10. Bölüm

9.6K 740 477
                                    


"Bayağı terlemişsin harbiden."





"Ekstra bir sandalye falan daha ister misin hyung?"

Jungkook, neredeyse kalktığından beri Jimin ile ilgilendiği için biraz terlemişti. Sırasıyla; sabah kalktığı gibi Jimin'in bacağı düzgün bir pozisyonda mı diye kontrol etmiş, sonra duş almış, duş aldıktan sonra Jimin'e de almasını söylemiş ama 'sadece ıslak havluyla yüzünü ve kollarını silmenin yeterli olacağı' cevabını almış, daha sonra odaya kahvaltı getirmiş, Jimin'in üstünü değiştirmesine yardım etmiş ve bacağını uzatması için alt kattan puf getirmişti. Tüm bu yaptıkları onu yormuştu.

Beyaz okul gömleğini çekiştirdi ve alnına yapışan saç tellerinden elini geçirerek dağılmalarını sağladı. Hava çok sıcak gibi hissediyordu.

Jimin onun telaşını izlerken kafasını iki yana sallayarak, "Hayır, böyle iyi."

"Uh, peki o zaman. Eee... öyleyse ben artık gidiyorum. Annem öğlen yemek getirecek, yani sen merdivenlerden inmeye falan çalışma."

Jimin'in bir şey demesini beklemeden çantasını alıp kapıya yönelmişti ki Jimin ona seslendi.

"Jungkook, az gelsene."

Jungkook hemen önünde durduğunda, onun bir şey isteyeceğini düşünmüştü ama, dünden beri kolunu kıpırdatmaya dahi üşenen hyungu aniden ensesinden tutup kendine çektiğinde şaşırmadan edemedi. O şaşkınlığını atamadan ise çoktan boynundan öpülmüştü bile.

"İyi dersler. Okul çıkışı hemen eve gel."

Hafif gülümseyerek söyledikten sonra tuttuğu ensesini okşayarak bırakmıştı.

Jungkook sersemce kafa salladı ve sonunda odasından çıkabildi.

Kalbi yine maratona çıkmış gibi atıyordu ve yine kafası karışmıştı. Her zamanki gibi bir günü dahi Jimin yüzünden kafası karışmamış bir şekilde geçmeyecekti anlaşılan.

***

"Belasını bulmuş işte sonunda. Evine almakla hata etmişsin bence."

Jimin hyungun evine gittiğimde gördüklerimi ve şuanki sağlık durumunu Soobin ve Haemin'e sakince anlattığımda elbette benim gibi çok acıyarak tepki vermeyeceklerini biliyordum. Çünkü biri umursamaz, biri de her şeyle taşak geçen iki piçti ve benim kadar üzülmelerini elbette beklemiyordum ama böyle de demeleri beni kötü hissettirmişti.

"Niye öyle diyorsun Soobin ya? Herif benim duygularımı sikiyor diye ben de onu gerçekten sikilmiş bir halde mi bıraksaydım?"

Dediğim şeye ikisi de yüzlerinde minik oynamadan bakmaya devam edince sessiz bir küfür ettim.

Soobin küçümseyici bir bakış atıp alnıma fiske vurdu.

"Jungkook, bazen çok saçmalıyorsun. Haemin ile sık sık tek başına takıldığın için mi böyle oldun?"

"NE ne ne- ne dedin lan sen!?"

Haemin Soobin'e biraz uzakta oturuyordu ve kendisi hakkında konuşulduğunu duyunca mahalle karıları gibi sıranın üzerinden Soobin'e atlamaya çalışmıştı ama Soobin hafifçe yana kaydığında yere yapışmıştı. Bu Soobin yüzünden ilk yere yapışışı değildi, bu yüzden çabucak toparlanıp tekrar saldırmaya çalıştığında en sonunda patlayarak ikisinin arasına girdim. İkisi de çocuk gibiydi.

"Yeter be! Gelmiş burada size dertlerimi anlatıyorum sizin yaptığınıza bak... Adam akıllı tavsiye verseniz ölür müsünüz?"

Haemin bir 'hıh' sesi çıkararak geri çekildiğinde Soobin gömleğinin yakalarını düzelmişti sikici bir bakış atarak sadece.

velleity ࿐ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin