18- beni sevemezsin

281 46 11
                                        

İkimiz de sessizdik. Anlatacak bir şeyim kalmamıştı, sanırım onun da söyleyeceği şeyler tükenmişti.

Mezar taşının yanında öylece oturuyorduk. Benimkine nazaran büyük eli, ellerim üzerindeydi, mezar taşını inceliyordu durgunca. Buraya geleceğimizi tahmin etmiyor olmalıydı, çünkü yaklaşık yarım saat önce buraya ilk kez geldiğimizde duraksamış, korkak bakışlarını üzerimde gezdirmişti.

Ona annemle tanışma sırasının onda olduğunu söylediğimdeyse gözleri dolmuştu hemencecik. Buraya onu ağlatmaya getirmemiştim, gerçekten de annemle tanışsın diyeydi bu yaptığım. Ama o dakikalarca ağlamıştı, konuşmasına engel olacak kadar çok ağlamıştı, bense gülümsemiştim. Uzun zaman sonra annemi görmekle beraber, Taehyung'u buraya getirmek bana güzel ama acılı hissettiriyordu.

"Jim.." dedi, bu sefer yaptığı şeyden pişman gibiydi, bunu sadece annemin söylediğini biliyordu, gözleriyle nasıl tepki vereceğimi ölçmeye çalışmıştı ama görebildiği bir şeyler olduğunu sanmıyordum, çünkü sinirli hissetmiyordum, diğer zamanlarda olduğu gibi. Sadece bunun annemin önünde olması, utanmış hissediyordum. "Kalbini onarmak istiyorum," dedi beni kendine çekerken. Bunun ne demek olduğunu tam olarak anlayamamıştım, ancak o işleri daha da karmaşıklaştıran bir cümle daha eklemişti, "ama daha çok kıracağıma eminim." Kolları beni o kadar sıkıca tutuyordu ki, gözlerine bakıp bunun ne anlama geldiğini soramamıştım.

"Yoongi şimdiye kadar bana ne zaman 'Jim' diyerek seslense hep sorun çıkardım, kavga ettim, günlerce konuşmadığım bile oldu. Ama şimdi sen söyleyince sana ses çıkaramıyorum, kötü hissetmiyorum Taehyung. Haksızlık olduğunu biliyorum, yine de bana böyle seslenmen hoşuma gidiyor. Annem bana böyle seslendiğinde nasıl heyecanlı hissediyorsam sana da öyle hissediyorum." Bunu şimdi neden anlatmıştım birden bire bilmiyordum, sadece kolları arasına sığınmışken anlatmak istemiştim, ona değer verdiğimin farkına varmalıydı. Göğsüne yaslı başım sayesinde kalbinin çarpıntısını duyabiliyordum. Benimki gibiydi, çok hızlı.

Ve tam o anda, onun kalp atışlarının sesini duymamla hissettiğim şeyin adını artık biliyordum, sanırım..

Onu seviyordum.

"Jimi-"

"Bitirmeme izin ver," duygularımı saklayacak değildim, benden böyle bir şey için uzaklaşmayacağını biliyordum, karşılık verir ya da vermez, fark etmezdi ki, söylemek istiyordum ve şimdi ona sarılmışken ona söyleyebilirdim. "Taehyung, seni seviyorum." Ani ve korkakça bir cümle olduğunun farkındaydım, birden duyduğu cümle onu şaşırtmış olmalıydı. Kolları tamamen üzerimden çekilmemiş olsa bile beni biraz kendinden uzaklaştırmıştı, gözlerini gözlerime kenetlemişti. Bakışlarından, buna karşılık vermeyeceğini zaten anlamıştım. Yani bunu sadece görmek bile canımı acıtmıştı zaten ama o devam etti.

"Beni sevemezsin." Dedi, bunun kendi tercihim olduğunu mu sanıyordu cidden? Ondan uzaklaşıp alaylı bir gülüş yerleştirmiştim suratıma, ama o, ciddiydi. "Jimin, ben buna karşılık veremem." Neden olduğunu anlayamamıştım yine de, bana her zaman beni seviyormuş gibi davranmıştı, saçımı okşamış, öpücükler kondurmuştu, sarılmış önemsemişti. Sadece arkadaşlık duygularıyla yapılmayacak şeyler olduğunu bilebilecek kapasitedeydim.

"Üzülmeni istemiyorum, özür dilerim." Gülümseyip başımla onaylamıştım, onun kararlarına karşı çıkamazdım.

"Gidelim mi?" Dedim, kısık sesimle. Yutkunmak bile çok zordu, konuşmak istememiştim. Bana gerçekten beni seviyormuş gibi davranmıştı, düşündüğümde, detaylıca gözden geçirdiğimde hiçbir hareketi bunun aksine değildi. Ama beni sevemeyeceğini söylemişti, aptallıktı. Ayağı kalkıp arabaya adımlamaya başlamıştım. Bu mezarlıkta zaten canım yanıyorken katlamıştı, onu suçladığımdan değildi, sevmiyorsa zorla olacak bir şey de değildi ama buna engel olamazdım. Kalbim, duyduğu şeyi sindiremiyordu.

IlungaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin