"Öncelike tanışın , bu Umut ,bu Yağız,bu Açelya ,Bu da Miraç "
"Çok lâzımdı sanki "diye söylendim.
Eren bana ters bir bakış attıktan sonra söze girdi."Sizden tek bir isteğimiz var ,okulunuzu değiştirin tabi bu fedakarliginiz karşılıksız kalmayacak
""Ha ha ha ha ha " Derin bağıra bağıra gülerken ben Eren'in söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Şu anda etrafımızdaki herkes Derin'e 'sorunlu musun aq?' bakışı atıyordu ama Derin bu bakışların hiçbirini umursamayıp gülmeye devam ediyordu. 'Pat!' Bu sesin kaynağı ne mi? Tabiî ki Eren'in grubundaki Miraç adlı çocuğun Derin'in ağzına yapıştırması sonucu Derin'in kendisiyle birlikte yere düşen sandalyesi ve Derin'in ağzı.
Aha! Anladım valla. Anladım derken Eren'in söylediklerini anladım. "Ha ha ha ha ha" ben de Derin gibi kahkaha atmaya başladım ama onun gibi anırarak değil insani bir şekilde. Niye mı gülüyorum? Çünkü gerizekalı Eren 'Zaten gerizekalı olduğu için matematik ortalaması 98 değil mi?' bunu diyen yine iç sesimdi. İç sesimi şu an için yine görmezden geliyorum.
Neyse işte Eren malı bize okulumuzu değiştirmemiz sonucu para teklif etti. Acaba bu çocuk bizi fakir mi sanıyordu. Tamam kabul zengin değildik ama ikimizinde anne ve babası geyet ideal bir maaşla çalışıyorlardı ve bu bize fazlasıyla yetiyordu. Aniden kahkahamı kestim. Bu hareketim herkesin bana bakmasına sebep oldu. -Yerde yatan Derin'in bile.-
"Sen bizi parana muhtaç mı sanıyorsun?" diyerek Eren'in gözlerine havalı havalı baktım. Artık ne kadar havalı olduğumu Allah biliyordu. Tabiî Derin yerde yatarken "Eveeeeett! Bizim senin pis parana ihtiyacımız yok." diye bağırmasaydı havalı bakışlarımla(!) Eren'e bakmaya devam edecektim. Miraç , Derin'e öyle bir bakış attı ki on dört yıldır tanıdığım arkadaşımı ilk defa bu kadar ciddi bir surat ifadesine büründü. Eğer ortam ciddi olmasaydı kahkaha atabilirdim. Derin hemen düştüğü yerden kalkıp sandalyesini kaldırdı ve eski oturma şekline geri döndü. Tam Eren'e dönüp konuşacaktım ki tekrar 'Pat!' diye bir ses duyuldu. Az önceki olayın aynısı olmuştu. Tek fark bu sefer yerde yatan kişi Derin değil Miraç'tı. Hepimiz kocaman gözlerle yerde yatan Miraç'a bakarken Derin "Ohhh be! İntikamımı aldım. Sonuçta intikam sıcak yenen bir yemektir." diyerek yüzüne gayet memnun olduğunu belirten bir ifade yerleştirdi. Miraç'ın gözleri hâlâ kapalıydı. Hiiiiii! Ölmüş müydü yoksa? Katil mi oldu şimdi benim kankam? Vah vah! Yıllarca bir katille mi arkadaşlık yaptım ben? Tüh! Yazıklar olsun bana! Bu düşüncelerimi 'Öyle ölünseydi Derin çoktan ölmüştü gerizekalı.' diyen iç sesim böldü. İç sesim haklıydı. 'Ben hep haklıyım.' diye içerden bağırdı iç sesim. Bu düşüncelerden hemen sıyrıldım ve yerde yatan Miraç'a döndüm. Eren'in gurubundaki Umut adlı çocuk yere Miraç'ın başınının hemem yan tarafına oturdu ve ellerini Miraç'ın başına koydu. Biz ne yaptığını anlamaya çalışırken Umut "Hiiiii! Miraç'ın kalbi atmıyor. Hemen suni teneffüs yapmalıyım." dedi ve Miraç'ın dudaklarına yöneldi. Hepimiz Umut'a kocaman gözlerle bakarken Umut, Miraç'ın dudaklarına gittikce yaklaşıyordu. Birden Miraç gözlerini açtı. Umut'u görünce sağ eliyle Umut'un sol gözüne yumruğunu geçirdi. Umut acıyla inleyerek yere -Miraç'ın yanına- düştü. Şaşkınlıktan gözlerim o kadar büyüdü ki ellerime düşecek sandım.
Miraç Umut'a "Lan gerizekalı! Ne yapıyorsun sen?" diye bağırdı ama Umut hâlâ yerde acıyla inleyerek yatıyordu. Miraç'ın söylediklerini pek anlamışa benzemiyordu. Allah'ım nereye düştüm ben? Ne olur kurtar beni şu delilerin elinden? Beni bu delilerin elinden kurtar söz eve gidince iki saat matematik çalışacağım diye içimden dua etmeye başladım. İki saat matematik çalışmak benim için Toprak'a 'canım kardeşim' dememle eş değerdi. Ya da yok Toprak'a 'canım kardeşim' demem daha kötü. İki saat matematik çalışırım daha iyi.
Umut elini sol gözünden çekip Miraç'a döndü. " Yaa kankitoybeyciğim ben senin hayatını kurtarmaya çalışıyordum." dedi. "Lan sapık mısın sen gerizekalı? Öpmeye çalışıyordun lan beni!" diye bağırdı. Umut hemen savunmaya geçti "Yok kankacım ben bu katilin seni öldürdüğünü sandım." diyerek Derin'i gösterdi. Derin bu lafın altında kalır mı? "Lan bana bak şu ana kadar kimseyi öldürmedim. Ama eğer susmazsan ilk öldüreceğim kişi sen olursun laaann!" diye Umut'a bağırdı. Umut'a öyle tehditkâr bir bakış attı ki Umut kendini geri çekip yutkunmak zorunda kaldı. O bakışa Miraç bile biraz korkarak baktı. "Tamam hanım abla, kızma. Sustum bak." deyip ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı Umut. O an içimden gülmek gelsede gülemedim. "Yeter!" diye bağıran Eren'in grubundan Yağız diye bir çocuktu. Çocuğun sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Eren'in de gözleri maviydi ama onun saçları siyahtı. Keşke benim de gözlerim mavi olsaydı. Mavi göz çok severdim ama sülalede bir tane mavi gözlü yoktu. Maalesef bütün sülalenin göz renkleri kahve tonlarındaydı. "Tamam herkes kendine gelsin artık." dedi Eren. "Bence de." dedi yine Eren'in grubundaki Açelya adlı kestane rengi saçları olan kız. İçimden 'Kız çok güzel lan.' diye geçirdim. Açık kahve de gözleri vardı Açelya'nın. Acaba ben de bu kadar güzel miydim? Anneme göre Toprak veledi benden daha güzeldi. O nasıl oluyorsa artık. Neyse konumuza döneyim ben. "Bakın." diye sakince lafa girdim. Çirkefliğimi şimdilik bir kenara saklayacağım. Ama sadece şimdilik. "Bizim sizinle bir derdimiz yok. Eski okulumuzu değiştirmek zorunda kaldık." "Niye ki?" diye lafımı dedikoducu, meraklı kadınlar gibi böldü Umut. Derin sinirle "Erkek bir gurupla büyük bir kavga çıkardık. Onlar beş biz iki kişiydik. Şu an o çocuklardan üçü hastanede yatıyor. Biri yoğun bakımda ikisi normal odada." dedi. Bunları söylerken Umut'a öyle bir baktı ki Umut yine yutkunarak geri çekilmek zorunda kaldı. Derin bana egilip göz kırptı ,sonucta tabi ki de bu kadar buyumemisti olay.
"Beni dinler misin?" dedim sesimi hafif yükselterek. "Baylar ve bayanlar!" bu seferde hiç tanımadığım bir ses konuşmamı böldü. İç sesim 'YETEEEEEERRR!!' diye isyan ediyordu. Hepimiz sesin geldiği yöne baktık. Takım elbiseli otuz beş ile kırk yaşları arasında olduğunu düşündüğüm bir adam yanında bir garsonla bize doğru geliyordu. Tam yanımızda durdu ve konuşmaya başladı. "Ben buranın müdürüyüm." 'İşte şimdi sıçtık.' dedi iç sesim. "Hakkınızda çok şikayet var. Lütfen kibarca kafeyi terk eder misiniz?" Kibar konuşmaya çalıştı ama sesindeki ve gözlerindeki tehditi anlamamak için salak olmak gerekirdi. 'Sen zaten salaksın gerizekalı.' diyen tabiî ki iç sesimdi. Yağız olanlara daha fazla dayanamamış olacak ki "Bence de adam haklı gençler. Etrafı çok rahatsız ettik. Ben hesabı ödüyorum. Siz de toparlanın hadi. Konuşmayı sonraya bırakalım. Umut sen de yerden kalk." dedi Umut 'a dönerek. Sesini kafedeki herkesin duyacağı şekilde yükselterek "Rahatsız ettiysek özür dileriz. Lütfen kusurumuza bakmayın." diye de ekledi. Allah'ım duam kabul oldu. Çok teşekkür ederim. Söz eve gittiğim gibi iki saat matematik çalışacağım. Hemen kafeden çıktık. Bizden birkaç dakika sonra da Yağız geldi.
"Lütfen şu tartışmanızı yarına saklayın ve eve gidelim artık." dedi. Miraç "Bence de." diyerek ona katıldı. "Ne oldu benden tekrar dayak yiyeceğinden mi korktun yoksa?" dedi Derin keyifli ve küçümseyici bir tonda. Şu an bildiğim bir şey varsa o da Derin'in benden daha çirkef olduğu. "Kızım bak delirtme adamı. Senin gibi bir deliyle uğraşamayacağım. Defol evine git. Annenle örgü falan ör. Kız değil misin? Ya da git aşk dizisi izle ama bana daha fazla bulaşma!" dedi Miraç bıkkınlıkla. Tabiî Derin durur mu? "Lan bana bak. Ben hayatım boyunca örgü örmedim ve hiçbir zaman aşk dizisi izlemedim. Benim ayarlarımla oynama yoksa yoğun bakımda yatan o mallara üçüncüsünü eklerim." diye cırladı. Hatta cırlamadı bağırdı.
Bu atmosferde daha fazla bulunmak istemediğim için "Bence de Yağız haklı. Geç oldu. Eve gidelim. Ne derdimiz varsa yarın halledelim. Etraftaki insanlara yeterince rahatsızlık verdik zaten. Hadi eyvallah." dedim ve Derin'i çekiştirerek evlerimizin bulunduğu tarafa doğru resmen zorla yürütüyordum. Zorla yürütüyordum çünkü Derin nefretle Miraç'ın gözlerine bakmaya devam ediyordu. Umarım yarın eski okuldaki dövdüğümuz sakatlanmak üzere olan çocukların sonu gibi olmazdı Miraç'ın sonu. Çünkü Derin bu çocuğu kolay kolay rahat bırakıcağa benzemiyordu.
***
Dördüncü bölümümüzü de bitirdik. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.❤
Yağmur&Evin