemsizce birinin boynuna dolanmış, hareket ediyordu. Başımı kaldırdığımda gözlerim Mert'in iki ela gözüyle buluştu. Mert'in kucağında olduğumu anladığımda yüzüm kızarmaya başladı. Beyaz atsız prens beni yakalamış ve yaralanmaktan kurtarmıştı. Şaşkın bir halde ona bakıyordum.

''Benimde kaderimde resmen hep yaralanmak var.'' Yüzüne bakarak, gülümsedim. ''Yok yaralanmadın'' diye mırıldandığında kaşlarını kaldırarak, alaycı bir şekilde yüzüme bakmaya başladı. ''Nasıl böyle rahat mı?''

''Ney? Nasıl? Kim?'' Mert sanki üç bilinmeyenli denklem sormuş gibi davranıyordum ve ne söylediğimi bilmiyordum. Mert gülümsedi.

''Çok yorulduysan, böyle kucağımda taşıyabilirim. Sorun yok!'' Göz kırptı. O anda beyin dalgalarım yerine geldi. Yutkundum.

''He sen onu söylüyorsun,'' diye mırıldandım tebessüm ederek, ''O kolay canım. Sağ bacağımı alayım.'' Bacağımı aşağıya indirdim. ''Evet, şimdi de sol... Tamamdır. İndim. Ben bir anda düşünce... Yani normalde düşmem ama...''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Öteki ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin