Ben her ay; bir gece Dolunay'ı, yirmi dokuz gece seni izliyorum. 🌕🌑
Eve geldikten sonra kıyafetlerimi değiştirdim, abdest alıp, ikindi namazını kıldım.
Tabiî namazın sonunda fen hocasına bol bol dua etmeyi unutmadım.
Yatağımda bağdaş kurarak oturmuş, bugün olanlarla ilgili kafamda oluşan soruları çözmeye çalışıyordum.
Soru Bir: Eren neden bana kopya vermişti?
Cevap: Sebebini açıklamıştı. Ama ceza almam onun işine gelmez miydi? Bu okuldan gitmem için bir avantajı olurdu.
Soru İki: Nasıl oluyor da Eren'le aynı şarkıyı dinleyebiliyorduk?
Cevap: Demek ki müzik zevklerimiz beziyor.
Soru Üç: Eren neden benim Toprak'la olan mesajlarımı okudu?
Cevap: Ortalık yerde mesajlaştığım için.
Soru Dört: Eren benim erkek arkadaşım olmadığını ve daha öncede olmadığını nereden biliyor?
Cevap: Emir ve Toprak, Yeşim'le tanışmadan önce çok yakın arkadaşlardı. Belki Toprak Emir'e, Emir'de laf arasında Eren'e söylemiştir.
Soru Beş: Eren ve grubuyla ben, Derin, Toprak ve Deniz Abinin anahtarlıkları nasıl oluyorda aynı şeklin farklı rengi oluyordu?
Cevap: Onlarda bizim gibi Dolunay'ı seviyorlar demek ki?
Mübarek ne zeki kızım bütün sorulara bir cevap buldum.
Ben Einstein olacakmışım da işte son anda Yaprak olmuşum.
Yine de aklım Eren'in bana kopya verdiği için sunduğu sebebe pek yatmamıştı.
Çünkü ceza almam en çok onun işine yarardı.
Benden nefret ediyordu.
Banyonun kapısının açılma sesini duydum.
Toprak Ergeni banyodan çıkabilmişti çok şükür.
Okuldan geldiğimizden beri iki buçuk saattir banyo yapıyordu.
Su faturası baya pahalı gelecekti anlaşılan.
Canım çok sıkılıyordu.
Biraz ingilizce çalışayım bari annemler gelene kadar.
Sonra onlarla yemek yer, yatsı namazına kadar bir şeyler yapar erkenden yatardım.
Çünkü gece kalkıp Toprak'tan alnımın intikamını alacaktım.
***
Yaklaşık iki saat ingilizce çalıştıktan sonra evin kapısının açılma sesini ardından da duymayı çok sevdiğim iki sesin "Biz geldiiiik." diye seslenmelerini duydum.
Gülümseyerek yerimden kalktım ve koşarak annemlerin yanına inip "Hoş geldiniz." dedim.
"Hoş bulduk kızım. Kardeşin nerede?"
Babamın sorusuyla küçük bir kahkaha attım.
Ve gülerek
"Bugün çok kirlenmiş de biraz temizlendi babacım. Birazdan damlar." dedim."Tamam o zaman al şu tepsiyi de mutfağa götür. Yemek yiyelim." deyip bana elindeki tepsiyi uzattı babam.
"Ne var bunun içinde?" diyip tepsinin üzerindeki büyük kağıdı kaldırdım.
Kağıdı kaldırınca şok oldum.
Oha!
Gerçek mi bu?