Boş bir bölümle geldim özür dilerim.. :'(
"Yoongi'yi gerçekten ne kadar tanıyorsun?" Kapıyı kapadıktan sonra bana döndüğünde söylediği ilk şey buydu. Ne demek istediğini anlamamıştım, neden bunu soruyordu ya da neden bunu merak ediyordu?
Yoongi'yi ne kadar tanıdığımı nasıl bilecektim ki zaten, neye göre puanlama yapmam gerektiğini de bilmiyordum. İki ya da üçe yakın senedir tanışıyorduk, hakkında pek bir şey bilmezdim, eğer sorduğu buysa. O benim hakkımda çok şey bilse de, hayatı hakkında bilgim yoktu.
"Hayatı hakkında çok bir bilgim yok, sorduğun buysa." İçeri ilerlerken cevaplamıştım saçma sorusunu. "Niye sordun ki?" Evet şimdi sıra benim sorumdaydı, cevaplaması gerekiyordu.
Guleum içeride bizi bekliyordu, "Korkma, Jimin'in arkadaşıymış gelen." Dedi kardeşini kendine çekerken. Kendime Taehyung gibi bir abi istiyordum. O da abisinin beline kollarını doladığında koltuğa oturmuş ve onlara bakmıştım.
"Soruma cevap bekliyorum Taehyung." Dedim, sonsuza kadar sarılacak gibiydiler, bu kadar bekleyemezdim ben. "Sadece merak ettim, sadece ondan hoşlanmadım." Evet, ondan hoşlanıp hoşlanmamasıyla ilgilenmiyordum. Sebebi de beni ilgilendirmiyordu.
Ses çıkarmadım, bu kendi kararıydı, bunu baskıyla yapacak değildim. Yani hoşlanmasını da istemezdim, gerçi zaten Yoongi asla ondan haz etmezdi. Yoongi konuştuğum kimseden haz etmezdi. Tek dostu olarak beni paylaşamıyor olmalıydı. Zaten konuştuğum çok kişi olmamıştı, bir iki kez flört ettiğim birileri vardı, onlarda bu aşamayı geçememişti zaten. Onlardan bile nefret ederdi, Taehyung için öyle hisler beslemiyor olsam bile yanımda kalıyordu, onu asla sevmezdi.
"Jimin, konuşabilir miyiz?" Taehyung Guleum'dan kollarını ayırdığında ciddi olan bakışları üzerimdeydi. Yine ciddi şeyler konuşacaktık belli ki, iki gülelim diyoruz hemen ciddiyet. "Elbette, yukarı çıkalım mı?" Dedim, belki Guleum bilmesin istiyordur diye düşünmüştüm.
"Gerek yok," Guleum'a dönmüştü, demek ki gizlenecek bir şey de yoktu. "Bizim gitmemiz gerek." Dedi, sesi sakindi, düzdü. Yüzü de, anlam barındırmıyordu. "Bak, bizi evinde ağırladın cidden minnettarım sana. Kardeşimi kardeşin gibi gördün, bunu bize kimse yapmadı daha önce. Ama daha fazla sana yük olamayız." Dediğinde aklıma geçen sefer evden gitmeleri gelmişti, sonu iyi değildi. Bunu istemiyordum. "Bana yük olmuyorsunuz, sizi seviyorum." Dedim, evet onları seviyordum. Bana bir aileyi anımsatıyorlardı. Ben ailemi annemle birlikte kaybetmiştim, babam bana bir aile olamamıştı. Bunu kendisi seçmişti, yalnızca bazen telefonda konuşurduk, canım sıkılırsa yanına giderdim ayda bir kez. Aile kavramı zihnimde dönmeyeli uzun zaman olmuştu, onlar sayesinde yeniden hatırlıyordum. Gitmelerini istemiyordum, onlarla mutluydum.
"Bakın, gitmenizi istemiyorum. Eğer yük olduğunuzu düşünseydim, cidden bunu ufacık bir an bile düşünmüş olsaydım bunu hissederdiniz. Öyle bir şey mi hissettiniz yoksa-" dedim korkuyla, ben bununla asla yaklaşmamıştım onlara.
"Böyle bir şey hissetmemiz için hiçbir şey yapmadın, sen gerçekten çok iyi birisin, nasıl söylesem, melek gibi. Bunu hissetmemiz imkansız anladın mı, sadece tanımadığın insanları evinde bu kadar misafir etmek zor olmaz mı?" Taehyung koltukta oturuyordu, ben hala ayaktaydım.
"Tanımadığım olarak düşüneceksen tüm bunları yapmazdım, Taehyung lütfen. Bu sefer gitmenize izin vermek istemiyorum, birlikte yaşayarak da birbirimizi tanıyabiliriz, sizden haber alamayıp, aradığında bir kez daha öyle bir haber almayı kaldıramam." Onlarla yaşamayı teklif ediyordum, buna inanamıyordum artık. Ben yıllardır ot gibi yaşıyordum, onlar benliğimi kaybetmeme sebep olmuş gibiydi. Memnun değil miydim, şikayetim yoktu, ama bilmiyorum garip bir şeyler vardı. Bana ne olduğunu anlayamıyordum, onlarla yaşamak beni rahatsız etmezdi, onlara sonsuza dek bakabilecek gibi hissediyordum hatta. Yine de cevabı olmayan sorularım vardı, vardı işte.
![](https://img.wattpad.com/cover/206161928-288-k506742.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ilunga
Fanfiction[vmin] "Tek eksik olan inanmaktı, sen tereddüt etmeden inandın bana, ve her şey tamamlandı." •|21.04.20|' •|?|'