bu kutsal bölüme de yorum yapmazsanız artık cidden dedemin tüfeğiyle hepinizi vurmaya gelicem
****
"Tanrı aşkına, en azından havluyla vücudunu kurular mısın? Her yeri ıslatıyorsun."
Çoktan öğleden sonra olduğu için denizdeki insanlar -zaten çok az kişi vardı- yavaş yavaş dağılmaya başlamışlardı. Ve Jimin ile Jungkook da bundan yararlanarak, birbirlerine karşı daha rahat davranabiliyorlardı. Bu yüzden Jimin az önce Jungkook'a uyarıda bulunurken poposuna güçlü sayılmayacak bir şaplak atmıştı. Her şeye rağmen tehlikeliydi.
"Oha Jimin! Ne yapıyorsun insanların içinde?"
Jimin gözlerini devirdi ve uzandığı şezlongda bedenini daha da yaydı keyifle.
"İnsanlar diyorsun ama koskoca kumsalda bizden ve beş altı metre ilerimizdeki teyzeden başka kimse yok şu an. Ayrıca kadın geldiğinden beri robot gibi denizi izliyor. Edişelenmene gerek yok yani."
Bunu elbette Jungkook da biliyordu. Sadece... onun yanındayken herhangi bir yerde, herhangi bir şekilde temkinli davranmaya alışmıştı. Ve bu özelliği kazanmasına da ilk başta Jimin sebep olmuştu. Çünkü ondan yakın olduklarını dışarıdayken genelde saklamasını isterdi.
Fakat artık öyle değildi. Jimin'in mezun olmasına az kalmış olmasına rağmen hâlâ okula geliyordu ve bu hiç onluk bir şey değildi. Ve neredeyse her gün Jungkook ile vakit geçiriyordu okulda. Bu önceki ilişkilerine göre gerçekten seviye atlamış bir durumdu ve bu halleri Jungkook'un çok hoşuna gidiyordu. Sanki... flört gibilerdi. Jungkook'un daha önce hiç flörtü olmamıştı çünkü kendini bildi bileli Jimin'i seviyordu. Bu yüzden bu işleri tam olarak bildiği söylenemezdi.
"Ne düşünüyorsun sırıta sırıta?"
Jimin'in hafif alaylı çıkan sesiyle irkilerek kendine geldi ve sesi gibi alaylı bakan gözlerini de gördüğünde morali bozulmadan edemedi.
"Bir kere de ruh halimi bozmasan olmaz değil mi?"
Jungkook onaylamaz sesler çıkartarak etrafa yaydığı eşyalarını çantaya sokuşturmaya çalışmaya başlamıştı. Hareketleri sanki Jimin'e gıcık kapmış da inat yüzünden toparlanıyor gibiydi ama gerçekten artık sıkılmıştı ve geri dönüp dinlenmek istiyordu.
"Hey, daha erken değil mi? Niye toparlanıyorsun?"
"Sıkıldım ve yoruldum. Sabahtan beri balık gibi yüzüyorsun, sen yorulmadın mı?"
Jungkook haklıydı. Jimin resmen profesyonel yüzücü gibi yüzüyordu ve cidden sudan çıkmak bilmemişti. Hatta yarım saat öncesine kadar Jungkook bacağının deniz anası tarafından ısırıldığını söyleyerek feryat figan bir şekilde Jimin'e yapışmasa, muhtemelen hâlâ denizde olurlardı.
Sonuç olarak bacağını deniz anası falan ısırmamıştı.
"Yoruldum. İyi o zaman, dönelim. Ama önce herhangi bir markete girip noodle falan yiyelim."
Her ne kadar babasıyla arası iyi olmasa da kendisinin şirkette çalışarak kazandığı, ondan başka kimsenin dokunamayacağı bir hesapta yüklü miktarda parası olmasına rağmen kıytırık sahillerde tatil yapmaya çalışması, üstüne üstlük marketten yemek istemesi onu gerçekten garip biri yapıyordu.
(buradan sonrasını fark etmeden jk''in ağzından yazmışım :d)
Mesela ben onun yerinde olsaydım bir tane otelde havuzlu bir süit odayı kiralar, hayatımı yaşardım. Yediğin önünde yemediğin arkanda sonuçta. Etrafında tanımadığın bir sürü aynı ortamda durmak zorunda değilsin, harika bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
velleity ࿐ jikook
Hayran Kurguuyursam geçer mi gece senden güzel mi top!jimin bottom!jungkook