7 MONTH A GO;
Hepimiz hastane koridorunda telaşla beklerken kapının açıldığını duyduk. Kapıya telaşla bakarken içerden çıkan doktorun yanına gittim.
Konuşmak istemediğimden Jack anlamış olacak ki o merakla sordu.
"Doktor bey? İyiler mi?"
"Her ikiside gayet iyi. Çok güzel bir oğlan. Tebrik ederim."
"Sağolun doktor bey. Görevilirmiyiz peki?"
"Birazdan normal bir odaya geçirirler. O zaman görebilirsiniz."
Doktor giderken ben her ne kadar çok sevinsemde diğerleri gibi sevinemiyordum. Onu bırakıp gideceğimi bile bile nasıl sevinebilirdim ki?
Kısa bir süre sonra bir hemşire bize odayı gösterdi. İçeri girdiğimizde bitkin bir şekilde yatan July'i gördüm. Herkes tebrik ettikten sonra gözler bana dönmüştü. Julynin yanına yaklaşıp alnını öptüğümde yüzümde buruk bir gülümseme vardı.
"Bebeği kucağına almayacakmısın? O seninde çocuğun."
Gözümden bir damla yaş düşerken bebeğe yaklaştım. Gözleri hemüz kapalıydı. Ara sıra gözlerini az buçuk açıp kapatıyordu. Hope mücevher gibi parlayan yeşil gözleri gördü.
Bebeği kucağına alacakken vazgeçti.
"Ne oldu? Niye kucağına almadın? Hope,sen neden ağlıyorsun?"
Gözlerimdeki yaşları silerken bütün gücümü kaybetmiş gibi hissediyordum. Ayakda durmak bir işkence gibi gelmeye başlamıştı.
"B-ben üz-üzgünüm. Kucağıma almadım çünkü...çünkü kokusuna alışmak istemedim."
"Ho-hope beni korkutmaya başlıyorsun. Ne oldu söyle."
Onunda gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı. Herkes şaşkın bir şekilde bana bakarken Daniel konuştu.
"Kardeşim, ne oluyor konuşmayacakmısın? "
"Ş-şey ben gitmeliyim. July, lütfen benim için üzülme."
"Nereye gidiyorsun?"
"Sende,sizden uzaklara. İnsanlarsan uzaklara."
"Neden, neden söylesene?"
"İçimdeki şeye artık karşı koyamıyorum. Size zarar vermekten korkuyorum."
"Hayır hiç bir yere gitmiyorsun. hımhh beraber karşı koyarız. Biz,ben senin yanındayız. Bir yolunu buluruz."
"Ha-hayır. Bir yolu yok. Bu kadar süredir arıyorum ama yok. Üzgünüm July seni seviyorum. Her şeyden çok, tamam mı? Kendine yeni bir hayat kur. Mutlu ol. Sakın beni düşünüp kendini harap etme."
"İzin vermiyorum. Gidemezsin. "
Göz yaşlarımı sildikten sonra boynumdaki kolyeden annemin yüzüğünü çıkarıp parmağına taktım.
Son bir defa dudağını öptükten sonra ayağa kalktım. Artık konuşmuyordu. Anlamıştı oda."Ona her zaman onu sevdiğimi söyle."
Diğerlerinin bir şey söylemesine izin vermeden onlara Julye göz kulak olmaları gibi bir kaç şey söyledim. Ordan ayrıldığımda çantamı hazırlamıştım.
Kapıda beni bekleyen Alfanın yanına gittim.
"Yine baş başayız haa. Her zamanki gibi.hahsha."
Alfa başını eğdikten sonra sırtına bindim. Hemen ordan ayrıldım çünkü biliyordum ki uzadıkça gitmem zorlaşacaktı. Julynin çığlıklarına aldırmadan gitmeye devam ettim. İyi olucaktı yakında, hemde benim yanımda olduğundan daha çok.
_____________________________
_____________________________10 YIL SONRA;
"Hoope. Nerdesin gelsene hadi?"
"Tamam iniyorumm."
Hope odasından çıkıp merdivenlerden aşşağı inerken aşşağıda güzel bir kadın yemek masasını kuruyordu. Hope sevinçle masaya otururken boş tabağını uzatmıştı.
"Annecim,acele et ben kurt gibi açım. "
"Hahah. Tamam, tamam dayın,daniel ve emmada gelecekti. Hem Lucyide getireceklermiş. Bekle bir dakika."
"Yaşasıın. Tamam."
Bir süre sonra kapı çaldığında July kalkıp kapıyı açtı. July jack ve diğerlerine sarıldıktan sonra içeri giren küçük bir kız çocuğunu yanağından öptü. Bu Daniel ve Emmanın kızı Lucydi. Sarı saç mavi gözleriyle çok tatlıydı.
Keyifli geçen bir yemekten sonra hep beraber oturmuş bir şeyler içiyorlardı.
"Jack,artık anlatmalıyız bence her gün soruyor. Bir kaç kerede babası için ağladı."
"Tamam o zaman nasıl istiyorsan."
July Lucy ile oyun oynayan küçük Hope'a baktı. July ona Hope ismini vermişti. Hope'un ismini yaşatmak istiyordu. Kendini böyle teselli ediyordu. Aradan kaç yıl geçsede onu unutamamıştı.
"Hope gel buraya?"
"Neden anne?"
"Sana her şeyi anlatıcam baban hakkında."
"Gerçekten mi?"
Küçük hope hızla koşup Julynin kucağında oturmuştu. Hevesle dinlemeye başlamıştı.
"Bundan yıllar yıllar önce... daha sonra Gray.....sen doğduktan sonra....evet bu kadar o bizim için bize zarar vermemek için gitti. Ve san her zaman söylememi istediği bir şey vardı.... Seni seviyorum. O seni her zaman seveceğini söyledi. Sakın umutsuzluğa düşme. Semin baban bir kahraman. O hepimize umut oldu. O bana umut oldu. Tamam mı oğlum?"
Julynin gözünden bir damla yaş düştükten sonra küçük Hope'da gözleri dolmuş bir şekilde annesine bakıyordu. Ama ağlamamıştı. Güçlü durmuştu.
Elini uzatıp annesinin gözündeki yaşı silince annesi gülümsemeye başladı.
"Ağlama anne. Bunun bir çözümünü bulucam. Sonra da gidip babamı getireceğim. Sen üzülme. Ben hep onunla gurur duyacağım."
İkiside birbirlerine sarılırken July içinde acaba ne yspıyor diye geçiriyordu.
O esnada kutupların olduğu yerde dev kürkler giymiş bir adam vardı. Adam bir kurtun üstünde giderken karşısında dev gibi bir canavar vardı. Canavar bembeyaz bir kaplandı. Boyu yaklaşık otuz metreyken adama bir böcekmiş gibi bakıyordu.
Adam kaplana vardığında elindeki büyük bir kılıçla saldırıya geçti. Kendi gücü çok fazla olmasına rağmen salt gücüyle savaşıyordu. Aksi halde be eğlencesi kalır ki?
Yaklaşık yarım saat sonra kanlar içinde karların üstünde yatan bir kaplan vardı. Adam bir çok yerinden kanlar akarken mutlu bir şekilde gökyüzüne bakıyordu. Gözleri kırmızı bir cevher gibi parlıyordu. Yanında durun kurt başını kaldırıp uluyunca oda ağzını açıp bağırmaya başladı.
Yanındaki bu kurt dışında her gangi bir canlı gördüğünde öldürmek istiyordu. Adamın tek istediği bi şey vardı. Kan. Kan. KAN.
________________+___+_________________
777 kelime
________________
Arkadaşlar kitabım burda sona ermiştir. Destek olan olmayan herkese teşekkürederim. Bir sonraki kitapda görüşmek üzere çok yakında...
İyi günler herkese.-.
![](https://img.wattpad.com/cover/221205040-288-k274090.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşaretli Olanlar(TAMAMLANDI )
Science-Fiction%%%%%%%%%%%%%% İnsanlar birbirlerini yok etmeye başladığında dünya yapay bir kıyamete sürüklendi. İnsanlar onları, işaretli olanları dışladılar. Ama bunun çok büyük bir hata olduğunu anlayacaklar. Onlarla işbirliği yapıcaklar mı? Yoksa savaşacaklar...