Ait Olma(ma)k

86 16 40
                                    

Namjoon'dan:
"Şu an başımı ağrıtmanı istiyorum Seok. "Jimin'lere hemen söyleyecek miyiz?" "Tüm okula açıklamak zorunda mıyız?" "Jackson ve Mark'ı da mı haberdar etmeliyiz?" "Sence ters bir tepki verirler mi?" "Hem sen bana neden hâlâ adımla hitap ediyorsun bakayım?!" tüm bunları kafana taktığına öyle eminim ki. Özellikle sonuncusunu."

Güldü. Kumların üstüne uzanmış öylece yıldızları seyrediyorduk. Elini hala bırakmamıştım. Ama sevgilimin buna bir şikayeti yok gibiydi.

"Pekala o zaman rolleri değişelim. Ben kaygılarımla senin başını ağrıtayım. Sence seni eve hapsedip oradan bir daha hiç çıkarmamalı mıyım? Ya da sokağa sadece yüzünde maske ile mi çıksan? Ya da her sabah uyandığında beni öpmek zorunda mı olsan? Tanrım aynı evde oturmamız öyle büyük bir şans ki! Dilersen tüm gün beraber yatabiliriz. Seninle birlikte bütün gün hiçbir şey yapmadan durabilirim."

"Yaa Namjoon gerçekten de başımı ağrıtıyorsun!" der gibi suratını ekşitti ama hala gülümsüyordu.

"Tamam tamam. Son bir şey. Her üşüdüğünde seni sarılarak ısıtma fırsatım da olabilir mi?"

Gülümsedi ve evet anlamında başını salladı.

"Sevgilim?"

Bana dönmesiyle göz göze geldik.

"Seni seviyorum."

"Beni seviyorsun."

Dolan gözlerimi görmemesi için bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim.

Ara Sahne

"Namjoonnie sana bir sır vereyim mi?"

"Ya ben tutamazsam noona?"

"Yaah Namjoon çok şirinsin. Tabii ki de tutabilirsin. Bu sırrı bana Seok Jin verdi. Ben de sana aktarıyorum işte."

"Uzun cümleley yazabiliyoy mu yoksa?"

"Hayır hala yazamıyor. Bu sırrı bana küçükken verdi. Minicikken!"

Namjoon minik ellerine baktı. İyi de onlar hala minicikti ki! Sanırım So Young noonası konuşabildiği zamanları kastediyordu.

"Neyse neyse. O önce benden sevdiklerime bir ömür boyunca seni seviyorum demeden yaşamamı istedi-"

"Hii! Ama bu çok zoy noona! Ben anneme, babama, sana ve Seok Jin'e öyle demeden duyamam ki! Hepinizi çok seviyoyum ben! Seok Jin benim aykadaşım sen de öylesin!"

"Biliyorum ya! Sözümü bitirmemi bekle. Sonra bana şey dedi: "İşte ben de bu yüzden onlara seni seviyorum demeyi çok seviyorum." ama biliyorsun ki Seok Jin artık konuşamıyor. O yüzden ona artık seni seviyorum dememelisin."

"Ama, ama ben ona öyle demeden duyamam kii! Onun yeyine iki keye desem olmaz mı? Hem onun yeyine hem benim yeyime deyim."

"O zaman öyle de. Ama yine de kalbi kırılabilir."

Namjoon kollarını bağladı ve dudağını büzdü.

"Onun bana kalbi kıyılmaz!"

Son

"Bunun yüzünden ağlıyordun değil mi? Ağzından çıkmayan sözcükler için döktün göz yaşlarını. Öyle değil mi?"

Gözlerini kapattı ve başını salladı.

"Ama senin sesin var ki Seok Jin. Sadece sana ait değil. Ama senin sözlerin, sana aitler."

Elimi bırakıp yavaşça boynuma sarıldı. Minnet adına mıydı? Üşüdüğünden mi? Acılarından mı? Göz yaşlarını saklamak için miydi? Sorgulamadım. Yanağını öptükten sonra gecenin son sözlerini kulağına fısıldadım.

Your Silent VoiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin