Eve doğru ilerlediğim vakit, her adım attığımda tedirginliğim daha da artıyordu. Beni kaçıran adamlardan geri kalanları aileme zarar vermiş olabilir,hatta belki de... hayır hayır bunun olmasına izin veremem. Cümlemi devam ettirirsem endişeden dilimi yutabilecek reddeye gelmiş ve bitkin haldeydim.
Güneş yerini aya bıraktığında,gök gürlüyor ve yağmurlar bardaktan boşalırcasına şiddetle yağmayı sürdürüyordu. Ben hem onlara bir şey olacak korkusuyla hem de üşüdüğümden dolayı titrer vaziyetteydim.
Sonunda evin önüne geldiğimde bahçede bir hareketlilik yoktu. Tam kapının önüne gelmiştim. Zile basacağım sırada ellerim bir türlü tuşa ulaşmıyor ve titriyordu.
Gözlerimi kapatıp, içimden dualar ederek kapıyı açan kişinin annem ya da babam olmasını diledim.
Gözlerim kapalıyken içeriden odanın ışığı gözüme yansıdığında hızlıca gözlerimi açtım.
Tam karşımda arkadaşımı gördüğümde güvende olduklarını öğrenince sevinçle kollarına atladım.
Arkadaşım aynı tepkiyi göstermeyip öylece donuk gözlerini boşluğa dikince afalladım. Kollarından sıyrılıp ona baktım. Sanırım şaka yapıyordu.
"Noldu Selin? neden böyle davranıyorsun? Korkutuyorsun beni." Diyip, gülümseyerek omzuna hafifçe vurdum.
Gözlerini boşluğa dikmeyi bırakıp benimkilerle buluşturduğunda, gözleri dolmaya başlamıştı. O an sadece aklıma tek bir şey gelmişti.
"Se-selin,ailem nerede?"
Şuan içeriye bakmak hiç istemiyordum. Yüzümdeki gülümsememin yerine donuk bir ifade aldığında arkadaşıma baktım. Gözlerindeki yaşlar iyice biriktikten sonra bir bir akmaya başladı.
Hâlâ cevap vermeyince benimde gözlerim dolmaya başladığında sol kolumla gözyaşlarımı silerek Selin'i sarsmaya başladım.
"Kendine gel Selin! Ailem nerede diyorum sana! annemle babam nereye gitti?"
Nihayet dudaklarından kelimeler boşalmaya başlamıştı.
"O-onlar gitti, ka-kaçırdılar onları. Çok özür dilerim Zeze, başaramadım. Kurtaramadım onları."
Son cümlesiyle iyice korkmaya başlayan kalbim şiddetli bir şekilde, yerinden firlayacak şekilde atıyordu.
Dudaklarım ve ellerim titrerken hızlıca evin bahçesinden uzaklaşacağım vakit bir anda duraksayıp arkama döndüm ve hâlâ kapının önünde ağlamaktan olan arkadaşıma hafifçe gülümseyip el sallayarak "yine geleceğim." Dedim.
Ardından koşarak oradan uzaklaşmaya başladım. Hava zifiri karanlık olmuş, saat gece yarısını bulmuştu. Bir yandan koşarken bir yandan sessizce dualar ediyordum.
"Nolur başlarına bir şey gelmesin. Yalvarırım kötü bir şey olmasın."
Nereye götürdüklerini tahmin bile edemiyor,öylece ıssız ve zifiri karanlıktaki sokaklardan ilerleyerek belki fazla uzaklaşmamışlardır diye hızlıca bir yandan etrafıma bakıyor bir yandan da gözlerimden ardı ardına akan gözyaşlarımı kolumla siliyordum.
Nihayet ana caddeye varmıştım. Burada her taraf ışık olduğundan ve biraz daha kalabalık olduğundan bulmam kolaylaşabilirdi. Beni kaçıran adamların içeriye soktukları arabanın plakasını ilerde işime yarar diye aklımın bir köşesinde kaydetmiştim ve şimdi işe yarayabilirdi.
Ana caddeye vardığımda kaldırımda ilerlerken burada daha fazla insan olduğundan o adamların burada olma ihtimali yüksekti. Beni tekrar fark edebilirler diye üstüme giydiğim polarımı başıma örterek ilerledim bu sefer. Bir yandan kaldırımda hızla ilerliyor bir yandanda yolda hızlıca geçen arabalara bakıyorum. Fakat hiçbiri beni götürdükleri arabaya benzer değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazisi Olmayan Çocuk (ASKIDA)
Action"Gerçek bir canavar, kime merhamet edeceğini bilir." ❗Kan Ve Şiddet İçerir.