Kalbin Tabuları ya da Olası Yanlışlar

1K 74 48
                                    

Sahi, güzeldi Draco Malfoy.

Terlemişti, yanaklarına kan hücum etmiş, beyaza kaçan sarı saçları hafifçe ıslanmıştı terlediğinden. Çakır gözleri koyulaşmıştı, göğsü bunaltan sıcaktan aldığı nefeslerle inip kalkıyordu hızlıca.

"Tanrım sanırım buharlaşma aşamasındayız Harry." Odaya girer girmez hem tişörtünü hem de altındaki kot pantolonu çıkardı sarışın çocuk. Diğerinin kendisini izlediğinin farkında değildi.

Çantasına uzanıp dizinin bir karış üstünde biten, mayo kumaşından bir şort çıkardı ve giyindi. Oldukça güzel bir fiziği olmasına rağmen başkalarının yanında kolayca soyunan biri değildi aslında. Ama Harry'yle çocukluklarından beri tanıyorlardı birbirlerini. En yakın arkadaşıydı. Ondan rahatsız olmazdı.

Üstüne bir şey giymeden siyah saçlı çocuğun yatağına zıpladı. Uzanıp yatağın diğer tarafında duran laptopu kucağına aldı. 

"Geçen seferki oyunu mu oynuyoruz?" sordu yeşil gözlü çocuk.

"Hayır, bence onu oynamayalım. O oyunu pek sevmediğini biliyorum." Yanında oturan çocuğa döndü yüzünü. Başını salladı Harry. "Yani oyun fazla aptalca Draco. Milyon tane zombinin peşinde tek başımıza koşuyoruz ve ayrıca zombilerin hiçbiri ölmüyor ve yine ayrıca zombiler yiyecek düzgün yemek falan arıyorlar sonra da onlara yem oluyoruz. Bundaki saçmalığı gören tek kişi olamam değil mi?"

Draco gülüp Harry'nin omzuna vurdu. "Haklısın dostum."

"Hey, o oyunu beğendiğini sanıyordum!" Güldükten sonra tekrar konuştu siyah saçlı cocuk. "Geçen gün içtiğimiz limonlu biralardan buldum. Getirmemi ister misin?"

"Harry vay canına bunu neden daha önce söylemedin? Güneş dibimizde yanıyor manyak, getir ve biraz serinleyelim!"

Onun kullandığı kelimelere güldükten sonra bir asker gibi selama durdu Harry. "Nasıl isterseniz Amiral Zombi Avcısı Malfoy!"

Draco yatağın üstünde duran yastıklardan birini ona fırlattı. "Çabuk git ve biramı getir pislik!"

Kumral çocuk gülerek biraları getirmeye gittiğinde Draco son satın aldıkları oyunlardan birkaçına bakmaya başladı.

"Al şunu sarı kafa." Elindeki biralardan biri sarışına uzattı. Uzanıp aldığı birayı kafasına dikerek uzun bir yudum aldı Draco. Daha sonra laptopta gezinirken mırıldandı. "Diyorum ki bugün biraz dışarı mı çıksak yaralı kafa?"

Draco'nun yanına yerleşirken omuz silkti Harry. "Benim için hava hoş."

Daha sonra kendi giyili üstüne ve Draco'nun çıplak üst bedenine baktı. Birasından bir yudum aldı. Draco'nun teni gerçekten güzeldi. Bembeyazdı bir kere, pürüzsüzdü, lekesizdi. Harry onu incelerken konuştu Draco alaycı bir ses tonuyla.

"Mükemmel vücudumdan azdın mı yaralı kafa, neye bakıyorsun?"

Güldü Harry Draco'ya hafif bir dirsek geçirirken. "Saçmalama gerzek."

Daha sonra bir an duraksayıp tekrar konuştu gülerek. "Ne düşündüm biliyor musun? Gerçekten ateşlisin dostum."

Gülerek devam ettirdi sarı saçlı olan. "Bana her baktığında aklından bunu geçirdiğini biliyordum. Kızlar beni daha çok beğeniyor diye kıskanıyorsun Potter." Devam etti gülmeyi bırakınca. "Ama eğer vücutlarımızdan konuşacaksak şunu söylemeliyim ki son zamanlarda limonlu biraların bana epey kilo aldırdı Harry." Karnını ovuşturarak var olmayan bir göbek göstermeye çalıştı.

Kahkaha attı kumral olan. "Sadece saçmalıyorsun. Yani... bilmiyorum."

Draco'nun bembeyaz tenini inceledi tekrardan. İşaret parmağını yavaşça beline değdirdi okşar gibi çok küçük bir hareketle. Bir tepki vermesini bekledi ama beklediği olmadığında konuştu. "Sanırım buna yumuşak ten falan diyorlar bilmiyorum işte. Güzel bir tenin var."

Daha sonra işaret parmağını yavaşça Draco'nun belinden omzuna kadar sürükledi. Draco ise sadece Harry'nin parmağına bakıyordu. "Sağol Harry." 

"Ama bana kalırsa senin de güzel bir vücudun var."

"Sanmıyorum. Sıradan bir vücut işte." Omuz silkti siyah saçlı çocuk.

"Çıkarsana." Başıyla tişörtünü işaret etti. 

"Ne?"

"Diyorum ki ben de senin vücudun hakkında yorum yapıyorum. Hadi çıkart tişörtünü." 

İstemeyerek çıkardı tişörtünü kumral çocuk. Utandığını hissetmişti. Draco'nun yanında üstünü çıkarmaktan utanıyor değildi fakat onun kendisini izlediğini bildiği için gerilmişti.

Tişörtünü çıkarıp yatağın diğer tarafına koydu. Draco onun vücudunu inceliyordu şimdi. Sarışın çocuğunki kadar olmasa da onun teni de beyazdı. Biraz buğdaya kaçıyordu belki. Harry kendisi kadar zayıf olmamasına rağmen onun vücudunda fazlalık da göremiyordu Draco. Yani göbeği falan da yoktu anlayacağınız.

"Bence ten rengin hoş, biliyor muydun?" diye mırıldandı sarışın çocuk. Sonra onun yaptığı gibi beline dokunup omzuna kadar sürükledi parmağını. Omzunda birkaç tane ben vardı Harry'nin, sarışının hoşuna gidiyordu. Kendisinde de olmasını isterdi. İşaret parmağını benlerin üzerinde gezdirdiğinde huylanmıştı siyah saçlı çocuk. Gülerek konuştu. "Baksana lekeliyim."

Kaşlarını çattı Draco onun sözlerine. "Ben beğeniyorum." Omzuna dokunduğu çocuğun derisinin altında hafifçe temposunu artıran et parçasının yeşil gözlerini koyulaştırdığını fark etmedi gülerek ona bakarken. "Dert etme dostum, kızlar sana gerçekten düşüyor biliyorsun."

Omzunu patpatladı ve devam etti. "Birine göz kırparsın ve bum!" İki elini birleştirip avcunda bir şey patlıyormuş gibi bir el hareketi yaptı. "Daha sonra onu yatağında bulursun."

Harry yüzünü buruşturdu. Kızlarla yatmıştı daha önce, hem de birçok kızla. Hiçbiriyle devamlı bir ilişki yaşamamıştı. Bazen onlardan biriyle sadece seks için bir araya geldiği olmuştu. Çok hoşuna gittiğini söyleyemezdi, herkes yapıyor diye yapıyordu işte. Kafa dağıtmak için falan.

Draco yüzünü buruşturmasına güldü. "Sonuncu yatakta kötü müydü yoksa?"

Harry onu omzuna vurarak ittirdi. "Kızlardan sadece seksle ilgili bahsetmek hoşuma gitmiyor. Yani bedenden ibaret değiliz falan işte, bilirsin."

Bu sefer yüzünü buruşturan Draco'ydu. "Ne demek istediğini anlamadım Harry, daha önce bir kızdan hoşlanmadığın için böyle şeyleri hiç konuşmadık."

"Biliyorum, sanırım artık kızlarla yatmak hoşuma gitmiyor."

Kolunu kumral çocuğun omzuna doladı sarışın olan. "Seni zorlayacak değilim Harry, nasıl istiyorsan."

Daha sonra devam etti kolunu Harry'nin omzundan çekerek. "Ama sanırım ben bu sefer birinden gerçekten hoşlanıyorum." Draco tek bir hareketle yatar pozisyon alıp başını onun dizlerine koyduğunda sordu Harry. "Umm neydi, Park mı?"

"Parkinson Harry, Parkinson. Hoş kız değil mi?" Harry başını salladı Draco'nun yüzüne bakarken. "Evet, güzel bir kız." Harry'nin elini tutup kendi saçlarına götürdüğünde tekrar konuştu sarışın. "Bir gün ben onun güzel yeşil gözlerine bakarken o saçlarımı oynayarak beni uyutacak ama o güne kadar bu iş sende Potter. Biraz uyuyacağım."

Kumral çocuk başı kucağında gözleri kapalı duran sarışın çocuğun yüzünü incelerken güldü. Yavaş yavaş onun yumuşak saçlarında dolandırmaya başladı ince parmaklarını. Güneşle yarışırcasına parlayan saç tellerinde. Saç diplerini okşadı, uyuduğunu bildiğinde güneş ışıklarının oynaştığı kirpiklerine dokundu. Eğilip saçlarının kokusunu içine çekti.

Dostuna ihanet edemezdi, yaşayan en güzel varlığa böyle bir üzüntü yüklemek istemiyordu. Yanlış olduğunu biliyordu. Hissettiğini yeni yeni fark ettiği şeyler yanlıştı. Düşünceleri yanlıştı. İstekleri, arzuları yanlıştı.

Kendine koyduğu kuralları ilk kez çiğneyerek öptü çocuğu kirpiklerinden, yalnızca arkadaşça bir dokunmaya izni olan parlak saçlarından. Hassas tenini okşadı kalbinden gelen dokunuşlarla.

Sahi, güzeldi Draco Malfoy.


Devamı olacak <3

drarry • one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin